Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Kürtaj yasağı... Muhafazakar bir Amerikan depremi

ABD Yüksek Mahkemesi, ABD içinde ve dışında deprem etkisi yaratan tarihi bir kararla, 1973'te çıkarılan ve kadınlara kürtaj hakkı veren ‘Roe v. Wade’ yasasını yürürlükten kaldırdı. Yüksek Mahkeme’deki dokuz yargıçtan altısının karara destek verip üçünün reddetmesi sonucunda kürtaj yasaklandı.
Birkaç ABD eyaletinde hemen uygulanması beklenen karar, liberal ve feminist akımları şoke etti. Söz konusu akımlar ‘yaz öfkesiyle’ protestolar ve hareketli faaliyetler yapma tehdidinde bulundu.
Eşcinsellik yasasının yanı sıra silah taşıma yasasında olduğu gibi kürtajın yasaklanması veya kürtaja izin verilmesi meselesi, ABD’de sol ve sağ kanat arasındaki çatışmayı körükleyen büyük meselelerden biridir.
Aslında bu meseleler bugün ortaya çıkmış yeni meseleler değil. İçinde tek kelimeyle dini, sosyal ve hukuki arterleri barındıran ve siyasetçilerin kitlelere yönelik hitap şekillerini belirleyen bu konular, ABD’yi derinden bölmektedir.
‘Obamacı’ liberal akımlarının siyasi figürleri Yüksek Mahkeme'ye yanıt vermekte gecikmedi. Obamacı şahinlerden Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi bile Yüksek Mahkeme’yi çok radikal olarak nitelendirdi.
Aynı şekilde ABD Başkanı Joe Biden, söz konusu karar verildiğinde bunu ‘aşırı bir adım’ olarak nitelendirdi. Bu, dini gerekçelerden ziyade kültürel gerekçelere dayanmaktadır.
Kürtaj yasağı kararı, İslam dininin konuya bakışıyla örtüşüyor. Mısır Fetva Kurumu’nun (Darul İfta), yaptığı açıklamaya göre ceninin anne karnında 120 gününü doldurmamış olması halinde kürtaj yapılması hususunda fıkıh alimleri ihtilaf etmişlerdir. Bazıları, yapılmaz demiştir. Malikîler ve Zâhiriler bu görüşü benimsemiştir. Bazıları bunun kesinlikle mekruh olduğunu söylemiştir. Malikîlerin bir kısmı bu görüştedir. Bazıları ise özür olduğu zaman caiz olduğunu söylemiştir. Bu da bazı Hanefi ve Şafiîlerin görüşüdür.
Bununla birlikte, Obamacı akımın ve onunla birlikte feministlerin ‘hezimetindeki’ büyük mesaj şu ki, bu kesimin değerleri, ABD toplumu da dahil olmak üzere tüm dünyaya diğer kültürleri ve toplumları aşan ‘mutlak’ değerler olarak empoze edilemez. Bunun medya ve hatta çocuk oyuncakları aracılığıyla ‘empoze edilmesi’ bunların ulvi insani değerler değil de sadece belirli bir grubu ifade eden ‘göreceli’ değerler olduğu gerçeğini değiştirmez.
Bu ise bizi, eşcinselliği ve dallanıp budaklanıp özerk bir topluluk haline gelen LGBT toplumunu kabul edip hayranlık duymaya zorlayan büyük liberal ‘cihada’ götürüyor.
Kürtaj yasağı kanununun çıkarılmasının ardından ABD'li Yargıç Clarence Thomas, Yüksek Mahkeme’nin eşcinsel evliliği yasallaştıran tarihi hükümleri gözden geçirebileceğini söyledi. Bu da LGBT destekçileri için yeni bir depreme neden oldu!
Özetle medyanızın, politikacılarınızın ve şirketlerinizin empoze ettikleri şeyler, sonsuza kadar değişmeyecek nihai tarihi sonuçlar değildir. Bu, insanların sesi ne kadar yüksek olursa olsun, bizi ifade etmediğini düşündüğümüz fikirlerle mücadele etme konusunda umutsuzluğa kapılmamamız gerektiğine dair bir derstir.