1968'de Sovyetler Birliği’nin eski Çekoslovakya’yı işgali gerçekleşti. “Prag Baharı” Varşova Paktı tankları tarafından çiğnendi. Sosyalizmi yenilemek ve ona "insani bir çehre" kazandırmak isteyen komünist Alexander Dubçek, Moskova'ya sürüldü. Avrupa, Macar devriminin tanklar tarafından ezildiği 1956'dakinden daha büyük bir korkuya kapıldı. Zira 1956 yılının, Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin o yıl düzenlenen 20. Kongresi sırasında Joseph Stalin ile Stalinizmin kınanmasına tanık olduğu doğru, ancak Kruşçev'in bu eğiliminin, Sovyetler Birliği'nin güvenlik kuşağı olarak kalması amaçlanan Orta Avrupa'yı kapsamadığı da doğru. Macar işgali, Stalin'in ölümünden sadece 3 yıl sonra gerçekleşti. Çekoslovakya işgali ise, ölümünden 12 yıl sonra gerçekleşti.
1956’daki Macaristan olaylarının akabinde, Stalin’in öldüğü ama Stalinizmin ölmediği söylendi. 1968’deki Çekoslovakya olaylarının ardından da Stalin öldü ama Stalinizm hala yaşıyor denildi.
Arap dünyası, Stalinizm meselesine fazla ilgi göstermedi. Burada büyük ve ağırlıklı kitle, Sovyetlerin Çekoslovakya işgalinin yanında yer aldı. Buna karşı çıkan küçük bir kitle ise, sessiz kalma veya dolaylı olarak karşı çıkma yolunu seçti. Çünkü Araplar bir yıl önce, 1967’de alçaltıcı bir yenilgiye uğramışlardı ve popüler anlatıya göre Moskova, İsrail'e karşı müttefikimizdi. O yıl, İsraillilere karşı yürütülen "yıpratma savaşına" katılmaları için Mısır'a Sovyet uzmanlar ve memurlar göndermeye başlamıştı. Bunlar onu desteklemek için yeterli bir sebepti. Tüm bu yaptıklarına karşılık Araplar, bilhassa o dönemde yüksek çıkan bazı seslere göre "Yahudi komplosu"nun yılanları Arapların içine sızıp tek silahlarını kullanırken, zehirlerini saçarken müttefikleri Sovyetler Birliği’nin işgaline karşı mı çıkacaklardı?
Ama bugün Ukrayna savaşında pozisyonlar, tutumlar değişti ve bu değişiklik niteliksel olmasa da, fark edilir. Ağırlık sahibi Arap çoğunluk hala birkaç nedenden dolayı Rusya'yı destekliyor. ABD'ye duyulan nefret, otoriterliğe bağlılık, tek kutupluluğun -prensipte haklı olarak- reddedilmesi bu nedenlerden birkaçı. Bunlara bir de emperyalist plan karşısında Arap-Sovyet dostluğu hatırasından geriye kalanlar ekleniyor. Ama bizi 1968’deki Çekoslovakya işgalinden ayıran 54 yıldan sonra artık başka sesler de duyuyoruz. Zira eğitim yaygınlaştı ve dünyanın koşulları hakkındaki bilgimiz arttı. Adalet ve zayıfların hakları konusunda duyarlılık, daha küçük ülke ve oluşumların bağımsızlığına saygı, gençler başta olmak üzere daha büyük sayıda insana hitap etmeye başladı. Karşılaştırmalar ve benzerlikler, coğrafi komşuluğun adaletsiz ve zalim yanına tanık olan bazı Lübnanlılar ile Kuveytliler tarafından dillendirilmeye başlandı. Sudan ve Irak'taki komünistler ya yarı-komünist ya da eski komünist oldular. Hemen hemen her Arap ülkesinde Arap milliyetçileri için milliyetçilik geçmişte kaldı. Komünistler artık "Arap-Sovyet dostluğunun" yararlarına daha az güveniyorlar, Putin ile dostluğun yararlarına ise hiç güvenmiyorlar. Hatta aralarında 19. yüzyılın ellili yıllarında bizzat Karl Marx'ın, 18. yüzyılın başında Büyük Petro'dan itibaren işgalin Rus devletinin ikinci doğası haline geldiği konusundaki uyarısını hatırlayanlar çıkabilir.
Sabık Arap milliyetçilerine gelince, Nasırcı ve Baasçı anlamlarıyla kader savaşları ittifakları artık onlarda sadece donuk bir gülümsemeye neden oluyor. İsrail uçakları Şam’a hava saldırıları düzenlerken Bennett ve Putin'in Soçi'de buluşmasını yutabilmek, bir taşı yutmaktan daha zor. Bennett bu görüşmede Rusya'dan "ortak bir sınırı paylaştığımız bir ülke" diye bahsederken, Haaretz gazetesinin naklettiğine göre Putin, İsrail'den Suriye topraklarındaki faaliyetleri hakkında Moskova'ya gönderdiği bildirileri iyileştirmesini ve daha dakik olmasını talep etti.
Bu ve diğer faktörler, Rus savaşını destekleyen çoğunluğu zayıflattı. Biraz azalttı. Ama bu azalma ve zayıflamaya en çok Suriye sebep oldu. Bugün, kendilerine karşı eşitsiz muamele nedeniyle Batılılara sitem etseler de, Arap dünyasında çoğunluğu Ukrayna'yı destekleyen tek halkın Suriyeliler olduğunu söylersek abartmış olmayız. Zira orada, Suriye'de Moskova ile ilişkiler ateşle test edildi. Halep yerle bir edilerek, çökmekte olan rejim korunarak, askeri üsler kurularak, büyük kitleler yerlerinden edilerek ve ülke Rus silahlarının test edildiği bir alana dönüştürülerek test edildi. Bazı gözlemciler ve stratejistler şimdi Suriye teorisinin Ukrayna'da uygulanmasından bahsediyorlar. Suriyeliler, şimdi Ukraynalıların çektiği acıyı bizzat deneyimlediler.
Ama bir de Suriye devrimi ve genel olarak Arap devrimleri var. Onlarla birlikte ilk kez özgürlük ve insanlık onuru Arap siyasi kültürünün kalbine kazındı. Halklarımızın dünyada bir istisna olmadığı onaylandı. Milliyetçilik, Arap birliği ve Filistin'in kurtuluşu meselelerinin tek motivasyonları olmadığı doğrulandı. Özgürlük talebinin onları harekete geçirebileceği kanıtlandı. Bu büyük kazanç, gerçekleşen kısmi dönüşümü açıklıyor. Suriyeliler ve devrimleri bunun için teşekkürü hak ediyorlar.
TT
Arap siyasi kültürü bir bölümüyle değiştiğinde Suriye
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة