Salih Kallab
Ürdünlü yazar. Eski Enformasyon, Kültür ve Devlet Bakanı
TT

Rusya barışla ya da savaşla hedeflerini gerçekleştiriyor!

Avrupalılar (Avrupa Birliği), Vladimir Putin'in uzun bir yürüyüşten sonra dünyanın en önemli ülkelerinden birinin, yani “Rusya Federasyonu”nun başkanı olduğunu anlamadılar. Bu yol uzun ve dolambaçlıydı. Başlangıçta ulaştığı en önemli pozisyon, KGB'de 16 yıl boyunca subay olmaktı. Ardından teğmen rütbesine yükseldi ve Rusya Federal Güvenlik Servisi Direktörü olarak görev yaptı. Bu, Sovyet Devlet Güvenlik Komiserliği’nde İç İstihbarat Teşkilatı’nın yerini alan kurumdur. Ardından başbakan olarak görev yapan Putin, 1999'da Boris Yeltsin'in istifasının (ya da görevden alınmasının) ardından başkan vekili oldu.
Ruslar, iyice gerilmiş bir yaydan atılan bir ok gibi yükselen liderin mucizevi bir hızla mesafeler kat ettiğini ve ilk başarısının ülkesini buhrandan kurtarmak ve komünist dönemin krizlerinden çıkarmak olduğunu biliyor. Bu sadece yerel düzeyde değil; aynı zamanda uluslararası çapta da parlayan bir yıldız olmasının yolunu açtı. Arka arkaya yıllarca ülkenin devlet başkanı olarak seçilmeye devam ettiği biliniyor.
Takipçilerinin ve destekçilerinin şu an öne sürdüklerinin aksine, onun yönetimde bulunduğu dönemin -özellikle başlangıçta- Sovyet döneminden çok daha kötü olduğunu düşünenler de var. Öyle ki onun döneminde hapishaneler siyasi muhaliflerle doldu ve birçoğu cezaevlerinde ölüm ve infazlarla ortadan kaldırıldı. Tüm bunlara ek olarak kamu özgürlükleri büyük ölçüde azaldı. Özgür ve adil seçimler yapılmadı. Uluslararası kurumlar ve insan hakları kuruluşları tarafından muhaliflere ve politikacılara zulmetmek, işkence yapmak ve suikast düzenlemekle suçlandı. Bu suçlamaların çoğunun gerek kendi ülkesindeki gerekse diğer ülkelerden ve dış akımlardan olan muhalifleri tarafından üretilmiş olması muhtemeldir. Batı'nın başta Sovyetler Birliği olmak üzere tüm doğu ülkelerini -Batı medyası onları komünist ülkeler olarak nitelendiriliyor- eli kanlı, baskıcı ve insan haklarına değer vermeyen ülkeler olarak itham ettiği malum.
Elbette Batı’nın yükselen bir yıldız olan bu adama yönelik karalaması çocukluğunda casusluk, yabancıları ve konsolosları gözetlemek için yetiştirilmiş biri olarak tanımlama boyutuna ulaştı. Tüm bunlar, 1985 ila 1990 yılları arasında Doğu Almanya'ya tercüman kimliğiyle gönderilmeden önceydi. Bu dönemde gerek güvenlik servisindeki gerekse de siyasi anlamdaki kariyeri henüz belli değildi. Yükselen, tanınan ve öne çıkan bir siyasi yıldız olmasının ardından Batı medyasında ve güvenlik servislerinde onu karalama girişimleri zirveye ulaştı. Hatta bugünkü pozisyonuna gelmesinden sonra da devam etti.
Rus-Amerikan yazar Masha Gessen, Putin hakkında yazdığı biyografide kendisinin gençken arkadaşları ile birlikte gazete kupürleri topladıklarını ve sonrasında KGB tarafından yayınlanan gereksiz bilgilerin toplanmasına katkıda bulunduklarını yazdı. KGB'deki eski meslektaşı Vladimir Osulstev, onun önemini küçümsedi. Önde gelen kadın gazetecilerden biri bu küçümsemeyi aslında Kızıl Ordu'ya sızmasının bir kılıfı olarak değerlendirdi. Kızıl Ordu’nun üyeleri söz konusu dönemde “demokratik” olarak nitelendirilen -ki elbette öyle değildi- Doğu Almanya'da bulunuyordu. Bu adamı mümkün olduğunca tüm siyasi ve güvenlik felaketlerine dahil ederek, 1989'un başlarında Berlin Duvarı'nın yıkılması sırasında Sovyet Kültür Merkezi'nin Dresden'deki KGB villasının dosyalarını sakladığını söylediler.
Uluslararası bir siyasi yıldız haline gelen bu adamın karalanmasında daha da ileri gidildi. KGB için yeni üyeler aramakla suçlandı. Garip bir şekilde bir yakını, 1991'de yarbay rütbesi ile istihbarat görevinden istifa ettiğini söyledi. Bu, Sovyet Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov'a karşı yapılan darbe girişiminin ertesi günü gerçekleşmişti. Bu adama yöneltilen suçlamaların çoğunun iftira ve asılsız olması gerekiyor. Aksi takdirde hakkındaki suçlamaların inandırıcılık sınırını aştığı bu adamın parlayan bir Rus yıldızı olması nasıl mümkün olabilir? Ayrıca Avrupa denkleminde -bazıları kozmik denklem de diyecektir- etkin bir figür olması ne anlama geliyor?
Şüphesiz uluslararası alanda tanınan ve itibarlı bir lider haline gelen bu adam, kendisine yalan ve iftirayla yüklenen tüm özelliklere sahip olsaydı şu anda olduğu gibi bir Rus lideri olmazdı. Şimdi olduğu gibi Avrupalılarla burnu havada konuşmazdı! Çoklarının ve hatta bazı Avrupalıların başını eğdiği bir konumda bulunan bu adam, Avrupa'nın en önemli ülkesi haline gelen Rusya Federasyonu'nun lideri olarak Avrupalı ​​“muhataplarına” hitap etmeye başladı. Ukrayna neredeyse kendisine bağlı hale geldi. Kendisiyle rekabet halinde olan bazı ülkelerin yaptıkları açıklamalar boş laflardan öteye geçmiyor. Bu adamın başında yer aldığı devlet, Avrupa denkleminde önemli bir figür haline gelen Ukrayna’yı -başkenti Kiev şehri de dahil olmak üzere- kontrol ediyor.
Dolayısıyla sonuçta net ve kesin olan bir şey var ki o da Rusya’nın tamamını olmasa da çoğu hedefini gerçekleştirdiğidir. Bunu barışla değil, savaşla yaptı. O ve yolunda yürüyen devletler için ufuk açıktır. Buradaki tüm dönüşümlerin Rusya Federasyonu'nun çıkarına olacağı kesindir.