Ömer Özkaya
Yazar
TT

Her şey aşırı kompleks ve ABD yeni Robert McNamara’sını ararken

Doğu Akdeniz’den çıkacak doğalgazın Avrupa’ya nakli için yoğun jeohidrokarbon, jeostratejik ve diplomatik ataklar yapılmıştır. Doğalgazı Avrupa'ya ulaştırmak için değişik boru hatları güzergâhlarına ilişkin ön projeler de tüm medya mecralarında manşetleri tümüyle kaplarcasına paylaşılmıştır. Sonra birden ne olduysa -büyük olasılıkla Avrupa’nın Doğu Akdeniz doğalgazına gösterdiği direnç sebebiyle olabilir- Avrasya’da, Asya’da ve dünyada pandemi sonrası jeopolitik bazlı enerji pandemisi sökün etti.
“Rus doğalgazı mı yoksa Doğu Akdeniz doğalgazı mı Avrupa'nın jeopolitiği için daha jeostratejiktir” sorusuna bölgesel yanıt aranırken, birden küresel bir krize dönüşmüş olan NATO genişlemesi popüler oldu. Uzaktan bakılınca Batı içi dizayn için Rus doğalgazı ve NATO genişlemesi elverişli sorun panelleri üretiminde bir hayli yüksek verimlilik gösterdi. Bugün artık Batı ve Avrupa'nın NATO paydasında yeniden formüle edilmesi konusunda geçici de olsa konsensüs sağlandığı görülmektedir.
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in Ukrayna bazlı "uzun sürecek bir savaşa hazırlıklı olunması" yönündeki beyanı Avrupa ve Batı’daki stratejik yırtılmanın ebatlarını göstermesi açısından dikkat çekicidir. Rus lider Putin'in, St. Petersburg'da vurguladığı "tektonik kayma" saptamasına, İngiltere Başbakanı Boris Johnson un "İngiliz ordusunun Avrupa da bir savaşa hazır olması" açıklaması da eklenince küresel bir savaşa doğru hızlı tempoda ilerlenildiği olgusu artık diplomasi dehlizlerinden gün yüzüne çıkmıştır. Rus lider Putin'in, İngiltere Başbakanı Boris Johnson'ın ve NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in demeçlerinin eşanlamlılığı açıktır.
Türkiye’de dönemin Başbakan Yardımcısı Turgut Özal'ın ziyaretine gelen o dönemin Dünya Bankası Başkanı Robert McNamara Sovyet doğalgazını Türkiye’nin alması için yaptığı görüşmeler bugün yaşanan doğalgaz stratejilerinin start noktasını oluşturmaktadır. Sovyet doğalgazının McNamara’nın görüşmeleri ile Türkiye’ye 1984 yılında yapılan anlaşmayla satışı anlaşmasının gerçekleşmesinden bu yana geçen zaman jeopolitik ve jeoenerjik paradigmalardaki radikal değişimi de ortaya çıkarmaktadır. Daha sonra Rusya'dan Türkiye'ye Mavi Akım boru hattı yoluyla doğalgaz alımı da Türkiye de iç politikada ciddi sorunlar yaratmıştı. Bir süre sonra Türkiye’nin geçiş ülkesi olduğu çeşitli doğalgaz boru hattı projeleri gündeme gelmiştir.
1980 darbesinden sonra Başbakan Yardımcısı olan Turgut Özal, o dönemde Türkiye’nin döviz sorununu çözmek için Almanya ile yoğun temas yürütmüştür. Robert McNamara ile o dönemlerdeki görüşmeleri ve ABD’nin Ortadoğu vizyonu ile de çok yakından ilgiliydi. Turgut Özal'ın yapmaya çalıştığı jeopolitik ve jeostratejik hamle Arap dünyasını Batı’ya entegre etmekti. Arap dünyasını konumlandırma çabaları Adnan Menderes ve Turgut Özal için sorunlar yaratmıştır.
Arap dünyasının Batı’ya entegresi konusunda izlenen yüksek kompleks içeren süreçler doğalgaz, petrol ve Türkiye’nin de Batı’daki konumunu takviye etme arka planına sahiptir. 12 Mart 1971 Muhtırası ile görevinden alınan Özal, ABD’ye dönerek Robert McNamara’ya petrol ve askerî ve endüstriyel kompleks konularında danışmanlık yapmıştır.
Demirel'in sağ kollarından olan Özal’ın bu özgeçmişi Demirel bağlamında Türkiye’nin Ortadoğu’daki petrol, doğalgaz ve ABD’nin askerî endüstriyel kompleksinin hedefleri ile sentezini ayrıca Avrupa'nın özellikle İngiltere’nin ABD politikalarıyla üst düzeyde entegresini de içeren stratejilerdeki yeri yakın tarihteki siyasal dalgalanmaları açıklayıcı niteliktedir.
Bu bilgiler ışığında 1980’lerde Sovyet gazı ve petrolünün piyasalara arzında referans olan küresel kurumlar (Dünya Bankası) ve ABD’nin 2020’lerde yoğun bir şekilde Rus doğalgazı ve petrolünün Avrupa'daki pazar payını düşürme ve hatta iptal etmeye giden süreç ve bu süreçte gelişen jeostratejik olaylar konunun ne kadar küresel boyutta olduğunu ortaya koymaktadır. Rus lider Putin'in "tektonik kayma" dediği olgu da bu olsa gerektir.
ABD’nin Rusya'yı Trump üzerinden ABD siyasal sistemine müdahale etme suçlamasıyla eşzamanlı gelişen ABD’nin Rusya'yı aşırı derecede sınırlama stratejisi, ABD’nin küresel vizyonunu temelli değiştirdiğini de göstermektedir. 2016 yılından beri ABD’nin Rusya'sız küresel vizyon geliştirme stratejilerini inşaa ettiğini ileri sürebiliriz. Sorunun Rusya ve hedeflerinden, hidrokarbon stratejilerinden bağımsız, fakat onun jeopolitik ve jeostratejik koordinatları ile müşterilerinin Rusya’ya doğalgaz ve petrol stratejilerindeki ayırdığı pozisyon ile ilgili olduğu daha da görünür olmaktadır.
Doğu Akdeniz’deki olası doğalgaz ve petrol rezervlerinin en stratejik ve büyük pazarı Avrupa olacaksa, Avrupa’nın merkezindeki bir savaşın tüm hidrokarbon projelerini iptal edeceği de meydandadır. ABD yakın tarihte Sovyet doğalgazının ve petrolünün referansı ve hatta bir nevi pazarlayıcısı iken, ABD’yi günümüzde Rus doğalgazı ve petrolünün Avrupa’daki bir numaralı düşmanı yapan olgunun ne olduğu doğal olarak olağanüstü önemlidir.
Küresel iklim değişikliği ile ilgili veriler, ozon tabakasındaki yırtılmalar, karbon salınım oranları, yenilenebilir enerji kaynaklarındaki gelişmeler ve otomotiv sektörünün petrol türevi yakıtlardan elektrikli motorlara geçişi, Çin ve Hindistan'ın artan enerji talepleri ve doğalgaz sektöründeki genişlemenin stratejik değeri, ABD’nin ve NATO’nun bu veriler üzerinden yaptığı simülasyonlar yaşanacak yeni teknolojik devrimlerin hayal sınırlarını aşırı zorlayacağını ve belki on beş yıl sonraki dünyanın "patronaj" sorununun Ukrayna bazlı giderek derinleşen ve sertleşen askerî metotla netleşeceğini rapor etmektedir.
Rus lider Putin'in vurguladığı "tektonik kayma"nın küresel anlamda "tek ya da çok kutupluluk" ile ilgili sonuçlar doğuracak nitelik arz ettiğinin ifşası Ukrayna bazlı küresel krize çok sayıda level atlatacaktır.
Gözlerden kaçan en ilginç nokta aslında petrol bazlı araçların elektrik motoruna dönüşümü ile ilgili olduğudur. Yüz milyonlarca motorlu aracın petrol yakıtını terk edip elektrikliye evrilecek olması kompleks üst analizlerle bile öngörülemeyecek sonuçlar doğuracaktır. Sadece motorlu araçlardaki bu dönüşümün ekonomisi, teknolojisi, sosyolojisi, lojistiği ve işgücü ve tedarik sanayii piyasalarında yaratacağı büyük bunalım, bir dünya savaşından çok yıkım yaratabilecektir.
Petrolün yakıt olarak devreden çıkması etap etap olsa da yaratacağı kümülatif dev sorunlar şu aşamada öngörülebilir olmaktan uzaktır. Petrol rezervlerinin bitmekte olduğuna ilişkin tezler ışığında sadece motorlu araçlar sanayiinde üretimden pazarlamaya kadarki değer üreten tüm faktörlerin denetim altında tutulması ve değişim ve dönüşümün yönetilmesi petrolden sayısız defa daha "değerli" bir tabloyu servis etmektedir.
ABD’nin aynı zamanda dolarla korelasyon içindeki petrol ekonomisini elektrikli motorlara dönüşüm sonrasında nasıl dizayn edeceği küresel bir sorundur. ABD dolarının rezerv para statüsü petrolün etap etap azalmasıyla paralel bir seyr izlerse sorusu belki de Ukrayna Sorununun kök noktasını oluşturmaktadır. Bu noktada İngiliz aklının ve İngiliz Milletler Topluluğu’nun ABD için stratejik hazine olduğunu da belirtmek elzemdir.
Yazının başında Robert McNamara’dan bahis konusu açmak önemliydi. Çünkü Robert McNamara, ABD askerî endüstriyel kompleksinin mimarı olarak bilinmektedir. ABD hegemonyanın kuruluşunda etkin rol alan ve ABD’de savunma bakanlığı ve sonrasında Dünya Bankası başkanı olarak Özal ve Türkiye jeostratejisi üzerinden stratejik operasyonlar yapmış bir portrenin petrol dünyasını es geçmediği de aşikârdır. Şimdi ABD’nin McNamara’sının kim olacağı önem taşımaktadır.
Diğer yandan Avrupa ülkeleri içinde entelektüel düzeyi en iyi durumda olanı İngiltere’dir. İngiliz entelektüel dünyası "yeni dünya" sisteminin tasarımını yapabileceğine ilişkin ciddi bir külliyat oluşturmuştur. İngiliz akademi dünyasının yayın yelpazesi ve İngiliz entelektüel kapasitesi, vizyonu ve yapıtları İngiltere’yi önemli kılmaktadır. Almanya ve Fransa’nın "yeni dünya" sistemini tasarlama konusunda İngiltere ve ABD’den bir kaç level geride olduğu görülmektedir. Rusya'nın tarihte de olduğu gibi günümüzde de Rusya yerelinden yola çıkarak dünyada ne olacağını iyi bildiğini söyleyebiliriz.
İtalya... Bu süreçte dünyada ne olmayacağını anlamak için İtalya'ya bakılabilir. Michael Roubini'nin de dikkat çektiği gibi İtalya ekonomisi Avrupa ve dünya için temel veri işlevi görecek tarihsel derinliği ile hep gelecek simülasyonlarına esas teşkil etmiştir.
Ukrayna krizi bağlamında en kritik üç demeç, Putin, Stoltenberg ve Boris Johnson'dan gelmiştir. Dünyanın eski küresel dengeleri "tektonik kayma" yaşayarak bozulmuştur. Bu durumda uzun sürecek önce bölgesel sonra küresel bir savaşa hazır olunmalıdır. İngiltere Avrupa’da savaşa hazırlanma konusunda siyasal irade koyma iddiasında bulunmaktadır.
Michael Roubini de İtalya ekonomisi için hiç iyimser değildir. O halde bu tablodan küresel bir mini istatiksel seri çıkartabiliriz: ABD ulusal ve küresel bazda sorunlar yaşadığında, İtalya ekonomisi sürekli Michael Roubini’nin dediği koordinatta bulunur. ABD’nin ulusal ve küresel sorunlar yaşadığı süreçte ABD, Rusya üzerinden bir sorun yaratır. Bu sorun Avrupa’yı, ABD’yi, NATO’yu ve bileşenlerini konsolide eder. Bu sürece aynı zamanda enflasyon olgusu da katılır.
İtalya'yı kurtarmak ABD’nin sorunlarını aşmayı da (nedeni bilinmese de) sağlar. Bu sürecin siyasal-askerî tehdit boyutu Rusya'ya, ekonomik, mali ve finansal teknokratlığı Almanya'ya, finansal operasyonu İsviçre’ye, finansal kaynağı da London City sistemi aracılığıyla Körfez ülkelerine kalır, çetin pazarlıklar sonucu İtalya kurtarılır.
Şimdi bu mekanizma İspanya, Portekiz, Yunanistan ve İtalya bağlamında daha önce çok yakın tarihlerde kullanıldı. Özellikle AB ve Almanya bu süreçte sorun çözücü olarak rol almıştır. Ancak bu yeni süreçte yani Ukrayna bazlı küresel krizde bu mekanizma tekrar işleyecek mi? Görülen, tablodaki Putin'in "tektonik kayma" kavramı küresel anlamda tüm dengelerin yitimini ifşa etmesi bakımından ürkütücüdür.
Bu "tektonik kayma"da neler rol oynamaktadır? Bu tektonik kayma yeni statükoyu oluşturacaksa, eski küresel kurumlardan hangileri ayakta kalabilecektir? Bu yeni durum motorlu araçlardaki yakıt dönüşümünün daha uzun yıllara yayılacağının bir işareti mı?
ABD’nin aslında hedefi dünyadaki, tüm teknolojik, bilimsel, sosyolojik, kültürel, enerjik, dinsel, jeopolitik ve daha sayısız parametrelerin kontrolünü elde ederek değişim ve dönüşümleri yönetmek midir? Bunun yolunun da başta enerji olmak üzere tüm ekonomik, finansal, ticarî ... diye uzatılabilecek stratejik emtiaların dolaşımını da düzenlemekten geçtiği gerçeği mi?
ABD Swift sistemini tüm piyasalara uyarlamak mı istiyor? İşte bu hedef yeni bir Robert McNamara’yı gerektirmektedir. Eğer ABD’nin böyle bir hedefi ve stratejisi varsa bu gerçekten fantastik bir strateji olabilir. Küresel enflasyon dalgası ABD’ye ve bileşenlerine tüm piyasaları yönlendirme olanağı verebilir.