İstemi Yılmaz
TT

Ukrayna savaşı Ortadoğu’da yeni düzenin habercisi

Rusya’nın Ukrayna işgali hız kesmeden sürüyor. Rus güçleri başkent Kiev’i kıskaca almaya çalışırken, Mariupol ele geçirildi. Çernihiv ise de yoğun saldırıların hedefinde. Bölgeden gelen sivil kayıplara her geçen gün yenileri ekleniyor.
Batı bloku, işgalin ilk saatlerinden itibaren Moskova’yı yaptırımlarla uluslararası arenada soyutlamayı hedeflemişti. Her geçen gün Kremlin’in hareket alanı daraltılsa da ABD ve müttefikleri henüz amacına ulaşamadı. Üstelik savaş dünyanın farklı coğrafyalarını sarsmaya başladı. Özellikle savaşın anlamının en iyi bilen bölge olan Ortadoğu’da Ukrayna’daki çatışmaların etkisi iyiden iyiye hissediliyor.
Dünyanın en büyük buğday ihracatçıları arasında bulunan Rusya ve Ukrayna’nın öznesi olduğu savaş, Ortadoğu’da gıda kıtlığı tehlikesini tetiklemiş durumda. Mısır buğday ihtiyacının yüzde 70’ini, Tunus yüzde 80’ini ve Lübnan ise yüzde 60’ını bu iki ülkeden karşılıyor. Hali hazırda savaşın etkisiyle fiyatlarda yüzde 35’lik bir artış yaşandı bile. Ekmek fiyatlarının son 14 yılın en yüksek seviyesine ulaştığı Tunus’ta devlet yetkililerinin buğday ihracatına yönelik açıklamalarına yasak getirildi. Suriye’de ekmek karneye bağlandı. Ekonomik kriz sarmalındaki Lübnan sadece bir aylık buğday rezervi kaldığını bildirdi. Buğdayın dünyaya dağıldığı Odesa Limanı’nın Rus hakimiyetine geçmesi bu ülkeler adına felaket demek. Buğdaya erişimde yaşanan sıkıntılar bölge ülkelerini yeni tedarikçiler arayışına itiyor. Dünya Gıda Programı Ortadoğu’da gıda krizinin kapıda olduğu uyarısını yapıyor. 
Gıda krizi Rusya-Ukrayna savaşının Ortadoğu’ya etkisinin bir yüzüyse, madalyonun diğer yüzünde petrol fiyatları mevcut. Ukrayna'yı işgali nedeniyle Rusya'dan petrol ihracatını sınırlayan Batı'nın ambargosu sonrası doğal gaz ve petrol fiyatları hızla arttı. Enerjideki Rus bağımlılığını düşürmek adına Batı’nın gözünü diktiği yer Körfez ülkeleri. ABD ve Avrupa fiyatları düşürmek amacıyla bölge ülkelerinden üretimi artırmalarını talep ediyor. İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Abu Dabi ve Riyad’a giderek Arap “müttefiklerinden” elini taşın altına koymasını istedi. Fakat Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'ndeki (OPEC) en büyük ham petrol üreticisi Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Batı’yla aynı frekansı tutturduğunu söylemek güç. Körfez’in iki büyük aktörü petrol üretimini artırma karşılığında özellikle Yemen’deki savaşta NATO üyelerinden daha fazla destek almak ve Batı kamuoyundaki kendilerine negatif algının silinmesini arzu ediyor.
Bununla birlikte Körfez ülkelerinin taleplerinin karşılanması, tek başına bir anlam ifade etmeyebilir. Yıllarca Batı’nın bölgedeki en önemli müttefiki konumundaki ülkeler şimdi artık kendilerini yüzüstü bırakmayacak yeni ortaklar arayışında. Türkiye ile normalleşme adımları da bu kapsamda değerlendirilebilir. Mısır, Suudi Arabistan ve BAE gibi devletler bölgede “alternatif eksen” oluşturma çabasında.
Kurulacak yeni bölgesel düzende düşünülen ortak elbette Rusya. Fakat bölgede etkisini artıran asıl aktör ise Çin. Riyad yönetimi geçtiğimiz hafta Çin lideri Şi Cinping’i ülkeye davet etti. Aynı günlerde Suudi petrol devi Saudi Aramco, Çin şirketleriyle ortaklığa giderek bu ülkede devasa bir rafineri ve petrokimya kompleksi kuracağını açıkladı. Kompleks 2024 yılında faaliyete geçecek ve Aramco günde 210 bin varile varan ham petrol tedarik edecek. Riyad’ın ABD’nin petrol üretim talebine kuşkuyla yaklaşırken Çin’le ortaklık kurması gelecekte yaşanacaklara dair önemli bir işaret. Suudi Arabistan’ın hedefi, bu zamana kadar “petrol-silah” denklemine sıkışmış ilişkileri yeni bir seviyeye taşımak.
ABD’nin Biden başkanlığı döneminde Ortadoğu’daki müttefiklerini yalnızlığa terk etmesi ve Ukrayna savaşı sonrası Rusya’nın uluslararası arenadan izole edilmesi bölge ülkelerini alternatif stratejilere itti. Moskova’ya karşı takınılan tavır, yarın bir gün Körfez’in de tecrit edilebileceği senaryolar açısından prova niteliği taşıyor. Özellikle Suudi Arabistan ve BAE bir kez daha Amerikan ihanetiyle sarsılmak, Beyaz Saray’a çıkacak başkanın siyasi kararlarını etkilemeye milyonlar harcamak düşüncesinde değil. Bölgede daha sağlam ve güvenilir ortaklıklara ihtiyaç var. Savaş, Ortadoğu’da Çin ve Rusya’nın başrolünde yer alacağı yeni düzenin habercisi.