İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

Rusya ve Batı: Ölüm oyununun emareleri

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile Ukraynalı mevkidaşı Oleksiy Reznikov'un geçen Salı günü Almanya'daki Ramstein üssünde görüşmesinden Rusya'nın duyduğu şiddetli öfkeyi yansıtan bir tepki ile Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mariya Zaharova, Batı'nın Ukrayna'ya silah tedarik ederek bir "ölüm oyununa" öncülük ettiğini söyledi.
Zaharova hangi oyundan bahsediyor?! Açıklamaları ile Kremlin’in efendisi tarafından tekit edilen Dışişleri Bakanı Lavrov'dan gelen açıklamalar arsında bir örtüşme mi var? Ramstein üssündeki buluşma, ABD liderliğinde ana görevi Ukrayna'ya silah ve (örneğin, 50 Alman yapımı "Gebar" uçaksavar tankı gibi) nitelikli teçhizat tedarik etmek olan yaklaşık 40 ülke arasındaki koordinasyon yoluyla, Rus-Ukrayna sahnesini daha da kompleks hale getirme yolunda yeni bir noktayı temsil etti.
Sıcak ve heyecanlı görüşmede ABD Savunma Bakanı, uzun süredir hiçbir Amerikan savunma bakanının benzerini kullanmadığı bir ifade kullandı. ABD'nin Ukrayna'ya kendisini savunması için ihtiyaç duyduğu şeyi vermek için " yeri ve göğü sarsacağını" söyledi.
O halde bu, Ukrayna topraklarında Rusya ile NATO’nun savaşı mı? Eğer durum buysa, Çar ve ordusunun elleri kolları bağlı duracağını mı düşünüyorsunuz? Son günlerde Rus-Batı sahnesi, Ukrayna’da Zaharova'nın bahsettiği ve Lavrov'un onayladığı ölümcül silahların devreye gireceği savaşı bitirici seçeneklere yönelmiş bir gayret içinde gibi görünüyor.
Alman üssündeki görüşmeden bir gün önce ve belki de bir önlem olarak, Rusya Dışişleri Bakanı Rus devlet televizyonuna verdiği röportajda şunları söyledi: “Rusya şu anda nükleer çatışma riskini ortadan kaldırmak için çalışıyor. Yüksek risklere rağmen Moskova, bu tür riskleri tırmandırma fırsatlarını azaltmak istiyor.”
Böylece Lavrov, çatışma için kapıyı ardına kadar açtı. Çatışmayı büyütme sorunsalını bertaraf etmeye çalışmasına rağmen, tehlikenin ciddi ve gerçek olduğunu, küçümsenmemesi gerektiğini vurguladı.
Lavrov'un açıklamaları, Pentagon'un Ukrayna'ya tedarik edeceğini açıkladığı, Moskova’nın da bu tür belirsiz yardımların Rus ordusunun doğrudan hedefi olacağını vurguladığı yeni silah sevkiyatlarıyla aynı zamana denk geldi.
Bekleyiş uzun sürmedi, Rus ordusu gerçekten de koordineli ve programlı bir şekilde daha önce hedef almaktan kaçındığı Kiev'in batısındaki demiryolu altyapı tesislerine, yani Ukrayna'nın operasyonel derinliğine yönelik saldırılar düzenledi. Bu saldırılarda modern Rus füze silahlarının kullanıldığı bir sır değil.
Bir sonraki aşama ne yazık ki daha mı kötü? Geçen hafta kıtalararası balistik "Sarmat" füzesinin başarıyla test edilmesinin ardından Putin'in açıklamalarını takip edenler "ölüm oyununun", tepelerin attığı, kızgın olunduğu ve güvenin kaybolduğu belli bir anında gerçekten bir nükleer füze çatışmasına dönüşebileceğinin farkındalar.
Putin, engellenemeyen, durdurulamayan ve dünyadaki hiçbir savunma sisteminin onu devre dışı bırakma yeteneğine sahip olmadığı füzeyi, herhangi bir dış tehdit karşısında Rusya'nın güvenliğini güvenilir bir şekilde garanti altına alan bir araç olarak görüyor ve “Sarmat, saldırgan ve çılgın söylemleri arasında ülkemizi tehdit etmeye çalışanları düşünmeye zorlayacaktır” diye ekliyor.
Çar 10 nükleer savaş başlığı taşıyabilen füzesinin başarısından emin olduktan bir hafta sonra da “Rus silahları, arz ve talep yasalarının geçerli olmadığı pek çok nadir mal gibi bir gösteriş veya övünme aracı değildir. Kullanılacak silahlardır. Özellikle Ukrayna dışından birisi oradaki duruma müdahale edip, kabul edilemez bir stratejik tehdit oluşturmak istiyorsa, bu yönde tüm kararlar hazırdır” açıklamasını yaptı.
Rusya'nın şok edici yanıtı ve hazır kararlarla ilgili ifadeler, Putin'in Rusya Federal Meclisi Yasama Konseyi üyelerine yaptığı konuşmada geçti. Ölüm oyunu da tango gibi iki eşlidir. O, bir iradelerin mücadelesi, niyet ve planların çatışması, dahası diğer tarafın hazır stratejileridir.
ABD Genelkurmay Başkanı, dört yıldızlı General Mark Milley, nükleer silah sahibi bir ülkedeki herhangi bir üst düzey yetkilinin nükleer silahla tehdit etmesinin "sorumsuz" bir davranış olduğunu savundu ve "ABD ordusu, dostları ve müttefikleriyle birlikte Rusya'dan gelen nükleer tehdidi takip ediyor" dedi.
Buraya kadar Milley'nin sözleri mantıklı görünüyor ve kendisini anlamak mümkün. Ancak sonradan ekledikleri, Zaharova'nın sözlerinin bir yankısı gibiydi ve gerçekten ürkütücüydü.
Milley, Putin'in Ukrayna'daki projesinin bozguna uğratılması gerektiğine inanıyor ve “Eğer bozguna uğratılmazsa, bu saldırganlığa karşılık verilmezse ve Rusya saldırganlığına karşı bedel ödemekten kurtulursa, uluslararası sistem denilen şey de ortadan kalkacak. Bu gerçekleşirse tehlikeli bir istikrarsızlık dönemine gireceğiz” diyor.
Doğrusu, açıklamaları nükleer ölümle ilgili geniş çaplı ve karanlık tartışmalar başlatan İngiliz Savunma Bakanı Ben Wallace ile karşılaştırıldığında General Milley'nin açıklamalarında daha diplomat olduğunu kabul etmeliyiz
Nitekim Wallace, "Bazı füzeler su altında bulunuyor ve İngiliz donanması gerekirse nükleer füzeler fırlatmaya hazır. Rusya bunu unutmamalı. Zira bu, Devlet Başkanı Putin için en önemli ve güçlü caydırıcı” demişti.
Geçen Çarşamba sabahı, Rusya'nın Karadeniz'den fırlattığı Kalibr füzeleri, gece gelen Amerikan silahlarının depolandığı Ukrayna'nın güneydoğusundaki bir şehirde bulunan bir alüminyum fabrikasını yerle bir etti.
Sırada ne var? Barış yelpazesi kaybolurken, bir anlatıcı, savaş tanrısı Mars'ın uzaktan bize gülümsediğini gördüğünü söylüyor.