İstemi Yılmaz
TT

Yunanistan Türkiye’yi seçimlere hazırlıyor

Türkiye-Yunanistan ilişkileri son yılların en kötü seviyesinde. İki ülkede de gündem sadece komşunun artan silahlanması. Atina bir süredir Amerikan yardımlarıyla silah cephaneliğini büyütüyor. Miçotakis hükümeti, Ankara’nın Donald Trump döneminde çıkarıldığı F-35 programından kalma savaş uçaklarına talip. Pentagon Türkiye’nin dibindeki Dedeağaç’a kurduğu üsle, rekabette tarafını belli etmiş durumda. Türkiye ise hafta boyunca İzmir’de düzenlediği EFES-2022 tatbikatıyla Atina’ya gözdağı verdi. Fakat Ankara açısından esas tehlike Ege’nin silahlandırılması.
İtalya’nın İkinci Dünya Savaşı’nda kaybeden tarafta yer alması nedeniyle 1947’de Yunanistan’a devrettiği "Oniki Adalar" bugün artık Türkiye’ye tehdit teşkil ediyor. On ikiden fazla kara parçasından oluşan ada ve adacıklar hem üzerindeki askeri teçhizatlar hem de Ege’deki hakimiyetteki konumu nedeniyle hayati önemde. Öyle ki Atina yönetimi, topraklarına 600 kilometreden daha fazla mesafedeki Meis Adası için 40 bin kilometrelik deniz yetki alanı talep ediyor.
Aslında meselenin bu noktalara geleceği biliniyordu ancak Türkiye senelerce adaların silahlandırılmasına göz yumuyordu. Yaklaşık 20 sene önce Yunanistan ile Türkiye arasında başlayan yumuşama 2000’li yılların ikinci yarısında dostluk ve iş birliği ile taçlandırılmıştı. Atina, Ankara’nın Batı Trakya’daki Türk azınlığa müdahale ve yardımlarına ses çıkarmazken karşılığında Yunanistan’ın adalardaki faaliyetlerine göz yumuluyordu. Yunanistan’ın ekonomik krizle diba vurduğu dönemde Atina’nın parmakla gösterdiği ve öykündüğü siyasi figür Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı.
Bugün ise Cumhurbaşkanı Erdoğan yine Yunan medyasının manşetlerini süslüyor. Fakat bu sefer menfi manada. Her Yunan kanlında veya gazetesinde Türkiye özel bölümü görmek mümkün. Bir anlamda Türk vatandaşlarından daha yakın gündemi takip ediyorlar.
Açık bir şekilde görülüyor ki istikşafi görüşmelerin ardından iki ülke arasında kurulan masayı yıkan taraf Yunanistan. Atina, bir süredir Joe Biden yönetiminden aldığı destekle Ankara’yı kışkırtıcı tavır almaya itiyor. Bununla birlikte Yunanistan’ın Türkiye karşıtı adımlarındaki artışlarında ABD’nin olduğu kadar Avrupa Birliği’nin destekleri de etkili. Özellikle Almanya’daki iktidar değişikliği sonrası artık Berlin “müttefik kuvvetler” arasında yer almıyor. Almanya’nın Yeşiller Partili Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un varlığı Berlin’deki Türk dostu havanın dağılmasına neden oldu. İki ülke arasındaki gerilimi sırf medyalarından okunabilir. Türkiye’nin kamu kanallarında her gün bir “Almanya’da ırkçılık”, “PKK destekçisi Berlin” veya “Artan aşırı sağ Almanya’daki Türkleri hedef alıyor” başlıklı haberlere rastlamak mümkün.
AB ve ABD’yi arkasına almış Yunanistan’a karşı giderek yalnızlaşan bir Türkiye’yle karşı karşıyayız. Ankara, Mısır’dan Ermenistan’a Birleşik Arap Emirlikleri’nden Yunanistan’a ve Suudi Arabistan’a değin bir dizi ülkeyle ilişkilerini düzeltme yolunu seçmişti. Ancak Batı, Türkiye’yi geri adım atmış kabul ederek daha fazla taviz vermeye zorladı. Başka bir ifadeyle Türkiye’yi köşeye sıkıştırarak hırçın bir diplomasi izlemeye davet ediyor. Bu hesaba göre Ankara’nın tonu sertleştikçe Batı gözündeki itibarı azalacak ve olası yaptırımlara zemin hazırlanacak. Elbette tüm bu manevralar bir sene kalan Türkiye seçimlerinden bağımsız düşünülemez.