Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Temmam Selam’ın kararı ve ülkeyi yırtıcı hayvanlara bırakmak!

Eski Lübnan Başbakanı Temmam Selam, mayıs ayında yapılacak parlamento seçimlerine katılmak istemediğini söyledi. Siyasi makamın amaç, araç, zenginlik, nüfuz ve hayat olarak görüldüğü bir ülkede böylesi bir karar nadir gelir. Bu kararı ile Temmam Selam bir buçuk asırlık Beyrut liderliğini ve babası Saib Selam’ın devlet adamı olarak barış ve birlik ile geçirdiği yılları geride bırakmış oldu. Saib Selam birlik duygusunu “İki Lübnan yoktur. Tek Lübnan vardır” şeklindeki ünlü sloganı ile ifade ediyordu. Sloganları arasında en güzeli “Ne galip ne mağlup” sloganıydı.
Galibiyet kaprisinin egemen olduğu ve her gün başka bir Lübnan'ın ortaya çıktığı bir zamanda, vatansever, ahlaklı, görgü kuralları ve gelenekleri olan bir adamın geri çekilmesi hiç de şaşırtıcı olmadı.
Seçimlere katılmak istemediğine ilişkin yaptığı açıklamada Temmam Selam bunu yeni nesle fırsat vermek adına yaptığını söyledi. Bu kibar bir bahane. Gerçeği ise herkes biliyor ki, savaşanların arasında Temmam Selam gibisi çok yok. Temmam Selam’ın geri çekilmesi ne birine ne yeni nesle ne de herhangi bir nesle hizmet eder. Bilakis bu durum halis, hak edenlerin ve ilim ehlinin varlığını azaltmış olur. Aynı zamanda babasının parlak yüzü ve entelektüel ışıltısı olduğu tarihi Sünni liderlerin varlığını da azaltmış olur.
Tabii ki böyle biyografisi olan bir adamın, uzunca düşündükten sonra aldığı kararın arkasında ait olmadığı ve olamayacağı ya da kabul edemeyeceği, hatta görmezden gelemeyeceği siyasi bir durumdan duyduğu tiksinti olduğunu söylemesini bekleyemezsiniz. Hayır. Belki de onurunu makamının önüne koyan bir siyasetçi bulmak mümkün değildir. Zira onurun ganimet alışverişinde bir koşul, şart veya vaat olarak ortaya çıkması pek nadirdir. Şu ana kadarki seçim listelerinin hatlarından, Lübnanlıların her zamanki gibi intiharı tercih etmeye devam ettikleri ve içlerinden pek çoğunun en iyiye değil, en kötüye iltihak ettiği anlaşılıyor.
Temmam Selam’ın geri çekilmesi başta Beyrut’un geleneksel Sünni yüzü olmak üzere birden fazla temel meseleyi ortaya çıkarmış oluyor. En ünlü başbakanlar Riyad es-Sulh ve Refik Hariri, liderliğin kapsayıcı anlamda 'ulusal' hale gelmesi için 'kimliklerini' Sayda'dan Beyrut'a taşımışlardı. Ayrıca Temmam Bey bu ani kararını, Lübnan, Saad Hariri'nin Müstakbel Hareketi’nin lideri olarak savaşa girip girmeyeceğine dair karar vermesini beklerken açıklıyor.
Selam seçimlere katılmak istememesini üç şeye dayandırdı: Taif Anlaşması’na saygısı, Lübnan Anayasası’na saygısı ve ‘genç taze kanlara alan açma isteği.’ Bu üç dayanak, imzalandığından beri açıkça anlaşma ile savaşan, anayasanın yorumunu saray ofislerinden birine bırakan ve 87 yaşında olmasına rağmen cumhurbaşkanlığını bırakmayacağını söyleyen Cumhurbaşkanı’na yöneliktir.
Lübnan seçimleri yapılırsa gerçekleşecek ve seçimler daha baştan onurlu, diyalog yanlısı bir devlet adamının geri çekilmesiyle eksik. Birçok kişi için bu niteliklere sahip bir adam, kendilerinde böyle sıfatlar olmadığı için bir yüktü. Fakat Lübnan böyle yıpranmış bir durumdayken ülkenin vatandaşlarını yırtıcı hayvanlara bırakmak doğru mu?