İstemi Yılmaz
TT

Avrupa’nın yeni lideri Fransa mı?

Ukrayna’ya yönelik Rusya’nın işgal girişimi bir ayı devirdi. Bu bir aylık süreçte Rus kuvvetleri henüz istedikleri ilerlemeyi sağlayamadı. Ukraynalı askerler büyük bir direniş gösteriyor. Sahada kayda değer bir değişiklik yaşanmasa da Rus saldırısının uluslararası dengeleri derinden sarstığını söylemek yanlış olmayacaktır. Özellikle Avrupa için...
Angela Merkel’in Alman Şansölyeliğinden ayrılma kararı sonrası en çok merak edilen konu, Avrupa’ya bundan sonra hangi ülkenin liderlik edeceğiydi. Doğal aday yeni Almanya Başbakanı Olaf Scholz, özellikle Rusya’ya karşı sertlikten uzak tavrıyla sırasını savdı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise eski kıtanın yeni lideri konumunda.
Macron, sene başında Avrupa Birliği dönem başkanlığı devraldığında “2022 Avrupa için dönüm noktası olacak” demişti. Fakat herhalde kendisi de bu kadarını beklemiyordu. Fransa Cumhurbaşkanı’nın ajandasında Avrupa’yı “bağımsız bir güç olarak” dünya sahnesine çıkarmak yer alıyordu. Onca sözün anlatamayacağı vaatlerini Ukrayna savaşı daha anlamlı bir hale getirdi. Mariupol’de patlayan bombalar liderlik kriziyle cebelleşen Avrupa’yı hazırlıksız yakaladı. Macron’un “Avrupa ordusu”, “Brüksel otonomisi” ve “Savunmada, teknolojide ve güvenlikte güçlü AB” tezleri ulaşılması zorunlu hedeflere dönüştü.
Bugün gelinen noktada özellikle AB üyesi ülkelerin Rus doğal gazına bağımlılığı Brüksel’in elini kolunu bağlıyor. Paris’in liderlik iddiasına kuşkuyla yaklaşan Berlin yönetimi, AB’nin Moskova’ya yönelik yaptırımlarını sertleştirmesini istemiyor. Şansölye Scholz’a göre ekonomik blokaj yeterli. Olası Rus tehdidine karşı ise Avrupa ordusu yerine NATO’nun güçlendirilmesinden yana. Berlin savunma harcamalarına 100 milyar avro ayırarak İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk defa düzenli ve kuvvetli bir ordu kurmaya karar verdi. Bu kritik hamlenin “NATO’nun askeri bütçe düzenlemelerine uymak” adına atıldığı öne sürülüyor. Söz konusu açıklama dahi Paris’in Avrupa’yı güçlendirme teziyle tezat oluşturuyor.
Berlin’in muhalefetine rağmen AB ülkelerinin Macron’un söylemine yaklaştığını görüyoruz. Daha önce benzer açıklamaları menfi bir duruşla karşılayan Hollanda Başbakanı Mark Rutte dahi “Fransa’nın uzun bir süredir yaptığı uyarılarda haklı olduğunu” ifade etti. Benzer bir değişimi kuzey ülkelerinde de deneyimlemek mümkün. 
Bütçe reformuyla çıkılan yolda Fransa’nın dönem başkanlığının yeni hedefi 2030 itibarıyla AB’nin Rusya’ya olan enerji ve gıda bağımlılığını sonlandırmak. Zorlu bir strateji olsa da iki hedefin de gerçekleştirilmesi Brüksel’in geleceği açısından hayati. Peki bu konuda Avrupa’nın yeni ortağı kim olacak?
Krizin fırsatıyla beraber geldiği tabloda Brüksel’in enerjiden gıdaya, güvenlikten savunmaya değin pek çok alanda ortaklık kurabileceği yegâne aday Türkiye. Neden mi? Libya, Suriye ve Karabağ’da meşruiyeti sorgulanan Türk SİHA’larının Ukrayna’daki başarısı Batı basınının manşetlerini süslüyor. Doğu Akdeniz’deki gazın Avrupa’ya ulaştırılmasında Ankara’nın önemli bir rol üstelenebileceği ifade ediliyor. NATO Zirvesi’nde İtalya Başbakanı Maria Draghi ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un demeçlerinde Türkiye ile ilişkilerin canlandırılması vurgusu öne çıkıyor.
Sonuç olarak Ukrayna savaşı Avrupa’da liderlik savaşını kızıştırdı. Ülkesinde cumhurbaşkanlığı seçimlerine bir hafta kala yarışı önde götüren Macron kıta çapında liderlik hayallerine hiç olmadığı kadar yakın. Krizden yelkenini doldurarak çıkan tek aktör Paris mi olacak, zaman gösterecek.