Hasan Ebu Talib
TT

Ukrayna'da çatışma yönetimi zorlukları

Henüz nihai noktasına varmamış olmasına rağmen Ukrayna'daki savaşın önemli sonuçlarından biri, dünyanın savaş öncesi alışık olduğundan daha farklı bir şekilde düşünmek zorunda kalması ve daha önce karşılaşmadığı birçok fenomen ve sorunla yüz yüze gelmesidir. Süreç, karmaşık olan acı bir uluslararası kutuplaşmaya yol açmış görünüyor ki Sovyetler Birliği, Varşova Paktı ve Batı ile ABD liderliğindeki NATO arasındaki çatışma sırasında dünyanın tanık olduğundan daha kompleks bir durumla karşı karşıya bulunuyoruz. Ukrayna'daki çatışmanın yönetilme şekli ve doğrudan veya dolaylı olarak dahil olan tarafların büyüklüğü, herhangi bir siyasi çözümün bir dizi büyük testten geçmesi gerektiğini gösteriyor.
Batı tarafından açıklanan hedefler arasında; Rus askeri operasyonunun bütünüyle sona erdirilmesi, Rusya’nın uluslararası arenadan izole edilmesi, ekonomisinin dize getirilmesi, Başkan Putin'in popülaritesinin azaltılması ve Başkan Biden'in hayal ettiği gibi, etrafındaki bazı kimselerin ona isyan etmeye, tecrit etmeye ve yönetimine son vermeye yönlendirilmesi etrafında dönüyor. Bu Batılı tutum, yukarıda bahsedilen hedeflerin gerçekleştirilmesinde dört temel hususa dayanıyor. Bunlardan ilki, Rus ekonomisini sarsacak ve Rusların günlük yaşamlarını zora sokacak bir dizi ekonomik ve mali yaptırımın dayatılmasıdır. İkincisi, Ukrayna’nın Rus güçlerine karşı direnişine destek için ölümcül silahlar göndermek, Rus kuvvetlerinin hareketleri hakkında günlük bilgiler sağlamaktır. İngiliz istihbaratının ve ABD Savunma Bakanlığı'nın günlük raporlarında, Ukrayna’nın askeri altyapısının büyük ölçüde tahrip olmasına ve doğusundaki geniş arazilerin işgal edilmesine rağmen, Rus askeri operasyonunun başarısız olduğu yer alıyor. Buradaki odak noktası, Rus kuvvetlerinin çok fazla asker ve ekipman kaybetmesinin yanı sıra, Başkan Putin ve askeri liderlerinin yanlış hesaplamalarıdır. Bu İngiliz ve Amerikan günlük raporlarının çoğunun, propaganda amacıyla ve savaşın her iki tarafta psikolojik bir etki yaratmak için formüle edildiği bir sır değil. Sahada neler olup bittiğine ilişkin bilgilerin bir kısmı da Rus kaynakları tarafından açıklandı.
Üçüncü husus, Rus medyasının zayıflığının aksine, genel olarak Batı medyasının egemenliğini yansıtan siyasi propaganda ile ilgilidir. Batı propagandası, Rus liderliğinin şeytanlaştırılması ve odak kaybının yanı sıra danışmanlardan tecrit ve gerçek bilginin saklanması yoluyla bazılarının aldatılması meselelerine odaklanıyor. Bu, Batı'nın uluslararası sisteme isyankâr olarak gördüğü bir güçle çatışması bağlamında anlaşılabilir bir propaganda savaşıdır. Batı bu gücü, çevresinde olup bitenleri idrak edemeyen ve kozmik felaketlere neden olan bir güç olarak göstermektedir ve bu nedenle onu uluslararası siyaset sahnesinden çıkarmak meşru bir hedeftir.
Dördüncü husus, siyasi eylemle ilgilidir ve iki sac ayağı üzere temellenmektedir. Birincisi, Rus ve Ukrayna delegasyonları arasında yürütülen müzakerelere kayıtsız kalınması ve sonuçlarına ilişkin peşin yargıların ve şüphelerin olmasıdır. Buradaki fikir, Ukrayna tarafından imzalanacak herhangi bir anlaşmanın “Başkan Putin için zafer olarak kabul edilebilecek bazı Rus taleplerini içerebileceğini” ifade etmektedir. Bu, Batı tarafından reddedilmektedir. İkincisi, Rusya’ya daha fazla yaptırım uygulanması için destekçileri teşvik etmek ve Çin, Hindistan, Pakistan ve Güney Afrika gibi bazı önemli güçleri Rusya'dan koparmaktır. Bunun yanı sıra, G-20 gibi uluslararası gruplardan onu izole etmeye çalışmak ve gelecekte Moskova ile NATO arasında herhangi bir diyalog olasılığına ilişkin kısıtlamalar getirmektir.
Bu dört husus, uluslararası kutuplaşmayı güçlendirmede ve bir arada yaşamanın asgari şartlarını bilmeyen, çatışan eksenler yaratmadaki Batı hareketini karakterize eder. Bazıları, Rusya'nın da açıkça ifade ettiği üzere, işlerin varoluşsal bir tehdit noktasına ulaşması halinde dünyayı yok etmek gibi bir seçeneğe sahiptir. Batı düşüncesi, çağdaş dünyada uygulanması imkânsız olan “sıfır toplamlılık” teorisine bağlı bir düşünce türüdür.
Rus yönetimi bu çatışma kapsamında tüm ekonomik kartlarını, uluslararası ilişkilerini ve bazı hayati bölgelerdeki nüfuzunu kullanmaya çalışıyor. Bu şekilde Batı’nın ekonomik yaptırımların etkilerini azaltmaya, büyük zorluklara rağmen askeri harekata devam etmeye, dünyadaki büyük güçlerle iletişim kurarak asgari düzeyde destek sağlamaya ve özellikle de petrol, gaz ve buğday gibi ticari işlemlerde avantajlar ve imkânlar sunmaya çalışıyor.
Ukrayna ile müzakereler kapsamındaki inişli çıkışlı tutumlarına ve değerlendirmelerine rağmen Rusya iki şeyde ısrar ediyor. Birincisi, vazgeçmeyeceği bazı hayati taleplerini kabul etmesi için karşı tarafa bir baskı aracı olarak müzakereler sırasında ateşkesten uzak duruyor. Kırım'ın ilhakı meselesi, Donbas bölgesi için özel bir statünün tanınması, NATO'ya katılmama ve Ukrayna'nın garantiye alınmış uluslararası tarafsızlığı bu talepler arasında yer almaktadır. İkincisi, Ukrayna cumhurbaşkanının doğrudan Başkan Putin ile görüşme talebinin pazarlık konusu yapılmasıdır. Rusya’ya göre bunun gerçekleşmesi, taleplerinin hepsini veya büyük bir kısmını yerine getiren kapsamlı bir anlaşmaya varılmasına bağlıdır.
Putin, Batılı baskılara yanıt olarak ruble karşılığında düşman ülkelere petrol ve gaz satma kararı aldı. Ayrıca Rusya'daki bazı Batılı varlıklara el koydu. Bunun sebebi, 500 milyar dolar olduğu tahmin edilen Batılı ülkelerdeki Rus varlıklarına büyük ölçüde el konulmasıdır. Petrol ve gazın ruble karşılığında satılması kararının etkisi, uygulamadaki büyük zorluklarına rağmen, rublenin uluslararası para birimleri karşısındaki konumunu iyileştirmekten daha büyüktür. Nitekim bazı ülkeler arasında yayılması ve kabul edilmesi durumunda, doların uluslararası ticaret üzerindeki hakimiyetinin sınırlandırılması ve yeni bir uluslararası finansal sistem oluşturulmasının yanında Rus ulusal para biriminin diğer para birimleri karşısındaki konumunu güçlendirmeye yardımcı olabilir. Bu durum, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu gibi uluslararası kurumlar üzerinde etkileri olacak farklı bir uluslararası ekonomik durum yaratabilir. Bu, ABD ve Avrupa’nın karar ve bu kararın yansımalarıyla ilgili rahatsızlıklarını açıklamaktadır. Çünkü en az üç yıl daha Rusya’dan petrol ve gaz ithal etmeye en çok ihtiyaç duyanlar onlardır.
Ukrayna'daki çatışmayı yönetme yönteminin farklı ve çatışan bağlamları, tüm standartlarda bir savaşı temsil ediyor. Sürece dolaylı olarak müdahil olan taraflar her ne kadar savaş ilan etmemiş olsa bile durum bundan ibarettir. Gün sonunda herhangi bir anlaşmaya varılamayacağı açıktır. Batı'nın uluslararası sistemdeki liderliği ve birçoğunun alternatif bir uluslararası liderlik arzusu düğümü çözülmedikçe çatışma uzun bir süre daha devam edecektir.