Abdurrahman Şalkam
TT

Tunus: Çatışma ve çözüm arasında

Tunus Halk Temsilcileri Meclisi 30 Mart Çarşamba günü video konferans yoluyla toplandı ve toplanan milletvekilleri, geçen yıl temmuz ayından itibaren Cumhurbaşkanı tarafından alınan tüm kararnamelerin iptaline karar verdi. Cumhurbaşkanı Kays Said, bu toplantının düzenlenmesini ve sonuçlarını kendisine karşı bir savaş ilanı saydı. Milli Güvenlik Kurulu’ndaki ateşli konuşmasında, Tunus Anayasası’nın 72. maddesine dayanarak feshetmeye karar verdiği Temsilciler Meclisi'ne yönelttiği suçlamaları sayıp döktü. Meclis toplantısına katılanlara ağır suçlamalarda bulunarak, yargılanacaklarını ve kendilerine yöneltilen suçlamaların cezalarının müebbet hapis, hatta ölüm cezasına kadar varabileceğini açıkladı.
Tunus'taki sıcak ve sürekli gelişmeler, çok cepheli çatışmalarla dolu alevli bir evreye işaret ediyor. Bu çatışmaların ilki, Cumhurbaşkanı Kays Said ile Nahda Partisi lideri ve Halk Temsilcileri Meclisi Başkanı Raşid Gannuşi arasındaki aleni çatışmadır. Cumhurbaşkanı, Milli Güvenlik Kurulu’nda yaptığı konuşmada, milletvekillerini ülkenin güvenliğine ve birliğine karşı komplo kurmak ve halkı bölmeye çalışmakla suçladı.
Cumhurbaşkanı Kays Said'in geçen temmuz ayında yeni politikasını açıklamasından bu yana Tunus, suları ve toprağı çeşit çeşit bataklıklara sürüklendi. Cumhurbaşkanının bu eylemini anayasaya darbe sayanlar oldu. Muhalifleri, yasama, yürütme, yargı erklerinin tüm yetkilerini elinde toplamasını geniş yetkili başbakanlık yerine dar yetkili birinci bakan sistemini geri getirme girişimi olarak gördüler. Cumhurbaşkanı ayrıca Yüksek Yargı Konseyi’ni feshetti ve yenisini atadı. Halkın katıldığı ve Cumhurbaşkanı tarafından önerilen yol haritaları hakkında görüşlerinin sorulduğu elektronik anketler düzenledi. Tunusluların ilgilendiği temel meselelerin en önemlisi yasama seçimlerinin tarihidir. Cumhurbaşkanı seçimlerin yapılacağı tarih olarak önümüzdeki Aralık ayını belirlerken, bazı partiler ve sivil toplum örgütleri tarihin temmuz ayına çekilmesini talep ediyorlar. Cumhurbaşkanı'na destek veren siyasi ve toplumsal kesimler bile onu sözünü yerine getirmekte yavaş olmak, sadece söz vermekle yetinmek, iş ve uygulama aşamasına geçmemekle suçluyorlar. İkinci mesele ise, çoğu sektörde tekrarlanan grevlerin yanı sıra turizmi eşi benzeri görülmemiş bir şekilde vuran “korona” salgınının çıkmasından bu yana ipleri insanların boynuna dolanmış ekonomik krizdir. IMF’den (Uluslararası Para Fonu) kredi almak için devam eden girişimler var, ancak bunlar halen zorluklarla karşılaşıyorlar.
Partilerin ve sendikaların ofislerinden geniş Tunus sokağına kadar uzanan siyasi mücadele, anlaşmazlığın ivmesini, şiddete yol açabilecek toplumsal bölünmelerle tehdit edecek ölçüde artırıyor. Kesin kararların alınmadığı birçok eski ve yeni dosya var. Şükri Belaid ve Muhammed Brahmi suikastları dosyası bunların başında geliyor ve birden fazla parmak suçlu olarak Nahda Partisi’ni işaret ediyor ve onu sorumlu tutuyor. Bazı politikacıların ve medyanın adlandırdığı gibi kara odanın, Tunus’un devrimden sonra tanık olduğu terör eylemleriyle ilgili gizli dosyalar içerdiği, bunların Nahda Hareketi'ne mensup bazı güvenlik görevlileri, hatta yargı mensupları tarafından örtbas edildikleri söyleniyor. Siyasi toz bulutu, iktidar kolları arasındaki çatışmaya, ufukta görünmeyen çözümler konusundaki kronik kafa karışıklığına, boğucu ekonomik krize, siyasi partiler ve sendikalar arasında saflaşmaların değişmesine karıştı. Sözgelimi, Özgür Anayasa Partisi lideri Abir Musa parlamentoda dikkat çeken şiddetli ve acımasız bir kampanya yürütmüştü. Keskin oklarını Meclis Başkanı Raşid Gannuşi'ye yöneltmişti. Pek çok kişi onu, sonunda kendisini meclis salonunda dövme kertesine vardıracak kadar geniş bir grup milletvekilini kışkırtarak meclisin çalışmalarını karıştırmakla suçlamıştı. Yine Abir Musa ilk başta, geçen temmuz ayında Cumhurbaşkanı Kays Said'in aldığı kararları desteklemişti. Ancak son zamanlarda pusulasının ibresi başka bir yöne dönmüş görünüyor, zira artık Cumhurbaşkanı Kays Said’i de eleştirmeye başladı. Ülkedeki en güçlü işçi örgütü olan Tunus Genel İşçi Sendikası da Cumhurbaşkanının kararlarını desteklediğini açıkladı. Ancak aynı zamanda, bazıları hakkındaki çekincelerini gizlemiyor ve büyük bir grev kampanyası başlatmakla tehdit ediyor.
En ciddi ve en önemli sorular Tunus sokağında soruluyor: Cumhurbaşkanı, yavaş ve genellikle muğlak olan adımları ile ne yapmak istiyor? Başkanlık sistemini dayatmak için yavaş taktik atılımlar mı yapıyor ve bunun yerleşmesini sağlayacak yeni bir anayasa hazırlanmasının yolunu mu açıyor? Bu durumda Tunus'taki mevcut partilerin akıbeti ne olacak? Cumhurbaşkanı seçim yasasını değiştirerek onlardan kurtulmayı veya en azından bir kısmının Halk Temsilcileri Meclisi dışında kalmasını sağlamayı mı planlıyor? Bu sorulara zor ekonomik durumun siyasi hareket üzerindeki etkisine odaklanan, halkın farklı kesimleri ile etkileşime giren büyük bir endişe eşlik ediyor. Cumhurbaşkanı'nın Halk Temsilcileri Meclisi'nin son toplantısına katılanların yargılanacağını söyleyerek ilan ettiği gerilim ile şiddetin Tunus sokaklarına da sıçrayabileceğine inananlar var. Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanı'na toplantıya katılanlara karşı dava açması talimatını verdi. Daha önce de söylediğimiz gibi, Cumhurbaşkanı'nın kendilerine yönelttiği suçlama, müebbet hapis ve hatta ölüm cezası gerektiren ağır, vatana ihanet suçudur. Cumhurbaşkanı bu milletvekillerini, devlet ve cumhurbaşkanına düşman olarak sınıflandırarak meşru yönetimi yıkmaya çalışmakla suçladı. Kendisinin Tunus halkından yetki aldığını söyledi. Cumhurbaşkanı, bazı milletvekillerinin meclise girmesini sağlayan seçimlerin dürüstlüğünden şüphe duyduğu için meclisi değil, kendisini halkın gerçek temsilcisi olarak görüyor. Kendisinin ordu ve güvenlik güçlerinin başkomutanı olduğunu, ülke ve devletin varlığının güvenliğinden birinci derecede sorumlu olduğunu defalarca vurguladı. Önümüzdeki Tunus günleri onlarca soru işaretine gebe ve kimsede bunlara kesin cevaplar bulunmuyor. Diğer partiler gibi Nahda Hareketi’nin de Halk Temsilcileri Meclisi ve sokaktaki güçlü varlığıyla kendi yanıtları olacaktır. Keza, ülkenin her yerindeki güçlü varlığıyla Tunus Genel İşçi Sendikası’nın da. Halk Temsilcileri Meclisi toplanıyor, durumu daha da karmaşıklaştırıyor ve Cumhurbaşkanı da feshediyor.
Krizin rahminde sorular toplanmış, peki, alevli ve yakıcı olmamasını umduğumuz cevaplarını ne zaman doğuracak?