Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Din eğitimine dair

Yaklaşık bir haftadır haberleri takip ediyor, bir Arap veya Müslüman ülkesinde bir fetva veya farklı bir fıkhî görüş hakkındaki tartışmalara şahit oluyoruz. Bu meselelere, dini reform yönünde yorulmak bilmeyen bir talep eşlik ediyor. Özünde dini reform mevcut ancak vaziyetler ve şekillenmeler ele alındığında bakış açıları ve fikirler çelişebiliyor. Böylece bu reform talebi pratikliğini ve uygulanabilirliğini yitiriyor.
Şöyle ki; din eğitiminde reforma yönelmek yeni değildir. Tunuslu Tahir bin Aşur ve Mısırlı Muhammed Abdu da dahil olmak üzere İslam dünyasında reformun öncüleri olarak tanımladığımız bir grup için önemli bir başlık sayılıyor.
İmam Muhammed Abdu, Ezher'de din eğitiminde reform yapmak için mücadele vermiş, bu nedenle şeyhlerinin baskısı ile karşı karşıya kalmıştı. Şeyh Abdu Beytih’in meşhur biyografisini okuyanlar, Muhammed Abdu hasta olduğu sırada, hakkındaki şu sözlerini hatırlayacaktır:
“İsminin Muhammed olması beni ilgilendirmiyor
  İyileşti mi yoksa cenazesi dolup taştı mı
  Ancak düzelmesini istediğim bir din
  Sarıkların onu yok edeceği düşüncesiyle tetikteyim”
Din eğitimi reformunda doğru başlangıç nedir? Hedefleri nelerdir? Bu konuda yetkili makamlar nelerdir?
Modern örgün eğitim başladığından bu yana geleneksel din eğitim merkezleri ile yeni okullar, mektepler ile camiler, medreseler ve üniversiteler arasında bir çatışma ve belirsizlik oldu. Ancak zamanla tamamen dini bilimler öğreten üniversiteler ve okullar açıldı. Mısır’daki Ezher, Mekke’deki Ümmü'l Kura Üniversitesi, Medine’deki İslami Üniversite, Tunus’taki Zeytune Üniversitesi ve, İslamabad’daki Uluslararası İslam Üniversitesi gibi... Her üniversitenin kendi kuruluş hikayesi mevcut.
Suudi Arabistan Eğitim Bakanlığı, genel eğitim kurumları, anaokulları, Kur’an-ı Kerim’in ezberletildiği okullar, özel okullar, ilim enstitüleri, Mekki ve Medeni hadis evleri ve tüm uluslararası okullarda ulusal kimlik programlarına eski çalışma planlarına yönelik eski kılavuzları kullanmayı bırakarak Bakanlık tarafından yayınlanan geliştirilmiş ders planı kılavuzlarına başlama talimatını verdi.
Yeni kılavuza göre ilk ve ortaokullarda İslami ilimler ile Kur’an-ı Kerim dersleri tek bir ders altında birleştirildi. Ortaokullar için ders saatleri 34’ten 15’e, ilkokullar için ise 38’den 30’a düşürüldü.
Din öğretimi, gelişimden kaçılmaması gereken, değişimden kaçınmayan pratik bir meseledir. Fıkıh ise sürekli gelişme içerisinde olan bir husustur. Örneğin çağlar boyunca konuşulan kölelik, esirlik ve ganimet konuları bugün konuşulmuyor. Şimdi ise yeni konu başlıkları mevcut...
Nitekim din eğitimi de dahil olmak üzere dini reformun gerekliliğinden bahsetmek kolay. Ancak gerçek başarı, itiraz edenlere karşı bunu gerçekleştirmekten ve savunmaktan geçiyor.