İstemi Yılmaz
TT

Ankara Esed’le görüşüyor mu?

Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütü YPG/PKK unsurlarına karşı Münbiç ve Tel Rıfat’a operasyon düzenlemeye hazırlanıyor. Aylardır hazırlıklarının sürdüğü harekatta henüz bir ilerleme kaydedilebilmiş değil. Hatta İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği gündeme geldiği sırada detayları kamuoyuyla paylaşılan olası operasyon, bir süredir rafa kaldırılmış gibi görünüyor. Ancak unutmamak gerekir ki Ankara bu zamana kadar haberini verdiği hiçbir operasyonu tamamlamadan askerlerini karargâha çekmedi.
Bir süredir Moskova-Ankara-Tahran hattında süregelen diplomatik hareketlilik, TSK ve Suriye Milli Ordusu’na (SMO) Münbiç kapılarını açmak adına çalışmaların yoğunlaştığının işareti. İran’ın kırmızı ışık yaktığı operasyonun bir an önce tamamlanması için Ankara yüzünü bu sefer Kremlin’e dönmüş durumda. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 5 Ağustos’ta Soçi kentinde Rus mevkidaşı Vladimir Putin’le bir araya gelmişti. Rus medyasında yer alan analizlere bakılırsa görüşmeden istenilen sonuç alınamadı ve çözümün adresi olarak bir kez daha “Şam’la temas” gösterildi. Zaten dört saatlik bire bir görüşmenin ardından iki liderin ortak basın toplantısı düzenlememesi işlerin ters gittiğinin ispatı niteliğindeydi.
Suriye’deki dört hâkim güçten üçünün -ABD, Rusya ve İran- kuşkulu yaklaştığı operasyonda Ankara’nın tek alternatifi Esed yönetimi. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan yurda dönünce “istihbarat birimlerimiz görüşüyor” diyerek Putin’e mesajın yerine ulaştığı sinyalini verdi.
Şam-Ankara hattındaki trafiğin yeniden gündeme geldiği şu günlerde Türkiye, doğrudan görüşme iddialarını reddediyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 13. Büyükelçiler Konferansı'nın ardından “Şu anda böyle bir temas söz konusu değil. Uzun zamandır Putin ve Rus yetkililer 'Sizi rejimle görüştürelim' dediler. Cumhurbaşkanımız da istihbaratların görüşmelerinin faydalı olacağını söylemişti. Daha sonra kesinti oldu, şimdi tekrar başladı” dedi.
Bağlantısızlar toplantısında Belgrad'da ayaküstü Suriyeli bakanla sohbet ettiğini belirten Çavuşoğlu’nun konuşmasının devamın kurduğu “Muhalefetle Suriye'deki rejimi bizim bir şekilde anlaştırmamız lazım” cümlesiyse kritik. Ankara, operasyonun önündeki Rus engelini “Suriyeli muhalifleri Esed’in karşısına sürerek” aşmaya çalışıyor. Bu noktada Türkiye’nin Kremlin’i SMO’yu meşrulaştırarak kandıracağını sanması ironik. Zira Rus dış politikası, kendisine yapılan göndermeleri hiçbir zaman unutmuyor. Tahran’daki üçlü zirve sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ayakta beklerken görüntülenen Putin’in Soçi’deki cevabı, Ankara’nın yıldızının barışmadığı Ramzan Kadirov’un diplomatik heyete alınması olmuştu. Daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaretleriyle hatırlanan Kadirov, toplantı boyunca Türk heyetinin karşısına oturtularak ince bir mesaj verilmişti. 
Şimdi gelinen noktada Türkiye, bölgedeki hava ve kara harekatlarının kilidini elinde tutanların sıcak yaklaşmadığı bir operasyona hazırlanıyor. Kamuoyuna sözler verildi ve hatta NATO’daki dengesizlik harekâtın selameti açısından feda edildi. Ancak hiçbiri Suriye’de kilidi açmaya yetmedi. Üstelik Irak’ta siyasetin yaşadığı deprem ve artan istikrarsızlık sinyalleri, Türkiye’nin bölgede istenmediği yeni bir denklem ortaya çıkardı. Böyle bir tabloda Ankara, seçimlere bir yıldan az bir süre kala, Washington ve Moskova’yı karşısına alacak seçeneği zorlamayı göze alabilir mi?