Yazımı yazmak için kendime kafede bir köşe seçtim. Beyrut'taki elektrik kesintileri yazımı evde yazmama engel oldu. Sorun yok çünkü olmazsa olmaz bir yazma ritüelim yok. Mesleğim böyle bir lüksü kaldırmıyor. Evde, otelde, havaalanında veya trende yazmam gerekiyor. Kurumların işlemediği bir ortamda Twitter’daki paylaşımların ateşi ile kavrulan Irak hakkında yazmaya başladım. Birden Şarku'l Avsat okuyucularından biri bana yaklaştı ve birkaç dakikam olup olmadığını sordu. Her zaman bir dakikadan fazlasına sahibim çünkü ne başka bir meslekte çalışıyorum ne de bunda iyiyim.
Okuyucunun, üslupta ya da çetrefilli bir meseleyi ele alma şeklindeki bir hataya dikkat çekeceğini tahmin ediyordum. Aslında okuyucu mahkemesinin önünde durduğumuz mahkemelerin en zoru olduğunu düşünüyorum. Hataların veya eksik yanların kabul edilmesinde bir ayıp görmüyorum. Çünkü tecrübeler gösteriyor ki, bir şeyi düzeltmeyi engelleyen gurur kadar hiçbir şey gazeteciliği öldüremez. Her neyse tahminimde yanıldım. Soruları bundan çok uzaktı. Bana gazeteciliğin ölmek üzere olduğunu düşünüp düşünmediğimi sorarak okuyucunun siteler denizinde boğulduğunu ve birçoğunun güvenilirlikten ve profesyonellikten yoksun olduğunu belirtti. Benim yanıtım, basının şarkılar, söylentiler ve haberler gibi ölmediği, ancak başkalaştığı yönünde oldu. Yaşamayı hak eden, yani geçmişin kutsallığına esir olmayan ve çağın ruhta ve dışta getirdiği değişiklikleri reddeden hayatta kalır dedim.
Gerilimlerin göze çarptığı ve nefretin aktığı sosyal medyada okuduklarına artık güvenmediğine dikkati çekti. Kendisine şöyle cevap verdim: Gelişim peş peşe gelen dalgalar kadar hızlıdır. Tek başına deneyim, profesyonel denetimlerin sınırlanmasını kabul etmeye, popülist eğilimlerin ve müzayede zihniyetinin dağıttığı patlayıcılardan bireyleri ve toplumları koruyan modern yasal formüller oluşturmaya ve ucuz veya zararlı haberlerle ticaret yapmayı gerektirse bile ne pahasına olursa olsun yayılma çapını genişletme arayışına itecektir.
Tartışma uzadı. Yaşlı adam, şu anki medya denizinde yabancı hissettiğini söyledi. Sabah kahvesini yudumlarken gazeteyi çevirmenin verdiği mutluluktan bahsetti. Telefon aracılığıyla haberlerle kurulan ilişkinin güven, sıcaklık ve hissiyattan yoksun olduğunu söyledi. Okuyucuyu yazara bağlayan mürekkebin kokusunu duyamamaktan ötürü hissettiği üzüntüyü dile getirerek bu kadim geçmişi savunmadığımı fark ettiğini söyledi.
Mürekkep yanlılarına ve mürekkebin kokusuna hasret kalanlara derinden saygı duyuyorum. Ancak en-Nehar, el-Hayat ve Şarku’l Avsat olmak üzere üç gazetede çalıştıktan sonra tecrübem bana gösterdi ki, teknoloji, yazarlara ve gazetecilere mürekkep kokusundan daha vefalı. Teknoloji bu kişilerin yazılarını ve işledikleri konuları mürekkebin ulaşamadığı yerlere ulaştırdı. Ürettikleri şeyleri korudu ve kağıtların ve kitapların eskiyip sayfalarının kırışıp sararması gibi problemleri ortadan kaldırdı. Aynı tecrübe bana gösterdi ki, nehir kıyısında oturmak geçmişe ağlamaktan başka bir şey değil. Nehre girmek gerekiyor. Çağın, dönüşümün, değişimin, yeniliğin ve yeni becerilerin ve yeni yöntemlerin kazanılması nehrine… Ölüm, ister bir kişi ister bir kurum olsun, değişmeyenler için bir cezadır.
Köklü kurumların nesillerce gazetecinin hazırlanmasında oynadığı rol inkar edilemez. Başarılı çalışmanın ekip çalışmasının ve rollerin hassas bir şekilde dağıtılmasının bir sonucu olduğunu gördüm. Tek oyuncu dönemi geride kaldı. Bir golcüye, bir defans oyuncusuna, orta saha oyuncusuna, kaleciye ve koça ihtiyacınız var. Tüm bunlardan önce ise uyum ve takım ruhuna ihtiyacınız var. Yıldızların çokluğunun ruhu ve ortamı zenginleştirdiğini ve yeni nesilleri tutkuya ve mesleğe atılıp merdivenleri hakkını vererek çıkmaya teşvik ettiğini gördüm. Kuruma gelen gazeteci kendini büyük hocaların ve seçkin isimlerin karşısında bulurdu. Bu da kendisine derhal okuma, dinleme ve bilgi tutkusunu zenginleştirme ihtiyacı hissettirirdi. Kurumlar çekiciydi. Bu yüzden gazeteciler hayatlarını kurumlara adamakta ve ofislerde ve meydanlarda mesleğin zorluklarına katlanmaktadır.
Medya hakkında yazarken 1978 yılında böyle bir günde Şarku'l Avsat'ın Londra'da doğduğunu hatırladım. Şarku’l Avsat, ‘uluslararası bir Arap gazetesi’ olmayı ve çeşitli kıtalarda etkin olmayı seçti. Dünyayı Arap okuyucusuna taşımak ve dünyaya Arap dünyasının gelişmelerini ve sıkıntılarını iletmek istedi. Yayın hayatına başladığından beri yayıncıları ve peş peşe gelen genel yayın yönetmenleri, ihmal edilmemesi gereken değerleri korudu. Ilımlılık, açıklık, profesyonellik, okuyucunun aklına saygı duyma ve onu bir muhatap, ortak ve gözlemci olarak kabul etme değerleri... Şarku'l Avsat, Ortadoğu'nun bir belleği haline geldi. Bölgenin yaşadığı büyük dönüm noktalarına ve dünyadaki dalgalanmalar ve değişimlerle kesişimine tanıklık etti. Siyaset, ekonomi, kültür ve sanat günlüklerinde yer aldı. Haberleri iletmedeki güvenilirliği ve farklı meşreplerden yazarların baktığı balkonlarının olması, Şarku'l Avsat'ı okuyucuları için adeta bir yuvaya dönüştürdü. Burayı endişeleri ve soruları için bir platform olarak görmeye başladılar.
Şarku’l Avsat’ın doğuşu ile günümüz arasında bölge ve dünya hayatının zengin ve çalkantılı bir dönemi var. Gazetenin arşivi, dünyanın birçok kez değiştiği ve gezegenin sakinlerinin hayatlarını değiştiren bilimsel ve teknolojik devrimlerin birden yaşandığı bu şaşırtıcı onlarca yılda madenlerin zenginliğini andırıyor. Şarku'l Avsat, kuruluşunun yıl dönümünde iradeye, tecrübeye, gençliğin nabzına ve deneyimin getirdiği bilgeliğe sahip olduğunu gösteriyor. 40 küsür yaşında web sitesi, platformları ve sayfaları ile dijital dönüşümde daha ileriye gitmeye ve değişen dünyaya ve mesleğe ayak uydurmaya çalışıyor. Suudi Araştırma ve Medya Grubu (SRMG) CEO'su Cumana er-Raşid’in vurguladığı gibi kendinden emin, girişimci ve inatçı 40 küsür senesiyle gazete, geçmişiyle gurur duymakla birlikte aynı zamanda ‘gelecek olanın daha iyi’ olduğundan da emin.
Gazeteciler ile hayatlarını adadıkları kurumlar arasında, onları evlerine bağlayan bağlar gibi sevgi bağları var. Şarku’l Avsat ile okuyucuları arasında, zamanla daha da güçlenen ve sıkıntıları aşan güven ve sevgi bağları var.
TT
Mürekkep kokusunun arkasından ağlamak gereksiz
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة