Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Kazananı olmayan savaş

Dünya basını Ukrayna savaşıyla ilgili analizler, araştırmalar ve köşe yazıları ile dolup taşıyor.
Bu yazıların çoğu, Rusya ve Ukrayna'nın tarihi, yüzlerce yıllık bağları ve başlangıçları ve bir olayda 8 milyon Ukraynalının ölümü de dahil olmak üzere farklı zamanlardaki ölü sayıları hakkında.
Bu tür yazılar, şu anda neler olup bittiğini anlamak için yaygın bir olguya dönüşüyor. Ancak hiç kimse Çariçe II. Katerina ile Vladimir Putin'in 2022'de Ukrayna'yı bombalama kararı arasındaki ilişkinin ne olduğunu bilinmiyor.
Dünyadaki hiçbir analistin savaşın, işgalin, şehirlerin bombalanmasının, Rus ekonomisine şiddetli bir darbe indirilmesinin ve Rusya’nın Soğuk Savaş’ın zirvesinde bile eşi görülmemiş bir şekilde siyasi olarak yalnızlaştırılmasının ikna edici bir sebebini bulduğunu da sanmıyorum.
Putin bu savaşta hangi noktaya ulaşabilir?
Bu süreçten nasıl çıkacak?
Zafer kazansa da bedeli korkunç olacak.
Yenilginin bedeli de vahim olacak.
Artık Rusya Devlet Başkanı’nın medya savaşını kaybettiği ve dünya çapında kendisi için çizdiği göz kamaştırıcı imajını kaybettiği söylenebilir.
Kazanılacak herhangi bir zafer ise askeri olacaktır.
Sivil olarak ise sonuç dayanılmaz olacak.
Çünkü Doğu Avrupa'daki milyonlarca insan doğrudan sıkıntıya girecek...
Yaklaşık iki hafta süren yoğun savaşın ardından Putin hiçbir şey elde edemedi.
Bir cephede tanklar, zırhlı araçlar, Sukhoi, molozlar, cesetler ve binlerce çocuk birbirini iteklerken diğer tarafta Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, ardından Avrupa'nın ve akabinde dünya liderlerinin önderlik ettiği uluslararası bir siyasi cephe var.
Peki ama zafer nerede aranmalı?
Ruslar ve Ukraynalılar arasındaki normal duruma nasıl dönülebilir?
Peki Putin kazanırsa, yani Ukrayna'ya boyun eğdirirse ne olur?
Kaybederse ne olur?
Rusya Devlet Başkanı yani Kremlin'in efendisi, seçilmesini şaka olarak gördüğü eski bir komedyen karşısında nasıl görünürdü?
Bu “güçlü adam” için bir çöküş mü olurdu?
Kremlin, nükleer silahlar hakkında konuşmaya hemen atladığında ne kadar yaralı olduğunu göstermiş oldu. Bu son derece ciddi bir konu ve genelde nükleer silahlardan krizin başında değil sonunda bahsedilir. Ancak barışçıl bir nükleer sızıntı Kiev’i yok etmek için yeterli olsa da herkesin bildiği sırlardan nefret eden Sayın Lavrov hızlıca sadece Ukrayna'ya karşı değil, tüm dünyaya karşı nükleer saldırı imasında bulundu.
Çünkü Rusya’nın dış politikasının yüzü olan Lavrov, ne kadar kızgın olursa olsun, artık bölgesel etkisi olan nükleer silah şeklinde adlandırılabilecek hiçbir şey yok.
Acı verici şey kullanılma ihtimali olan silahtır ki o da piyasalardır. Moskova'daki finans piyasası tarihinin en uzun dönemini yaşıyor.
Ruble yüzde 30 değer kaybetti.
Rusya Merkez Bankası da faiz oranını yüzde 20'ye yükseltti.
Her savaş iki yönlüdür; Her korku ve her kayıp da öyle.
Ruslar ve Ukraynalılar arasındak mesele kimin daha çok direneceği değil, direndikçe kimin daha çok kaybedeceğidir.