Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Suudi Arabistan hakkında zehirli yanılgılar

Suudi Arabistan Krallığı’nın Eylül ayındaki Milli Gün kutlamalarının, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın arabuluculuğu ile başarıya ulaşan ve Ukrayna’daki savaş yüzünden Rusya’nın tuttuğu farklı uyruktaki bir grup esirin serbest bırakılmasını sağlayan Suudi Arabistan devletinin büyük siyasi ve diplomatik başarısıyla çakışması güzel bir zamanlama.
Suudi Arabistan’ın bu büyük ‘uluslararası’ başarısı, bağımsızlığa, güvenilirliğe ve uluslararası sahnede bir ağırlığa sahip olan Suudi Arabistan devletinin gerçek yüzünü göstermektedir.
Bu bağlamda Suudi Arabistan’ın imajı ile ilgili eski ve yeni yanılgıların bazılarını ele alacağım. Bu yanılgılardan en bilineni Suudi Arabistan devletinde kararların kurumlara dayalı olarak değil de irticalen alındığı ve ülkenin kurumsal örflerinin olmadığıdır. İkinci yanılgı ise Suudi Arabistan devletinin dünyadaki büyük devletlere ‘tabi’ olduğu, kendi kararlarını veremediği ve Washington'da veya Londra'da önceden oluşturulmuş politikaları uygulamak için sadece para pompalamakla ilgilendiği düşüncesidir.
Bütün bu yanılgılar, akıl ve adaletin herhangi bir hafif esintisinde etrafa saçılmış toz tanecikleri gibi uçuşan sarı sonbahar yaprakları gibidir.
Kral Abdulaziz'in sarayındaki Siyasi Departman, Telgraf Departmanı, Çöl Departmanı gibi bölümler ve Divan, Şura Konseyi ve Temsilciler Meclisi gibi kurumlara -bütün bunlar, Suudi Arabistan Krallığı'nın büyük kurucusu Abdulaziz döneminde- bakan herkes, birleşmenin şafağında idari ve siyasi çalışmanın ciddiyetinin ve profesyonelliğinin boyutunu fark edecektir.
Arap ve Arap olmayan onlarca resmi ve gayri resmi danışmandan ve hatta bazen sonradan İslam’a giren İngiliz Philby gibi Müslüman olmayanlardan bahsetmiyorum bile. Bütün bunlar devletin kurucusunun ne kadar canla başla çalıştığını ve hepsinden öte, doğuştan gelen güçlü bir politik aklı ve saf liderlik psikolojisini temel aldığını bizlere gösteriyor.
Suudi karar mekanizmasının ilkelliği ve doğaçlaması ile ilgili bu yanılgı, bazılarının cehaleti ve tembelliği, bazılarının ise kötülük ve kasıtlılığı ile günümüze kadar devam etti.
Suudi Arabistan’ın yeni vizyonunun yaratıcısı Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile röportaj yapan ABD merkezli The Atlantic dergisinden bir gazeteci röportaj esnasında Suudi monarşisinin yapısı ve karar mekanizmasının nasıl olduğunu sordu. Veliaht Prensin cevabı şöyle oldu:
“Mesele 300 yıldır var olan bir hükümdarlıkla ilgili. Sayıları bine varan bu kabile ve kentsel sistemler, geçmiş yıllarda bu şekilde yaşadılar. Suudi Arabistan'ın monarşi olarak devamlılığının bir parçasıydılar.”
Prens Muhammed bin Selman, bir karar alınma esnasında çok tartışılması ve iyice açıklama yapılması gerektiğini vurgulayarak, “Bundan sonra kararı kral verir. Ancak bir kral olarak gücü kullanıp, bütün karar alma sürecini atlayarak karar verirseniz, bu sokakta ve insanlarda şok yaratabilir” dedi.
Suudi Arabistan’ın dışarıdan bağımsız karar verememesi yönündeki cehalet, tembellik ya da kötülük ve kasıtlı olarak ortaya atılan ikinci yanılgıyı konuşmak için yerimiz kalmadı. O yüzden bu konuya daha sonra devam edeceğiz.