Ömer Özkaya
Yazar
TT

Tanrıların coğrafyası, insanların coğrafyası

-Tanrılar Konseyi'nin toplantısı başlamıştır; hepimizin bildiği gibi bir süredir insanların coğrafyalarını değiştirmek için Savaş Tanrısı Ares'e görevler vermişti konseyimiz. Bu görevler bir bir yerine getirilirken insanlar strateji adını verdikleri bilimle değişik davranışlar sergilemeye başladılar. İstemediğimiz bir biçimde savaşı amaç ve bağlamından koparıyorlar.
-Baş tanrımız, son otuz üç yılda insanlar daha değişik biçimlerde coğrafyalarını terk etmek zorunda bırakıldılar. Bu arada insanlara yeni bilimler verdik. Fakat bu bilimleri insanlar daha çok savaş oyunlarını geliştirmek için kullandılar. Savaş oyunları savaşları getirmeye başladı. Savaşlar ise insan beynini ve yeteneklerini sınırlar ve daraltır. Zaten görüşü, sesleri algılaması gibi birçok melekesini sınırladığımız insan bazlı varlık, kendisine verilen tüm bilimleri ve tüm varlıkları savaş araç ve gereçleri olarak kullanmaya başladı. Oysa bizler insanların savaş oyunları ile birbirlerini kitlesel olarak yok etmelerini değil, kitlesel olarak bilgi, bilim, teknoloji ve anlayış alışverişinde bulunmalarını dilemiştik.
Ancak Sınırlı insan, giderek kendisini daha da sınırlayacak eylemler içine girmeye başladı. Bu geri gidişini ise bilim, teknoloji, edebiyat, felsefe, sanal dünya, teknolojik halüsinasyonlar ve hileli barış gösterileri ile örtmeye çalışmaktadır. Estetik bilimi ile tüm defolarını gizlediğini sanıyor insanlar. Akıllarını savaş ile bozmuşlar. Verdiğimiz tüm nimetleri kendilerini ve birbirlerini  bozmak için kullanıyorlar.
Oysa bizler insanlara nelerin iyi nelerin de kötü olacağını Tanrıların yaşamları üzerinden anlattık. Tanrılaşarak sonsuz güç ve bilim sahibi olmak ve bu güç ve bilimleri de diğerlerine üstünlük sağlamak için kullanmakta ısrar ediyorlar.
Biz Tanrılar, Tanrı olmayı güç ve bilimi disiplinli olarak kullanmak ve dikey yönlü olacak şekilde geliştirmek için emek vermek olduğunu insanlara akıllarının alacağı tüm yollardan anlattık. Fakat insanlar, bizler yerine hayvanlara baktılar ve onları örnek aldılar. Sahip olmak ve kazanmak için savaştılar. Birbirlerini kırdılar, katlettiler. Bu yönlerini geliştirdiler ve geliştirmeye devam ediyorlar. Bunu da bilimsel ve teknolojik gelişme olarak nitelediler. Bu durumda bizlerin müdahalesi radikal müdahalesi gerekir mi? Bunu tartışmak gerekir mi?
-Tanrı Ares, yanlış anlaşılan kardeşim, denizlerin ve denizle bağlantılı tüm bilimlerin tanrısı Posedion olarak insanlara çok bilimler öğrettim; bunun üzerine ilk olarak korsanlık yaparak yağmalama olayını gerçekleştirdiler. Tanrıların parkurlarını takip ederlerse gelişeceklerini ve birbirleri ile dost olacaklarını gösterdik. Kendi ilkel dürtülerine yöneldiklerinde ise savaşların, kanların içinde mahvolacaklarını ortaya koyduk. Bilindiği gibi insanlar bilim ve teknoloji gibi pozitif kazanımlarla doğada ve evrende negatif yol almaktadırlar. Bunu da kurnazlık, akıllılık, cesaretlilik ve ileri görüşlülük olarak değerlendirmektedirler.
-Baş Tanrınız olarak bir saptamada bulunayım, biz insanlara ölümsüzlüğü, ölümsüzlük için gerekli bilimleri öğrettik. Bilim ve teknolojinin nasıl kullanılması gerektiği konusunda çarpıcı görseller ve şovlar sergiledik. Bilim ve teknolojinin yanlış kullanımı ilk elde büyük kazanımlar sağlasa da sonunda kendilerini de yanlış kullandıkları bilim ve teknolojinin vuracağını örneklerle anlattık. Evrenler arası seyahat teknik ve teknolojilerini öğrettik. Onlar ise bazı uzay araçlarına Apollon gibi isimler vererek bizlerle adeta dalga geçtiler. Işınlanmayı, ameliyatları, gökleri, yerleri, insan beynini, aklını, duygularını ve insanı tüm boyutlarıyla akademi ettik.
Mitolojimiz yanlış anlaşıldı ve anlaşılmaya devam ediyor. Son siyasal stratejik gelişmeler, ticaret savaşları ve kitlesel göçler yeni dünya dizaynını zorunlu kılıyor. Bu durumda tanrıların coğrafyası konusu yeniden gündemde gelmektedir.
İnsanlar Tanrıların coğrafyası kavramına kafa tuttuklarında hep kaybetmediler mi? İnsanların beyin ve akıl kimyalarını dejenere eden, evrenin işaretlerini doğru okuyamamaları ve öğretici göksel ışınları değil de kırılan ışınları kendilerine rehber etmeleridir.
-Baş Tanrımız, ben Apollon olarak bilginin tüm ayrıntılarını ve geleceği bilme ve görmenin tüm sırlarını insanlara aktardım. Onlar bu bilgileri olumsuz kehanetlere ve çocuk oyuncağı bile olmayacak fallara indirgediler. Bugün füturizm, öngörü ve geleceğin inşaası gibi kavramları tam algılayamayarak bu alanı perişan ettiler. Halbuki gökyüzü ve yeryüzü her zaman, zamanın tüm boyutları ve bilinmesi gerekenleri insanlara gösteren kadim akıllı ekranlar değil midir? Akıllı tahtayı buldum diye sevinen insanlar bakmayı ve görmeyi unuttular.
-Baş Tanrımız, ben Ay olarak çeşitli şekillere girerek insanları adeta sürekli mercek altında tutuyorum. Bir çok konuda hilali merkeze alan işler yapıyorlar ve kararlar alıyorlar. Fakat ay olarak kendimi açıkça gösterdiğim insanlar beni bile bilmiyorlar."Ay"ın döngüleri hakkında bilgileri yok. Böyle olunca da ben basit bir sembol olarak kullanılıyorum. Oysa ben tanrılar ve gezegenler sistemindeki en önemli beşinci merkezim. Hem beni yüceltiyorlar sonra da istemediğim ne kadar olumsuz hareketler varsa bana dayanarak yapıyorlar. İnsanlar çok az bildikleri alanlarda ne kadar çok konuşuyorlar.
-Maalesef beşinci merkez. Tanrı Odin, olaylar sizlerden tarafa yayılıyor. Neler görüyorsunuz?
-Baş Tanrımız, NATO bir süredir Kuzey Kutbu açılımı yapma stratejisi üzerinde çalışıyordu. NATO genel sekreterleri İskandinav ülkelerinden seçilmeye başlayınca gelişmelerin çok amaçlı olduğunu görmeye başladım. Batı bloku İskandinav ülkelerini NATO şemsiyesi altına alma girişimlerine başlayınca küresel iklim değişikliği ile ilgili stratejiler harekete geçirilmiş oluyor. Kuzey Kutbu’nun stratejik önemi küresel ısınma ile olağanüstü artacaktır. Diğer taraftan Rusya'nın İskandinav ülkelerine yönelik askerî hareketleri çok zayıf olacaktır. Ukrayna örneğinde olduğu gibi Rusya'nın konvansiyonel mekanize savaş gücü hayli cılızdır. ABD/NATO ve bileşenleri, Rusya'nın en zayıf olduğu anda İskandinav ülkelerini yanlarına aldılar. Benim coğrafyamda ilginç gelişmeler olmaktadır. Cesaret en mümeyyiz vasfımızdır. ABD savunma bakanı Donald Rumsfeld bizim niteliklerimizi ve yeteneklerimizi ABD’nin küresel savaş panelinde moral değerler bölgesinde değerlendirdikçe, bizim niteliklerimizi savaş dinamiği olarak kullanınca ve NATO, İskandinav bazlı sisteme geçince, Odin coğrafyası farklı bir düzleme alınmaya başlandı. Sonuç için mitolojiye başvurulması yeterli olacaktır. Ruslar gibi ben de sıcak denizlere inmek istedim. Fakat baş Tanrımız olarak siz bana “sınırlarında kal” dediniz. Sınırlarımdayım Baş Tanrımız.
-Baş Tanrımız, ben savaş tanrısı Ares olarak AUKUS’un aynı zamanda Antarktika yani Güney kutup bölgesi stratejisini de içerdiğini burada beyan etmiştim. Finlandiya ve İsveç NATO üyesi olursa Kuzey Kutup bölgesi stratejisi de oluşmuş olacaktır. Somali’deki korsan olaylarıyla Hint Okyanusu, Hürmüz Boğazı, Kızıldeniz, Süveyş garanti altına alınmıştır. Petrol ve doğalgaz rezervleri parkuruyla da Akdeniz ve Cebelitarık stratejik olarak konumlandırılmış oldu.
Okyanuslarda ABD ve İngiltere zaten egemenler. Okyanus ve denizler ABD/İngiltere/Avrupa egemenliği alanına girince karasal siyasal stratejiler devreye girecekti doğal olarak. Şimdi ABD/NATO ve bileşenlerinin bu operasyonları için geleceğin bu paktın öngördüğü gibi gelişip gelişmeyeceği önem kazanıyor. Bu coğrafyada baş Tanrımız olarak siz ve bizler bulunmaktayız. Diğer bölgelerdeki egemenliğimiz de bu noktada yeniden irdelenmeyi hak etmektedir. İnsanlar coğrafyalarımızı bu şekilde kullanabilirler mi? Tanrısal tutumlarımız ve tutum güncellemelerimiz konusunda burada yeni bilgilere gereksinimiz bulunmaktadır.
-Baş Tanrınız olarak şunu söylemek isterim; tarihteki tüm demografik tasarımlarımız başarıyla sonuçlanmıştır. Bugün ve yarın da böyle olacaktır. Avrupa ülkeleri ve genel olarak Batı, demografik planlarımıza henüz uyum sağlamış değillerdir. Diğer yandan Batı’ya iltica eden ve etmekte olan insanlar da demografik tasarımlarımıza tam olarak uyumlu değillerdir. Bu bağlamda Batı'nın siyasal ve askerî stratejileri ile sosyal, teolojik ve kültürel planları da gördüğünüz gibi konsensüs temelli değildir henüz. Evrenimizde göksel olgular yerdekiler için ansiklopedi niteliği taşır. Astrofizikte ve fizik biliminde geliştirdiğimiz Batı, göksel kroki okumalarında, askerî, siyasal ve meteorolojik risk değerlendirmelerinde, petrol ve doğalgaz stratejilerinde ne kadar isabetli ve adalet kurucu analizler yapmaktadır ve amaçları küresel adalete ne ölçüde katkıda bulunacaktır? Bu hususları irdeleyeceğiz ve takip edeceğiz: Öncelikle Avrupa’nın krizde olduğunu çoktan beri öngören ABD ve NATO'nun kıtaya müdahalesi ve liderlik yapması için gerekli altyapının oluşup oluşmadığı tam olarak müzakere edilmemiş ve mutabakatta tam oluşmamıştır.
Öte yandan Rusya ve Avrupa ülkeleri arasında gelişen ilişkiler ABD/ NATO ve bileşenlerinin müdahalesini gerekli kılmakta mıdır? Bu konu Batı’da yeterince çalışılmamıştır. Dolayısıyla bir süre daha izlemede kalmamız ve klasik müdahalelerimize devam etmemiz gerekmektedir.
Müdahalelerimize rağmen gelişmeler istediğimiz doğrultuda değildir. Bu durumda insanları müdahalelerimize sahip çıkmadıkları için cezalandırmamız kaçınılmazdır. Unutulmamalıdır ki, özeleştiri olarak biz Tanrılar da öngörü hataları ve bazı adalet incelikleri sebebiyle alan ve itibar kaybettik.
Tarihte coğrafya hassasiyetlerimize ve coğrafya tutumlarımıza aykırı davrananlar hep hezimete uğramıştır. Bu durumda tüm tarafları aktif/objektif izlemeye alacağız.
Rusya, Çin, Avrupa, ABD ve İngiltere arasındaki gelişmeler, İkinci Dünya Savaşı siyasal stratejileri ve konsolidasyon stratejileriyle çözülebilecek kadar basit görünmemektedir.
Diğer yandan kusursuz büyüklük kavramı ve gereksinimin zorunlu kıldığı genişlemeler ile zayıflayan tarafa bakılarak güç değişiminden kaynaklı genişleme dinamikleri, daima adaletin denetimi altında olmuştur.
-Gaia ve Uranüs'ün kızı Themis olarak adalet tanrılığı gibi en zor görevi yapmaktayım baş Tanrımız. Burada oluşan konsept doğrultusunda bizzat müdahale etmektense insanların kasıtlı ve planlı adaletsizliklerini onların kafesi yapmak ve cehennem ile cenneti aynı anda ve iç içe yaşatmak gibi çeşitli yollar geliştirdik. İnsanlara adaletle ilişkilerinin bizlerle ilişkilerinden daha önemli olduğunu belirttik. Fakat baş Tanrımız, insanlar sürekli tanrılaşma eğilimini yanlış yorumladıkları için bizler gibi olmak zorbalığı ile her şeyi yok etmek modunda oldular. Neden benim doğanın tanrısı Gai'a ile göklerdeki Uranüs'ün kızı olarak Adalet Tanrısı olduğumu bile sorgulamadılar. Hâlâ da Uranüs'ün, Gai'anın ne olduğunu onların nasıl olup da kızı olduğumu bilmiyorlar.
Yani adaletin kaynağı ve nasıl işlediği konusunda büyük bir bilinmez içindeler. Bu sebeple büyük güçlerin hedefleri bizlerin adalet yazılımı ile zincirleme adalet temin eder. Her türden güçler bizleri çok istismar etseler de, biz Tanrıların onların arkasında olduğumuzu savlasalar ve propaganda etseler de, “Gaia ve Uranüs'den olma Themis adaleti nasıl sağlıyor” diye sormadılar ve sormayacaklar. Bırakalım insanlar yeryüzünde diledikleri gibi her şeyi istismar etsinler. Adalet bunu cezasız bırakmayacaktır.
Fakat adaleti sağlama biçimimiz daima biz Tanrıları da hedef yapacaktır. Bu durumda benim burada Tanrı Ares ve Tanrı Apollon ile ve Tanrı Odin ile savaş yönetim ve gözetim masası kurarak küresel gelişmelere yön vermemiz gerekmektedir.
-Adalet Tanrısı Themis, görüşün hepimizin görüşüdür. Baş tanrınız olarak söyleyeceğim şudur; tanrıların coğrafyası insanların kadastrosuna bırakılamaz. Ama tanrılar da adaletsiz kadastro yapamaz. Güçlülük illa adaletsiz olmayı gerektirmediği gibi zayıflık illa adalet için ölçü değildir. Güçlüye de zayıfa da adaleti kullandırtmayız. Görünüşte tablo böyle olmasa da, adaletin her zaman bir de insanların bilgisinden uzak gizli ve içsel bir işleyişi de vardır. İnsanlar Tanrıların gardıroplarının ne kadar geniş ve kıyafetlerinin ne kadar çeşitli, alet ve edavatlarının ne kadar sırlı olduklarını bilmezler. Bunu ancak tarihin aynasına bilgece ve doğru bakanlar bilebilirler…
Tanrıların bölgesel ve küresel gelişmeler bağlamında böyle bir toplantı yaptıklarını varsaymamız için yeterince sebep bulunmaktadır.
Hareketli coğrafyanın mitolojisinde hareket ederek kurgusal bir toplantı oluşturduk.