Abdullah Raddadi
Suudi araştırmacı ve ekonomi uzmanı
TT

Batı yaptırımlarının rasyonelliği

Ekonomik yaptırımlar, baskı diplomasisinin bir aracıdır. Devletlerin davranışlarını değiştirmek için yapılan en sert askeri olmayan hamlelerden biridir. Modern çağdaki ekonomik yaptırım örnekleri Küba'dan Venezuela'ya, Kuzey Kore'den İran'a ve farklı düzeylerde ekonomik yaptırımlara maruz kalan diğer ülkelere kadar uzanmaktadır.
Şu an Rusya’ya uygulanan yaptırımlar, dünyanın 11’inci en büyük ekonomisi olan, G20 üyesi ve petrol üretiminde üçüncü sırada yer alan bir ülkeye uygulandığı için en güçlülerinden biri sayılıyor. Peki, bu yaptırımların sonuçları neler? Belirli bir stratejik hedef için mi tasarlandılar?
Bu yaptırımlardan ilk etkilenecek olan petrol, gıda ve diğer emtiaların ticareti olacaktır. Bu etki buğday hasadı, madencilik faaliyetleri, doğal kaynakların çıkarılması veya mali yaptırımların yanı sıra Rusya'da savaşın kendisinden etkilenecek diğer ekonomik faaliyetler gibi, emtiaların kendi verimliliği üzerinde görülebilir. Ayrıca nakliye şirketlerinin yaptırım riskine girmemeleri veya Rus finansal sistemine uygulanan yaptırımlardan dolayı ödeme yapamama veya ödeme alamama gibi sebeplerle taşımacılıktaki aksamadan ötürü malların sevkiyatı da etkilenecektir.
Dünyanın bu kanlı savaştan dolayı unuttuğu pandeminin etkisinden kurtulmadan savaşla çarpışan salgın yüzünden lojistik sektörünün ve tedarik zincirlerinin bozulması malları fiilen etkilemişti.
Finansal sistemden bahsetmişken; Rusya’nın başı artık yabancı varlıklarının dondurulması, merkez bankasına yaptırım uygulanması ve SWIFT (Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunication - Dünya Bankalar Arası Finansal Telekomünikasyon Derneği) hizmetlerinin askıya alınmasından ötürü dertte. Bu yaptırımlar Rus para birimini olumsuz yönde etkiledi ve Rus hükümetinin benzer krizlere hazırlık olarak uzun süredir yatırım yaptığı döviz rezervlerini ve varlıklarını nakde çevirmesini engelledi.
Ancak bu noktada şu belirtilmeli ki bu yaptırımlar -Rus ekonomisine yönelik tehlikelerine rağmen- ekonomisinin çökmesine sebep olmayabilir. Çünkü Rusya, 2014 yılında Kırım'ı işgal ettiğinden beri Batılı ülkelerin küresel ekonomiyle birleştiğinde ekonomisini ne denli etkileyebileceğinin farkında. Bu yüzden Rusya, o zamandan beri ekonomisini ve finansal sistemini yavaş yavaş küresel ekonomiden soyutladı ve dolara bağımlılılığını azalttı. Örneğin, Rusya ile Çin arasında dolar ile ticaret yapma oranı 2014'te yüzde 97 iken bugün yüzde 33'ün altına düşmüş durumda.
Batılı ülkelerin Rusya'ya karşı ekstra bir silahı daha var: Teknik silah. Rus endüstrileri, Batı ülkelerinde veya müttefik ülkelerde üretilen yarı iletkenlere bel bağlamış durumda. Rusya bu ürünlerden mahrum kalırsa endüstrisi etkilenecek. ABD hükümeti, Donald Trump'ın başkanlığı sırasında Çin merkezli Huawei şirketine yaptığı gibi -Huawei’nin google hizmetleri, bilgisayar işlemcileri ve diğer ürünlere erişimini engellenmişti- Rus teknoloji şirketlerine de yaptırım uygulayabilir.
Bu yaptırımlardan bazıları -örneğin teknoloji şirketlerine yönelik yaptırımlar- yalnızca Rusya'yı etkiliyor. Ancak bazı yaptırımlar Rusya  sınırlarını aşarak bu savaşla alakası olmayan ülkelere kadar uzanabilir. Zira Rusya’nın buğday üretimi etkilenirse, birçok ülke de bu durumdan zarar görecektir. Ülkeler kısa vadede gıda güvenliklerine yönelik ciddi bir tehditle karşı karşıya kalabilir. Aynı zamanda bazı Avrupa ülkeleri Rusya'dan sanayilerinin bel kemiğini oluşturan madenleri ithal ettikleri için etkilenecektir. Bu yaptırımların etkisi, hava taşımacılığında Rusya'ya bağımlı olan Avustralya'ya kadar ulaştı. Batı ülkeleri ve Avustralya, helikopter taşıyabilen en büyük askeri kargo uçaklarından biri olan Antonov An-24 de dahil olmak üzere Rusya merkezli Volga-Dnepr şirketinden uçak kiralıyor. Şirketlerin Rus uçaklarına bel bağlaması, hava taşımacılığının maliyetinin artması anlamına geliyor. Bu da hiç şüphesiz birçok ülkeyi etkileyecektir.
Batı ülkelerinin Rusya'ya yaptırım uygulama çabası üzerinde kapsamlı bir şekilde düşünülmemiş gibi. Zira her ülke, beraberinde getirebilecekleri dolaylı etkilerini dikkatli bir şekilde değerlendirmeden kendi ekonomisini etkilemeyen yaptırımlar uygular. Ancak dünyanın şu an tanık olduğu yaptırım ve kınama humması içinde, herhangi bir ülkenin kendi iç ekonomisine zarar verebilecek yaptırımlara karşı çıkması zor olabilir.
Batı'nın Rusya'ya uyguladığı yaptırımları değerlendiren birinin, içlerinden bazılarında mantık bulması zor olabilir. Zira bu yaptırımlardan bazıları sahipleri Rus olduğu için yerel kulüplere zarar vermeye, bazıları ise sahipleri zengin Ruslar olduğu için saraylara, mülklere ve yatlara el koymaya başladı. Batının bahanesi Rus ‘savaş mekanizmasının’ finanse edilmemesi. Ancak Akdeniz havzasındaki bir yata el konulması Rus ordusunun finanse edilmesine nasıl zarar verebilir ki? İşin esas komik tarafı, Rus kedilerine de yaptırım uygulanması. Bunda stratejik hedef nedir? Bu, Batılıların davranışını, Amr bin Gülsüm'ün muallakasında kullandığı “Eğer onlar bize cahilce/barbarca davranırsa, o zaman biz de onlara bundan daha sert bir cahillik/barbarlıkla cevap veririz” sözlerindeki tarif ettiği duruma yakınlaştırmıyor mu?