Maha Muhammed Şerif
TT

ABD Çin’in verdiği gözdağlarına boyun eğecek mi?

Uluslararası arenada değişim çok zor. Çünkü küresel tek taraflı gücü etkiliyor. Cüretkar vizyonları somut bir gerçekliğe dönüştüren cesur stratejilerin geliştirilmesine uygun bağlayıcı bir vizyon oluşturmak için ne kadar kapsamlı olabileceğini açıkça gösteriyor. Kargaşa içindeki dünyaya korkunç sonuçlara yol açan hatalar ihraç etmeyi durdurma zamanının geldiğini söyleyen net bir dil oluşturmak için ne kadar geniş çaplı olabileceğini belirgin bir şekilde resmediyor.
Bu, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Tayvan'ı ziyaret etmesi durumunda uluslararası bir güç olarak Çin'in ABD'ye gözdağı verdiği anlamına geliyor. Beyaz Saray ve Pentagon yetkilileri, ziyaretin Pekin'in kendi topraklarının bir parçası olarak gördüğü ve gerekirse zorla ilhak etmekle tehdit ettiği Tayvan nedeniyle iki ülke arasında geniş bir krizin önünü açacak "gereksiz bir provokasyon" teşkil ettiğini söyleyip endişelerini dile getirdiler. Ama mesele bundan daha derin. Çin'in yüksek sesi dikkat çekiyor. Kendisini görmezden gelmek zor. Çin, adanın bağımsızlığını ilan etmesi halinde savaş başlatmaya hazır olduğunu söyledi. Yani güç ve etki bakımından ABD ile kendisi arasındaki uçurum daraldı ve Çin egemenliğine yönelik hiçbir saygısızlığı kabul etmiyor.
Pelosi, Tayvan'ın da muhtemelen dahil olduğu, ancak geçen hafta boyunca Çin tarafından yapılan ciddi uyarıların ardından yakın zamanda ziyaret programından çıkarıldığı Asya turuna çıktı. Amerikan raporları, şiddetli Çin muhalefetinden sonra Tayvan ziyaretinin iptal edildiğini belirtirken, gezinin ayrıntılarını gizli tuttu. ABD'nin provokasyon yeteneği artık onlarca yıl önce olduğu gibi değil mi? Çinli liderler, ülkelerinin deniz ticaret yollarının güçlü bir Amerikan kuvveti tarafından desteklenen Japonya gibi düşman güçlerle çevrili olduğunun çok iyi farkındalar. Buna rağmen Çin, bir yandan yoğun yatırımlar ve entegrasyon için bilinçli hamlelerle, diğer yandan Orta Asya ülkeleri ve Rusya’yı kapsayan Şanghay İşbirliği Örgütü çerçevesindeki gelişmelerle batıya doğru genişlemesini sürdürüyor. Çin, eski İpek Yolu'nun modernize edilmiş bir varyasyonunu inşa ediyor.
Bu zorlukların ciddiyeti genellikle daha sonra, tepkiler arttığında, çözümleri engellediğinde, arzu edilen değişiklikle tutarlı olduğunda veya kullanılan araçlardaki eksiklikler düzelttiğinde ortaya çıkar. Bugün Doğu Asya ve ABD askeri aktivizmi, çok önemli bir endişeyi temsil ediyor ve bu da geleneksel karakterlerini, görünümlerini korumayan şaşırtıcı dönüşümleri ifade ediyor. ABD Temsilciler Meclisi Başkanı sadece bir güç gösterisinde bulunup, ABD'nin müttefiklerine güvence vermek, kriz arenasında köprübaşına sahip olduğunu göstermek mi istiyor? Bilhassa ziyareti sırasında Pentagon'un gerilimi artırabileceğine inandığı, Pekin’in de sivil uçakların aksine bir provokasyon ya da saldırgan bir eylem olarak yorumladığı askeri bir uçak kullanmayı planladığı göz önüne alındığında. Pelosi'nin pek çok şeyi sürprize açık gördüğüne şüphe yok. Ama bunlar ciddi bir Çin reaksiyonu ile karşılanacak ki bunun, Çin'ae karşı geçici bir provokasyondan ziyade gücüne yönelik bir test olduğuna inanıyorum.
Ziyaretten önce Çin’in bir girişimi olan Tayvan Boğazı'nda "gerçek mermilerle" askeri tatbikatlar düzenlemenin Pekin'in herhangi bir acil duruma hazır olduğu mesajını ilettiğine inanmak için iyi nedenler var. Çin,  24 milyonluk bir ada olan Tayvan'ı kendi topraklarının bir parçası olarak görüyor ve gerekirse güç kullanımı olasılığını dışlamadan onu anakarayla yeniden birleştirmeyi planlıyor. Dolayısıyla ortada bir öfke var.
Son zamanlarda üç güç, ABD, Çin ve Rusya arasında çok sayıda mesaj alışverişi yapıldığı dikkat çekiyor. Kremlin'in ABD ile anlaşmazlıklarında Çin ile "dayanışma" içinde olduğu biliniyor.
Özetle; bu çekişmeden sonra mesele çıkmaza girdi.  ABD durup geri çekilmek ve başka bir yol denemeye başlamak zorunda kaldı. O da Çin’e devletlerin egemenliğine ve iç işlerine karışmayarak kaderini tayin edecek seçimler yapma fırsat vermek, antlaşma ve paktları ihlal etmesi halinde de, şiddetin maliyetlerini yükseltmek.