Ömer Özkaya
Yazar
TT

Yin Yang mı, Urim İle Tummim mi?

-Taş tamburlamaya (taşa camsı yüzey vermek için yapılan parlatma işlemi) başlamışlar mı?
- Hayır generalim?
- Komutanlar toplansın derhal!
- Kuşatma ve saldırı planları iptal edilmiştir. Elimizdeki istihbarat karşı tarafın bir yıllık kuşatmaya rağmen hâlâ tamburlamaya geçmediğini göstermektedir.
-Bu kararı almanıza sebep olan bilgi nedir generalim.
- Taş tamburlama işlemine geçmediler.
- Bu kadar basit bir sebepten dolayı böyle radikal bir karar alınır mı? Ya hile ise, ya tamburlanmış taşları varsa! Sadece taşlara kaldıysa işimiz nerede generallik?
-General sizin de bir general olduğunuzu anımsatırım. Çin’de, üstelik kadim Çin’de olduğunuzu unutmayın. Bu coğrafyanın Dünya ile yaşıt bilimleri vardır. Sizin ve daha birçok kuşakların unuttuğu bilimler bunlar; bunlara göre karar veriyorum. Çin coğrafyasının kalbi burası. Bu düşmanlarımız her açıdan çok zayıf olmalarına rağmen yüzyıllardır tüm saldırıları püskürttüler. Yenilmediler. Hasar aldılar. Şu ana kadar beş kez taş tamburladılar. Beşinde de en zayıf dönemlerindeydiler. Ağır hasar aldılar fakat yenilmediler. Yine en zayıf durumdalar, fakat en küçük bir yılgınlık, korku ve panik emaresi yoktur. Bizi güçlü görseler çoktan taş tamburlamaya başlarlardı.
-General böyle bir sebep olabilir mi? Kadim Çin’de yani askeri ve sivil stratejilerin en yoğun ve orjinallerinin uygulandığı bu topraklarda, kültürün her gün güncellendiği bu coğrafyada nasıl sadece taş tamburlanıp tamburlanmadığına bakarak saldırıya son verilebilir?
- General emir verilmiştir. Gereği hemen yapılsın.
...
- General savunmanızı yazın. Mahkemeye çıkacak yargılanacaksınız...!
- Emredersiniz!
....
-Sayın heyet, Yin ve Yang tekniği Kadim Asya’da binlerce yıldır uygulanmaktadır. Bu teknik konusunda -lanet olsun bu klasik deyime- Tibet’te eğitim aldım. Bu eğitimde edindiğim bilgilere dayanarak ordumu geri çektim. Öncelikle düşmanımızı çok iyi tanımaktayım.
“Olağanüstü küçük bir ulus olmalarına rağmen bu güne kadar yok olmadan nasıl geldiler” diye araştırdım. İnanılmaz derecede kompleks haber ağları yani istihbaratları var. Çünkü daha önce böyle güçlü ve nitelikli istihbaratı olan nice büyük ulusları yenilgiye uğratmışız. “O halde ellerinde ne tür bir güç olabilir” diye baktım.
Kadim bilimler konusunda uzmanları olduklarını istihbar ettim. Kadim bilimler bugün bizlerin unuttuğu ya da unutmamız sağlanan bilimler.
Radyastezi, havanın ve maddelerin yani elementlerin manüplasyonu gibi bilimleri etkin biçimde yerel ve küresel olarak bile kullanabiliyorlar.
Yin Yang dönüşümünü taşa işleyerek şakül haline getiriyorlar. Böylece günümüzde unutulan ve iyice bağlamından koparılan sarkaç başta olmak üzere çeşitli taşlarla evrendeki güçleri kullanabiliyorlar. Her varlık onlara hizmet etmeye başlıyor böylece. Eğer Yin ve Yang’ı taşlara işlemek için tamburlama yapmıyorlarsa onları yenmek mümkün değildir. Biz nasıl savaşmadan galibiyet istiyorsak, onlar da düşmanlarına onulmaz yaralar açarak mağlubiyet verme stratejisini uyguluyorlar.
Bu kadar az nüfus ve güçle Çin’de varlığını sürdürmek için siyasal, askeri ve ekonomik stratejilerin ötesinde başka nelere sahip olabilirler diye araştırınca karşıma bu kadim bilimler çıktı.
-Yahudiler gibi nüfusları küçük fakat bilimleri güçlü.
-Sayın heyet, ilginç bir benzerlik var. Tevrat’ta ya da Eski Ahit'te Urim ve Tummim taşı anlatılıyor. Eski Ahit’e göre yani Yahudi öğretisine göre ölüm kalım durumlarında yani çaresizlik anlarında kullanımına izin veriliyor. “Son çare taşı” olarak kodlanmış kadim okullarda. Yin Yang ile Eski Ahit’te geçen Urim ve Tummim Taşı’nın aynı teknikle çalıştığını yazıyor eski kaynaklar. Yaygın bilginin aksine Yin ve Yang'ın konumları sabit değil. Yani Yin Yang, Yang Yin olabiliyormuş. Yani Urim ve Tummim de birbirinin yerine geçebiliyor. İşte bu geçişi bilenler, yani saklı bilgiyi teşhis edebilenler ve bilgiyi saklayıp dönüştürebilenler üstad oluyor.
-General şu anda yargılanmaktasınız ve savunmanızı veriyorsunuz. Bu ileri sürdüğünüz savları güncel bilimler destekliyor mu?
-Hayır sayın heyet güncel bilimler bu bahsi geçen kadim bilimleri geçerli kabul etmiyorlar. Fakat bu tutum veya belli bilimleri aforoz etmek, bahse konu kadim bilimlerin işlevsiz olduğunu kanıtlamıyor. Bana bu konuda eğitim veren lanet olası Tibetli, Yin ve Yang öğretisini kullanarak çok farklı durumlar yaratabildi. Bu Yin ve Yang tekniğini kullanma bilimi kuşattığımız ulusun elitleri tarafından biliniyor.  
-Siz de bu kadim bilimler konusunda eğitim aldığınıza göre neden kullanmadınız?
-Efendim ben sadece bilgilendirildim. Bu bilimleri kullanma alanında uzmanlaşmadım. Kuşatma altında tutuğumuz düşmanın gücünü ve kullanması halinde olası sonuçları mukayese ve muhasebe ederek çekilme kararı aldım.
-Üstlerinize danışma gereği bile duymadınız.
-Evet efendim üstlerime danışmadım çünkü onlar benim bildiklerimi bilmiyorlar. Ben de “ulusum yenileceğine ben yargılanayım ve ben yenileyim” diye bir karar aldım. Gerekirse bir başka komutan ile saldırılabilir. Fakat sonuç mevcut koşullar altında değişmez. Yin ve Yang ögretisi konusunda o topluluk çok ileride.
- Bu topluluk ya da ulus, Eski Ahit’te adı gecen Urim ve Tummim taşlarını kullanan Yahudilerle yani İsrail ile işbirliği içinde mi?
-Hayır efendim işbirliği içinde değiller. Ben aradaki benzerlikten bahsettim. Fakat lanet olası Tibetliden bu eğitimi alırken ve çeşitli araştırmalar yaparken benim ulaştığım bilgiler var. Bunların savunmam ile bir ilgisi yok. Şayet vereceğiniz ceza sonucu ordudan atılırsam bu alanda çalışacağım efendim.
-General cezalandırılacaksınız.
-Emredersiniz efendim. Savunmam bitmiştir.
...
-General Neo Bilimler Akademisi'nın kurucusu olarak atandınız. Kadim değil Neo Bilimler. Peki bu konuyu araştırırken İsrail’in Urim ve Tummim taşına karşılık Arapların veya Müslümanların da benzer taşları var mıdır?
-Araplar ve Müslümanlar Mekke’de Kabe’de Hacer ül Esved taşının etrafında hac esnasında tavaf ediyorlar. Siyah bir taş olduğu biliniyor. Bazı kaynaklar Müslümanların Hacer ül Beyza (Beyaz Taş) taşının kaybolması sonucu gerilemeye başladığını iddia ediyorlar. Bu mitostratejiler bağlamında çok önemli bir konu efendim. Tabii Çin mitolojisinde Yeşim Taşı, Türk mitolojisinde Yaba veya Yada taşı efsaneleri var. Bu konuda İslamla birlikte taş mitolojisi, Ortadoğu’ya dönüş yapıyor. Hacer ül Esved taşı merkez oluyor. Her taşın bir ışını ve ışığı olduğuna inanılıyor. Bu ışığı Tanrı’nın sürekli izlediği ve kararlarını bu çerçevede güncellediği inancı yaygın. Tanrı’nın güncellenen kararları taşlarla öğreniliyor. Fakat bu konuda taşın kullanımının güncel bilgisi gerçek değildir.
-Yeşim Taşı hakkında ne biliyoruz?
-Yeşim Taşı’nın frekansları kullanılarak kadim zamanlarda Çin’de yaşayan uluslar masalsı işler başarmışlar. Çinlilerin ulusal efsanesi olan Yeşim Taşı ile ilgili yoğun karartma yaşanmış. Sonra Yeşim Taşı ile çalışmak ve onu kullanmak yasaklanıyor. Bu yasaklar olumsuz sonuçlara yol açıyor. Bilgi ve gücün art niyetli kullanımları cezalandırılıyor.
-Eski Ahit’teki Urim ve Tummim taşı ile Yin ve Yang arasında ne tür bir ilişki var?
-Tevrat’ta taşlar ve kullanımı hakkında çok bilgi var. Fakat bugün bu taşların kullanımı yasaları unutulmuş gibi duruyor. Yin ve Yang ile Urim ve Tummim aynı öğreti aslında. Taşlar konusunda çok eskiden beri Yahudiler dinsel sebeplerle diğer dinler ve uluslardan açık ara önde olmuşlar. Hz. Adem'den, Hz. İbrahim'den ve özellikle Hz. Musa'dan bağımsız bir taş bilimi düşünülemez. Büyük olasılıkla da Yin ve Yang öğretisi Yahudiler kanalı ile Çin' e ulaştı. Çin de bu bilimi kendine uyarladı. Doğu Türkistan ve Özbek belgelerinde bu bilgiler olduğu ileri sürülüyor. Tüm taşlar göksel güçlerle ve dolayısıyla Tanrı ile ilişkili değerlendiriliyor.
-Son yıllarda bir el, sarkaç kullanımı, doğal ve yarı kıymetli taşlara ilgiyi besliyor sanki. Bu konuda ne düşüyorsun.
-Ekonomik bir dalga. Küçük isabet alanları hep olmuş. Fakat asıl ilgili olanlar farklı yollar izlerler. Harcıalem hale getirilen öğretiler kendilerini daha iyi koruyorlar. Ben henüz ciddi ilim sahiplerine ulaşamadım. Fakat ilim sahipleri gerekirse bana ulaşırlar. Bu cümle en gerçekçi kısmı. Onlar bize ulaşınca bilimleri nasıl kullanacağınız belirlenirmiş ki bu da doğru geliyor bana. Çünkü bilimi belirlenen amaç doğrultusunda kullanmak asıldır. Tibetli böyle buyurdu. Ayrıca Eski Ahit’teki Urim ve Tummim taşları ve öğretisi ile Yin ve Yang sembolleri ve öğretisi arasında bir organik bağ varsa bunun yansıma ve sonuçları olacaktır. Öte yandan Hacer ül Beyza taşını Müslümanlar bulursa bunun da jeopolitik sonuçları kaçınılmaz olarak ortaya çıkacaktır. Taş, Tanrı’nın ışığı ve ışınımı ise ve taşlar yoluyla Tanrı’dan bilgi alınabiliyorsa bu alan çok stratejik olmaz mı?
-General yeni görevinizde başarılar dilerim. Çok zor bir zemindesiniz. Birlikte çalışacağız. Yüzlerce filmi yapılmış ve gerçeklerin sayısız geçersiz bilginin içine gizlendiği taşlar dünyasında devletlerin rekabetini sizle birlikte izleyeceğiz.
...
Bu arada Batı’da bir ülkede bir grup aynı konuyu çalışmaktadır.
-Sistem ikili taşla çalışıyorsa Müslümanların Hacer ül Beyza’sı nerededir? Siyah ve beyaz bu iki renk ile birçok şey bilinebiliyorsa bu inanılmaz bir şey olmaz mı?
-Eğer Hacer ül Beyza taşı varsa bu hangi ülkede olabilir?
-İran’da olsa şu ana kadar bunu mutlaka beyan eder, İslam dünyasında kendine daha imtiyazlı bir konum elde etmek isterdi. Teostrateji açısından Hacer ül Beyza çok kritik bir eşik.
-Suudi Arabistan’da olabilir. Başka bir devletin elinde olsa mutlaka bir şekilde belli olurdu. Büyük olasılıkla Hacer ül Beyza diye bir kutsal taş yoktur. Olsa bu bir şekilde konuşulurdu değil mi?
-Hacer ül Esved, Hz. İbrahim’den beri birçok defalar kaçırılmıştır. İktidar ve dinsel statü açısından hep olağanüstü değerde görülmüştür. Bu durumda elinde Hacer ül Beyza taşı olan devlet ya da mezhep, belli bir güce ulaşmadan ortaya çıkamaz. Suudi Arabistan, Türkiye, Mısır ve İran’ın dışında bir devlet çıkıp bu taşı sahiplenmez. Böyle bir teostratejik objeyi sahiplenmek olağanüstü güç bileşimi gerektirir.
-Bunun dışında İran’da taşa secde ediliyor.
-Ya da secdede taşa baş konuluyor.
-Taşı yastık yapma kavramı eskiden beri özellikle Türk coğrafyalarında kabalistleri saptamakta kullanılırdı. Kabalistler sohbetler ve ziyaretlerde birbirlerinden “Taşı yastık yaptık" diyerek haberdar olurlardı. Bu gelenek de çok zayıfladı.
-Özbekler ve Doğru Türkistan Türkleri Yaba ya da Yada taşı efsanesi yanında Yeşim Taşı efsanesini de sahiplendiler. Özbekistan ve Doğu Türkistan Türk teomitolojisinde çok ayrıcalıklı yere sahiptirler. Muhafaza ve nakil üssü olarak olağanüstü öneme haizdirler.
- Konu başlıkları altında geçiyorum. Taş konusu, içinde çok farklı unsurlar barındırmaktadır. Çünkü taş farklı bilimlerin bileşkesiyle çalışmaktadır. Fizik bilmeden Yin Yang, Urim ve Tummim, Yeşim Taşı ve diğer taşlar beklenen faydayı vermezler mesela. Astronomi, fizik, kimya, matematik, psikoloji, sosyoloji, dinler tarihi, jeoloji ve soru sorma bilimleri taşlardan bilgi almak için gereken temel bilimlerdir.
-Ulusları “taşları olanlar ve olmayanlar” diye ayırır bazı antropologlar.
-Şiilikteki secde taşı ritüeli üzerinde de durulmalı.
- Suudilerdeki mezar taşı kullanmama olgusu da taş incelemelerinde farklı başlıklar altında irdelenmeli.
-Monolitler de ayrı taş ve semboller söz konusu olunca anıtsal içerikler sunmaktadır.
-Metedolojik olarak taşlarla ilgili irdeleme ilerleyen süreçte en popüler araştırma konularının başında gelecektir.
-Temelde şu soruların yanıtları önemlidir: Mevcut bilgileri ve verileri geçerli kabul edecek miyiz? Urim ve Tummim taşları ve öğretileri ile Yin ve Yang öğretileri arasında korelasyon var mıdır, varsa nedir? Urim ve Tummim taşları ve Yin Yang taşları ile geçmişte Tanrı’dan bilgi alınmış mıdır?
Bilimin bireysel kullanımı yani bireyden bireye değişen sonuç alma yöntemleri, Tanrı ile iletişim konusunda sırlar oluşturmaktadır. Bu husus, taşlar aracılığıyla Tanrı veya Evren ile iletişim kurmanın bilimsel veya somut bir yolu olmadığı yargısını güçlendirmektedir.
-Bu durumda antropolojik verilerle mitolojik ve dinsel veriler ve güncel bilimsel araştırmaların bulguları kıyaslamalı olarak irdelenirse ilk dayanak noktasını bulmak mümkün olacaktır.
- Bu noktadan başlanabilir. Şayet büyük reset gerçekleşecek olursa tarih yine sıfırdan başlamayacaktır. Müslümanların "evvel" kavramı devreye girecektir.
Dinsel tabelarda değişimler olacaktır. Tarihin iki başlangıç noktası olduğunda ısrarlı kurumsal antropologlar: Japonya ve Çin, yani Uzak Doğu ile Ortadoğu, Kudüs, Mekke ve Medine. Dolayısıyla Yin Yang ve Urim ile Tummim ve benzer tüm mitolojik tarih şimdi yeniden ele alınmalıdır.
- Büyük resetten sonra tarihe Araplar mı, yoksa Çinliler mi start verecektir? Yahudileri de unutmamak gerekmektedir. Adriyatik’ten Japonya’ya bir kuşak da Türk bulunmaktadır. Büyük Britanya’yı ve Almanya'yı es geçemeyiz. Soru giderek önem kazanmaktadır: Büyük resetten sonra Yin Yang mı yoksa Urim ile Tummim mi?