Velid Haduri
Enerji konusunda uzman, Iraklı yazar
TT

Yeni rafineriler inşa edilmeyeceğine dair tahminler

Chevron Başkanı Michael Wirth, Bloomberg TV'ye 3 Haziran'da verdiği röportajda, "1970'lerden beri Amerika Birleşik Devletleri'nde yeni bir rafineri inşa edilmedi ve bence, ABD’de başka hiçbir yeni rafineri inşa edilmeyecek" dedi. Platts Oilgram News'in 7 Haziran tarihli haberine göre ‘bazı Avrupa rafinerileri tam kapasite ile çalışmak için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Ancak kaydettikleri karlara rağmen yeni rafineri yatırımlarının yapılmaması nedeniyle zorluklarla karşılaşıyorlar’.
Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman, 22 Mayıs'ta Financial Times'a verdiği röportajda, rafineri yatırımlarının azalmasının ve mevcut rafinaj kapasitesinin yetersiz kalmasının daha yüksek yakıt fiyatlarına yol açacağı konusunda uyarmıştı. Prens Abdulaziz bin Selman, petrol üretimi ve rafinaj kapasitesindeki darboğazları hafifletmek için ‘hükümetlerin mevcut sürdürülebilir kaynaklara yönelme eğilimine rağmen hidrokarbon endüstrilerine yatırımı teşvik etmesi gerektiğini’ önermişti.
2015 yılında ABD’nin rafineri kapasitesi günde yaklaşık 18,315 milyon varil, 2019 yılında ise 18,707 milyon varildi. Aynı zamanda 2015 yılında günde 16,427 milyon varil, 2019'da yaklaşık 16.976 milyon varil rafine edildi. ABD'nin daha fazla rafine etme kapasitesinin çok sınırlı olduğu anlamına gelen bu durum, piyasalarda genellikle endişeye ve fiyatların artmasına neden olan bir şeydir. “2020 OPEC Yıllık İstatistik Raporuna” göre, ABD’deki bu açığa, 2015 yılında talebin günde 19,529 milyon varile, 2019 yılında da günde 20,849 milyon varile yükselmesi eşlik etti.
Bunun üzerine Amerikan şirketleri uluslararası pazarlardan daha fazla ürün ithal etme, yerelde mevcut olan fazla ham petrolü de ihraç etme yoluna gittiler. Ardından ABD pazarında akaryakıt fiyatlarındaki kademeli artış başladı.
Ukrayna savaşının patlak vermesinden sonra Batılı şirketlerin Rus petrol ürünlerini satın almalarına kısıtlamalar veya engellemeler getirilince durum daha da kötüleşti. Avrupa'nın büyük ölçüde Rusya’nın rafine edilmiş yakıtına bağımlı olması nedeniyle son aylarda dünya genelinde ve Avrupa'da akaryakıt fiyatlarındaki artış hızla yükselmeye başladı.
Rafinaj sektörüne yetersiz yatırım, küresel petrol endüstrisine yatırımların azalması olgusunun bir parçasını oluşturuyor. Bunun nedeni, 2050 yılına kadar iklim değişikliğiyle mücadele için hazırlanan 2015 Paris Anlaşması'ndan sonra, Avrupa'nın aceleyle kendisine bir ajanda ve uygulanması için de bir zaman çizelgesi belirlemeye yönelmesi. Ajandanın odak noktası, sürdürülebilir enerji kaynaklarıyla üretilen elektriğin mümkün olan en geniş ölçekte kullanımına geçiş yapmak. Bu ajandaya, yüksek karbon salınımı nedeniyle hidrokarbon endüstrisine karşı şiddetli bir kampanya eşlik etti. Karbondioksitin yakalanması ile sıfır emisyonlu petrol üretimi gerçekleştiren karbondioksit geri dönüşüm endüstrisinin bilimsel başarıları ve büyük ülkelerde (Çin, ABD, Rusya ve İngiltere) ve petrol üretici ülkelerde (Suudi Arabistan ve BAE) yayılması şimdiye kadar hep göz ardı edildi.
Emisyonları sıfırlama süreci ve ajandası ile eş zamanlı olarak, üçüncü dünyanın emisyonların sıfırlanmasındaki rolü ve imkanları marjinalleştirildi. Zorunlu iklim değişikliği, emisyonların dünyanın tamamında sıfırlanması için tüm dünya ülkelerinin katılımını gerektiriyor. Ancak ajandanın en önemli sorunu, üçüncü dünyanın gündemi belirlemedeki rolünü marjinalleştirmesi, bu tarihi enerji dönüşümünü gereken hızda gerçekleştirmek için mali ve lojistik kapasitesini göz ardı etmesi. Özellikle de iki yıllık pandemiden ve onunla savaşmak için harcanan milyonlardan, ardından pandemi tamamen sona ermeden patlak veren Ukrayna savaşından, bu Avrupa savaşı sonucunda önemli bir endüstri ülkesinin yerle bir edilmesinden, sivil nüfusunun öldürülmesi ve yerinden edilmesinden, gıda güvenliğinden kaynaklanan zorluklardan, kıtlık risklerinin ve büyük güçlerin çatışmasından sonra... Ayrıca bunlara ek olarak ticari malların zamanında sevkiyatının önünde engeller ortaya çıkması, büyük bir ülkeye uygulanan ambargo ve bunun küresel ticarette oluşturduğu tedirginlik ile Soğuk Savaş'ın dönüşü ve küreselleşmenin rolünün sona erdirilmesi de var…
Tüm bu küresel zorluklara ek olarak iklim değişikliğiyle mücadele hareketleri, dönüşüm için gereken milyarlarca harcamayı veya geçiş aşamasında enerji dengesi için arz ve talep dengesinin önemini hesaba katmadan, enerji geçişinin hızlandırılması çağrısında bulunuyorlar. Bu hareketler aynı zamanda ciddi ekonomik krizlere yol açmadan nasıl bazı enerji kaynaklarından vazgeçilmesi ve örneğin, elektrik üretmek için küçük ölçekli nükleer reaktörler veya yakın zamanda uygulanmaya başlanan sıfır emisyonlu petrol üretimi gibi çeşitli sıfır emisyonlu kaynakları içeren bir gelecek enerji sepeti benimsenmesi gerektiğini de göz önünde bulundurmuyorlar.