Ömer Önhon
TT

Ukrayna'daki savaş daha yoğun ve karmaşık

ABD Başkanı Joe Biden askeri yardım paketleri açıklamaya devam ediyor. Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ve Savunma Bakanı Lloyd Austin, Kiev'i ziyaret ederek ülkelerinin Rus saldırganlığına karşı Ukrayna'nın yanında durma kararlılığını bir kez daha teyit ettiler.
Tüm siyasi açıklamalar arasında en dikkat çekici olanı Savunma Bakanı Austin'in açıklamasıydı; “ABD, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal ederken yaptıklarını yapamayacak kadar zayıfladığını görmek istiyor."
ABD'nin girişimiyle NATO’nun 48 üyesi, Avrupa Birliği, Japonya, Katar, Ürdün, Güney Kore, Avustralya, Yeni Zelanda, Fas, Tunus, Kenya ve İsrail'in de aralarında bulunduğu diğer ülkeler, ABD Hava Kuvvetleri'nin, Avrupa ve Afrika'daki genel merkezi ve NATO Hava Komutanlığı olan Ramstein Hava Üssü'nde toplandı. Bu ülkelerin Ukrayna'yı desteklemekteki katkıları ve ölçüsü farklı olacak ancak Almanya'nın Ukrayna'ya uçaksavar füze sistemleri tedarik etme niyetini açıklaması dikkat çekiciydi. Bu açıklama, Ukrayna'ya tanksavar füzeleri ve Stinger uçaksavar füzeleri tedarik etme konusunda daha önce aldığı bir kararın hemen ardından geldi.
Rusya ise Ukrayna'yı silahlandırmanın Avrupa'nın güvenliğini tehdit ettiği konusunda uyardı. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, NATO'yu, Rusya'ya karşı bir vekalet savaşı yürütmekle suçladı ve “Üçüncü dünya savaşının patlak vermesi benzeri gerçek bir tehlikeye” dikkat çekti. Putin, Ukrayna savaşına müdahale etmeye çalışan herhangi bir ülkenin "çok hızlı" bir karşılık alacağını, Rusya’nın tüm araçlara sahip ve gerekirse bunları kullanmaya hazır olduğunu söyledi. Nitekim Rusya, enerji kaynaklarını yeniden silah olarak kullanarak karşılık verdi. Geçmişte Rusya, Ukrayna ve Gürcistan'a gaz akışını kesmişti. Şimdi de Gazprom, dost olmayan ülkelere gaz ihracatını durdurma tehdidini uygulayarak Polonya ve Bulgaristan'a gaz akışını kesti. Rusya, Polonya'nın gaz ithalatının yüzde 55'ini karşılıyor. Bulgaristan örneğinde ise, Gazprom'dan ithalat oranı yüzde 90'a ulaşıyor. Şirketin Avrupa'ya gaz satışları 2021'de yaklaşık 150 milyar metreküpe ulaştı. AB, Rusya'dan günlük yaklaşık bir milyar dolarlık ithalat faturası ile doğalgazının yaklaşık yüzde 45'ini, petrolünün yüzde 25'ini ithal ediyor. Aslında bu tablo, Rusya ve AB'nin birbirine çok bağımlı olduğunu kanıtlıyor.
AB, Rus gazına olan bağımlılığı azaltmanın yanı sıra hem enerji türü hem de tedarikçiler açısından kaynaklarını çeşitlendirmenin yollarını arıyor.
Ancak bu, kolay veya hızlı bir çözüm değil. Öte yandan mevcut doğal gaz dağıtım ağlarına milyarlarca dolar yatırım yapıldı. Dahası Rusya’nın doğalgaz veya dağıtım araçları üzerinde tekeli olmasa da Katar, Suudi Arabistan, Cezayir, İran, Norveç, Türkmenistan, Azerbaycan gibi diğer tedarikçilere yönelmek uzun zaman alacak. Ayrıca, ilgili sözleşme yükümlülükleri, alternatif ülkelerle jeostratejik ve politik konular da göz ardı edilemeyecek hususlar arasında. Öte yandan Rusya'nın doğal gazına alternatif alıcılar bulması en azından kısa vadede daha kolay olabilir.
BM’nin rolü nedir?
Savaşın başlangıcında, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Rusya'nın işgalini, BM Sözleşmesi’nin ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin açık bir ihlali olarak nitelendirdi. Daha sonra yakın zamana kadar, üst düzey BM diplomatları çoğunlukla sahada olmadı. Guterres bu hafta önce Moskova'yı, ardından Kiev'i ziyaret etti. Guterres Moskova'da, Rus kuvvetlerinin Ukrayna'da bulunduğunu, bunun aksinin yani Ukrayna kuvvetlerinin Rus topraklarında olmadığını vurguladı. Rapor edilen (Rus tarafının suçlandığı) savaş suçlarıyla ilgili derin endişesini dile getirdi. BM ile Rus tarafının krizin siyasi yönleri üzerinde anlaşamadıkları aşikardı zira Guterres, "Rusya, Ukrayna'da olup bitenler konusunda hala farklı bir pozisyona sahip" ifadesini kullandı.
Kiev'de harap olmuş şehirleri gezen Guterres, gördükleri karşısında duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve Ukrayna Devlet Başkanı ile görüştü. BM, insani yardım ve ilgili faaliyetlerde tamamen etkili bir kuruluş, ancak, çatışmaları önleme gibi konulara gelince, bir diyalog ve tartışma forumundan öteye geçmiyor. Örgüt ve kararları, veto hakkına sahip daimi üyelerin rehini olmuş. Diplomatik cephede, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştü. Erdoğan, diyalog ortamı sağlayıcısı olmanın ötesine geçmeye, ateşkes ve barış anlaşmasını kolaylaştırmaya, hatta arabuluculuk yapmaya çalışıyor. İsrail her iki tarafla da konuşabilen bir başka ülke ancak Moskova'yı kızdırmamak için çok dikkatli davranıyor. Çin, Rusya üzerinde etki sahibi olabilir, ancak o da uzaktan takip etmeyi tercih ediyor.
Şimdi, Fransa'daki seçimlerin sonuçlanmasıyla, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Ukrayna'da sahneye geri dönmek için bir hamle yapması muhtemel. Ukrayna savaşında iyi bir fırsat gören Macron, Avrupa sorumluluk almazsa ve sorunu çözmek için harekete geçmezse, Çin gibi dış tarafların bu tür işlere başvurabileceği konusunda uyardı.
Ukraynalı ve Rus müzakereciler her şeye rağmen müzakereleri sürdürüyorlar. Bir hatta belki birden fazla anlaşma taslağı var. Rusya, Ukrayna'yı oyalamakla suçluyor. Ruslar, Ukrayna'nın müzakereler konusunda ciddi olmadığını söylüyorlar. BM Genel Sekreteri ise durumu karmaşık olarak nitelendirdi ve farklı yorumlara işaret etti. İstanbul'daki toplantıdan sonra temkinli de olsam iyimserdim, ancak şu anda bir ilerleme kaydedilmesi çok uzak görünüyor.