Velid Haduri
Enerji konusunda uzman, Iraklı yazar
TT

2022'de petrol endüstrisi

Petrol endüstrisi, faaliyetlerini gelecekteki birkaç yıla veya on yıllara göre planlar. Buna pazarlama planındaki hedef pazarların türü ve büyüklüğü ile yurt içi veya yurt dışı talebi karşılamak için ihtiyaç duyulan yeni rafinerilerin kalitesi gibi pazar gelişimine ilişkin geleceğe yönelik bir bakış açısı gerektiren yatırımlarının doğası nedeniyle gereksinim duyar. Ardından çeşitli petrol sektörlerine yatırım yapmak için yılda milyonlarca dolar harcanır.
Ancak aynı zamanda petrol endüstrisini etkileyen beklenmedik faktörler de vardır. 2022 yılında, bu bağlamda iki ana faktörün önemli rol oynaması bekleniyor. Birincisi, eski ve yeni Kovid-19 varyantlarının evrimi ve yayılım boyutu.
Üretici ülkelerin – özellikle OPEC+ grubunun – karşı karşıya olduğu meydan okuma, insan vücudunun zayıflamasına yol açan Omikron varyantının yayılım oranıyla ilişkilidir. Omikron’un bu özelliği enfekte olan hastaları birkaç gün evde dinlenmeye zorluyor ki bu da işe gitmemeleri anlamına geliyor. Özellikle gerekli aşıları yaptırmayanlar nedeniyle Omikron kaynaklı vaka sayılarının her geçen gün arttığı ve yaygınlaştığı ülkeler, bazı büyük eyaletlerde ve şehirlerinde, halihazırda bazı Avrupa yönetimlerinde ve Çin'de olduğu gibi tam bir kapanma kararı almak zorunda kalıyorlar. Bu, pandeminin 2022'de etkisini artırmaya devam etme olasılığına ilişkin ihtiyatı artırıyor. Zira bunun anlamı, talep yönünün bu yıl boyunca dalgalı olacağı, sağlık nedenleriyle işe gidemeyenlerin sayısının sürekli artacağı ve ardından seyahatlerin, mal ve yakıt tedarik zincirinin aksayacağı veya gecikeceğidir.
OPEC grubu bakanlarının gelecekteki aylık petrol üretim hacmini yeniden gözden geçirmeye kapıyı aralık bırakmaya dair son kararı, grubun arz ve talep dengesi ile fiyat istikrarı politikasının teyidinden başka bir şey değildir. OPEC aylık piyasa bülteninin başyazısı, pandemi değişkenlerindeki gelişmeler ışığında olası talep hipotezlerine ayrıldı. OPEC, “salgınla mücadele yönetiminin iyileşmesi ve aşılamanın artması” durumunda, küresel petrol talebinin 2021 yılına göre günde 4,2 milyon varil artacağı tahmininde bulundu. Ayrıca OECD ülkelerindeki (Batılı sanayileşmiş ülkeler) petrol talebinin geçen yıla göre günde yaklaşık 1,8 milyon varil artacağını öngördü. Gelişmekte olan ülkelerdeki talebe yönelik tahmini ise, özellikle Çin, Hindistan ve diğer Asya ülkelerinde devam eden ekonomik büyüme ve pandemiye karşı artan aşılama nedeniyle 2021'e kıyasla günde yaklaşık 2,3 milyon varil artacağı yönündeydi. Diğer yandan aşılanmış kişilerin sayısındaki artışla birlikte Omikron varyantı dalgasının hafif ve kısa ömürlü olması bekleniyor. OPEC raporunda, ekonomiyi canlandırma girişimleri devam ederken, ki bazı ülkeler pandemi öncesi ekonomik büyüme oranlarına ulaştılar, “Bu planlar, bazıları pandemiden kaynaklanan ve 2022 yılında da devam etmesi beklenen beklendik zorluklarla karşılaştılar” değerlendirmesi de yer alı. Piyasalardaki dengesizlik, bu yılın en oynak faktörü olan pandeminin gelişmelerinden etkilenmeye devam ediyor.
Raporda, sağlık kurumlarının salgını küresel olarak takip etme ve mücadele etme konusundaki iş birliğinin salgınla hızlı ve doğru bir şekilde başa çıkmak için umut verdiğini, bunun da hızla değişen piyasa durumlarıyla başa çıkma imkânları sağladığı bilgisi de yer aldı.
İkinci faktör, petrol şirketlerinin 2022'deki yatırım yaklaşımıyla ilgili var olan soru işaretidir. Bu konunun çok farklı boyutları vardır. 2021 deneyimi, petrol yatırımlarının azalmasının Avrupa'da kışın şiddetli soğuğuyla başlamadan önce doğalgaz depolama oranlarında düşüşe yol açtığını gösterdi. Depolama oranının gerilemesi, sıcaklıklar düştüğünde doğalgazın yerine kullanılması için petrole olan talebin olağandışı bir biçimde artmasına yol açtı. Aynı zamanda petrol yatırımlarının azaltılması, üretilen petrolün telafisi yapılmadığından bazı ülkelerde petrol rezervlerinin azalmasına neden oldu. Son yıllarda dünya genelinde yüzde 25, Batı Afrika'da ise yüzde 75 oranında küçülen petrol yatırımlarının azalmasının sebeplerinden bazıları da bunlardır. Petrol yatırımlarının azaltılması, 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmak için alternatif enerjileri geliştirmenin başka bir yoludur. Ancak 2021'deki üretim ve stokları düşürme deneyimi, bunun arz kıtlığı ve fiyat artışı üzerindeki etkileri, söz konusu dar görüşlü politikanın bir sonucundan başka bir şey değildir. Çünkü bazı petrol üreticisi ülkeler karbon nötr petrol üretimi ve ihracatını sağlayacak projeler başlattılar ve bu da petrolün net sıfır emisyona ulaşma hedefinde kullanılabilecek enerji türlerine dahil edilmesini gerektirmektedir.
Petrol şirketleri bu alanda iki zorlukla karşı karşıyadır. Bunlardan ilki, hissedarlarının kârlarını artırmaya yönelik geleneksel baskısıdır. İkincisi, petrol şirketlerinin yıllık genel kurullarında projelerinde karbon emisyonlarını azaltmaları lehine oy veren hissedar gruplarının artmasıyla somutlaşan son zamanlardaki baskıdır.
Geçen yıl boyunca petrol fiyatlarının yeniden yükselişe geçmesiyle birlikte petrol ve gaz şirketlerinin kârları büyük ölçüde toparlandı. Petrol şirketlerinin kârlarındaki artış, 2022'de mevcut finansal likiditenin önceki yıllara göre çok daha yüksek bir seviyeye ulaşmasına neden oldu. Bu da onları hissedarlarının iki talebini karşılamaya hazır hale getirmektedir. Bu taleplerin birincisi, geleneksel hisse kârlarının artması talebidir. İkincisi, karbon emisyonlarının azaltılmasını öngören yasalara uymak veya çevre hareketlerinin baskıları gereği şirketlerin projelerinde karbon emisyonlarını azaltma politikasını desteklemeye yönelik yeni taleptir.
Petrol yatırımlarının azaltılması konusunun, bir yandan petrol piyasalarına olumsuz yansımaları diğer yandan sıfır emisyon çağında petrolün rolünün etkileri hakkındaki tartışmalar göz önüne alındığında, önümüzdeki yıllarda da petrol sektörünün gündeminde yer almaya devam etmesi beklenmektedir.
Bu iki temel faktöre ek olarak diplomatlar arasında tartışma ve anlaşmazlık alanı olmaya devam eden jeopolitik faktörler de var. Sözgelimi, Viyana'da İran nükleer dosyasıyla ilgili görüşmeler mevcut. Yine Rusya ile NATO üyesi ülkeler arasında Ukrayna'nın ittifaka dahil edilmesi, keza Rusya sınırlarına taarruz füzeleri yerleştirilmesi olasılığı konusundaki anlaşmazlık da bulunuyor. Görüşmeler veya anlaşmazlıklar hakkında sızdırılan haber veya söylentilere dayalı olarak bu dosyaların her biri hakkında yapılan görüşmelerin etkileşimleri, günlük petrol fiyatlarında istikrarsızlık ve dalgalanmalar oluşturuyor.
Son olarak; özellikle kritik siyasi dönemlerde fiyatların ulusal ekonomileri üzerindeki etkisinden dolayı bazı büyük petrol ülkelerinin çıkarları da petrol piyasasını etkileyen jeopolitik faktörlerden biridir. Mesela önümüzdeki kasım ayında yapılacak olan ABD Kongresi ara seçimlerine kadar ki dönem, Wshington yönetimi için kritiktir. Keza fiyatların ülkenin üretim ve ihracat kapasitesi üzerindeki etkisi Rusya için kritik bir konudur.