Emir Tahiri
İranlı gazeteci-yazar
TT

Putin ve Murphy Kanunu

Vladimir Putin'in Ukrayna'ya karşı açtığı savaş ikinci haftasına girerken, istenmeyen sonuçlar yasası (Murphy Kanunu)  korkunç çehresini göstererek tüm engelleri aşıyor.
Bunun bugüne kadarki en açık örneği, Putin'in Ukrayna'nın Rusya'nın doğal uzantısından başka bir şey olmadığı yönündeki iddiasının çürütülmesidir. Putin, Brest-Litovsk Antlaşması uyarınca Ukrayna'yı Almanlara bırakanın Lenin olduğu gerçeğini görmezden gelerek, Ukrayna'nın Lenin yapımı bir şey olmaktan daha fazlası olmadığında ısrar ediyor.
Ayrıca Putin, herhangi bir Rus kimliği somutlaşmadan önce var olan Kiev Prensliği'ne rağmen Ukrayna'nın “her zaman Rusya'nın bir parçası olduğunu” iddia ediyor. Ukrayna, Rusya ve diğer birçok etnik grup ve ulus, Çarlık ve ardından Sovyetlerin parçalarıydı. Bunların hiçbiri diğerinin bir parçası olmadı. Bir süre Ukrayna, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun bir parçası oldu, fakat aslında ‘Ukraynalılık kimliği’ ilk oluştuğunda Avusturya yönetimine karşıydı.
Elbette Rusça ve Ukraynaca, Amerikan İngilizcesi ve İngiliz İngilizcesi gibi çok benzedir. En önemli Rus yazarlarından bazıları, özellikle de Nikolay Gogol ve Isaac Babel, Ukraynalıdır ki, Ukrayna on sekizinci yüzyıldan bu yana kendi karakteristik edebiyatıyla ön plana çıkmıştır. Bu işgal, Ukraynalılara zengin miraslarını hatırlattı. Son birkaç gündür, Ukrayna'nın birçok yerinde insanlar Taras Şevçenko, Levko Borovikovsky ve Tomasz Padura tarafından kaleme alınan bir dizi vatansever şiiri okuyor, anlatıyor ve dillendiriyor. Putin, Ukrayna kimliğini yok etmek bir kenara, ona yeni bir ivme kazandırmış olabilir.
Muhtemelen Putin, Ukrayna'nın Avrupalılık arzularını daha doğmadan yok etmek istedi. Ancak bunu yaparken aksi bir duruma sebep olmuş olabilir. Ukrayna halkı birdenbire batıya dönmenin özgürlük ve refah anlamına gelebileceğini anladı. Rusya ve Belarus’a sığınan Ukraynalı olmadı.  Polonya ve Romanya sınırlarında ise uzun mülteci kuyrukları oluştu. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelensky, Avrupa Birliği'ne acil üyelik talebiyle aslında halkının isteklerini yansıttı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov daha bir yıl önce, İngiltere'nin çıkışına atıfta bulunarak, Avrupa Birliği'ni (AB) insanların atlamaya çalıştığı “batan bir gemi” diye niteleyerek alay etti. Fakat geçen hafta, Boris'in Brexit’i bile Avrupa'nın hukukun üstünlüğünü koruma hususundaki kolektif sorumluluğunun farkındaydı.
Başkan Putin yıllardır ABD ile AB arasındaki bağı koparmaya çalışıyor ve böylece Amerikan devinin koruması olmaksızın Avrupalı cücelere boyun eğdirmeyi umuyor. Ancak mevcut kriz Joseph Biden'ın risk alma konusundaki isteksizliği karşısında, Avrupalıların Amerikalılardan daha kararlı bir şekilde inisiyatif alabileceklerini gösterdi. Putin, NATO'nun demokratik ülkeler için koruyucu bir kalkan imajını da yok etmek istedi. Nitekim eski ABD Başkanı Donald Trump NATO'yu önemsizleştirirken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron beyin ölümünü ilan etmişti. Ayrıca Ukrayna içinde pek çok gözlemci NATO'ya katılımda ülkenin çıkarı için bir şey görmedi. Ancak şu anda 1980’ler ittifakının yeni bir turla yüz yüze gelmesiyle birlikte bunların hepsi değişti. Sosyal Demokrat Partisi’nden bir şansölyenin yönettiği Almanya bile, 100 milyar dolarlık devasa bir yeniden silahlanma projesiyle yetmiş yıllık tutumunu birdenbire bırakmaya karar verdi. İsveç, Avusturya, Finlandiya gibi NATO üyesi olmayan Avrupa ülkeleri saldırgana karşı aynı safta yer aldılar. Henüz AB’ye katılmamış olan Avrupa ülkelerinde, katılım sürecinin hızlandırılması yönünde baskı var. Belki de Putin, istemeden NATO’nun sigorta poliçelerinin satış temsilcisi oldu.
Avrupa'nın Putin'in işgaline tepkisi, Hitler'in 1938'de Avusturya'yı ilhakına verdiği tepkiyle tam bir tezat teşkil ediyor. Putin, yirmi yıldır Kırmızı Başlıklı Kız masalındaki büyükanne kılığına giren kurt rolünü oynuyor. Putin bu kılığıyla, Gürcistan’ın işgali, Belarus hegemonyası, Tahran mollalarının desteklenmesi, Suriyelilerin öldürülmesi, Kırım'ın ilhakı, Avrupa'daki zehirleme olayları, birçok ülkede seçimlerin manipüle edilmesi gibi sorumluluklardan sıyrıldı. Bu dönem boyunca gelirinin yaklaşık dörtte biri Batı demokrasilerine yapılan petrol ve gaz satışlarından geldi ki bu petrol ve gaz Batı’daki sermaye, teknoloji, yönetim ve pazarlama sayesinde üretildi.
Her şeye rağmen Batı'daki en saf insanlar bile artık bu kılık değiştirmiş büyükannenin dişlerini nereden aldığını biliyor. Başkan Putin, Ukrayna'yı haritadan silmenin tüm dünyayı ayaklarının altına sereceğini düşündü, fakat tersi oldu. Çin bile onun son macerasını desteklemeyi reddetti. Hatta Almanya'nın eski başbakanı Gerhard Schröder ve Fransa'nın eski Başbakanı François Fillon gibi üst düzey politikacılar, zengin birkaç seçkin yöneticinin seyahat ettiği Putin'in antika trenine binmekten duydukları rahatsızlığı dile getirdiler.
Putin'in uzun zamandır ölü durumda olan Varşova Paktı'nın yeni versiyonu, yalnızca müstebit birkaç meslektaşının ilgisini çekti. Ukrayna macerası, Putin'i tekçi otoritesini ve karizmasını sonsuza kadar garanti eden imparatorluk kurucusu kılmak için tasarlandı. Putin, oligarkların ve onların güzel eşlerinin Fransız Rivierası’nın güneşinin tadını çıkardığı ya da çeşitli Avrupa futbol kulüplerini satın almak için yarıştığı sırada savaşacak ve kazanacaktı. Bu denklem, aynı zamanda oldukça rahatsız ediciydi. Şimdi Ukrayna macerası, tehlikeli bir uluslararası yolsuzluk sistemini tehdit ediyor.
Sıradan bir Rus, yıllar boyunca Putin’in bir doz baskısına katlandı. Zira enerji ihracatı sayesinde yerel ekonomide yaşanan iyileşmeyle birlikte ülkeyi belalardan uzak tutmaya çalışıyor gibiydi. Mevcut işgal ise her şeyi tamamen değiştirebilir. Enerji ihracatının altın kazı birkaç yumurta vermeye devam ederken, Rusya büyük uluslararası sorunların altına giriyor. Daha da kötüsü ise mağrur Rusya, kendini Pekin'in elinde rehin olarak bulabilir ve Çin hükümdarı Şi Cinping’e harap Rus çiftliğini ipotek ettirebilir.
Putin her zaman, en yüksek küresel masada Rusya’nın koltuğunu garanti etmek istemesiyle ve gerek Çarlar gerekse onların Bolşevik halefleri tarafından arzulanan küresel liderlik hırslarını canlandırmakla övündü. Ancak şu anda Rusya'ya verilen yan koltukları bile kaybetti ve uluslararası düzeyde dışlanmış bir lider haline geldi. Putin, Ukrayna'yı çok daha üst düzey askeri mekanizmalarıyla ezebilir. Ancak Sir Winston Churchill’in şu sözünü hatırlasa iyi olur: “Savaşta kesinlik yoktur.”