Ömer Özkaya
Yazar
TT

Gregor Samsa her şeye dönüşmeye karar verdi

Bir böcek olarak artık doğadaki her yere girip çıkabiliyor ve tüm varlıkları dikkat çekmeden izleyebiliyor ve dinleyebiliyordu. İstihbarat örgütlerinin hedef kişileri izlemek için kullandıkları teknik donanıma neden böcek dendiğini daha iyi anlama ve kavramlaştırmadaki isabete bizzat tanık olma tuhaf bir his yarattı beyninde.
Bir böcek olmadan önce onu izlemekle ilgili böcek/böcekler kimlerdi acaba? Ve Yahudi oluşunun ve eli kalem tutmasının dışında takip edilmesini gerektiren ne gibi vasıfları bulunmaktaydı, merak etti.
Bir defa dönüştükten sonra sürekli dönüşebilmenin de mümkün olduğunu keşfedince virüslere, bakterilere ve her türden varlığa dönüşmeyi işlevsel buldu. Üstelik virüs, bakteri, hava, gaz, ısı ve ışık olunca tüm özel ve resmi kurumlara da rahatça girebilecek, kendisini takip edenleri izleyebilecek, dosyalarını görebilecek, toplantıları izleyebilecekti.
Böylece bilgisayarların, yazılımların ve insanların korkulu rüyası "virüs" kavramının böcekten çok daha nitelikli ve çok daha teknik bir kavram olduğunu saptadı. İstihbarat teşkilatları işi bilmekteydi: "Virüsü sal, hem tüm bilgisayar yazılımlarını, tüm yapay zeka kullanan makine, araç ve gereçleri felç et ve üstelik tüm dosya ve bilgileri de kendi serverına naklet, depola ve kullan." Süper bir işti bu.
Bu "virüs " denen varlık türü, İsviçre Çakısı gibiydi, her işe yarıyordu. İstihbarat kurumları ve devletlerin ordularının neden bu süper Nano hacimdeki varlıklara “virüs” diyerek ciddi bir gizem perdesi ile operasyonlar yaptıklarını daha iyi anlamıştı.
Neredeyse yetmiş yıl hantal bir böcek olarak yaşamayı Yahudi aklına sahip olması ve Alman bilim ve teknoloji dünyasının ortamında bulunmasına yakıştırmadı. Üstelik mitolojik evrendeki dönüşümler hariç Gregor Samsa'nın dönüşümü çağdaş dünyanın en olağanüstü biyolojik bilimsel olayı olarak kabul edilmeliydi. Haksızlık vardı. Samsa buna takılırsa bu sefer nükleer bombaya dönüşerek küresel bir şov ile insanlığa kendi gerçeğini anımsatmak isteyecekti. Vazgeçti.
Gürültü yapmadan sessizce yoluna devam etmek daha rasyoneldi.
Gregor Samsa artık dönüşüm biliminin en üst otoritesi olarak kabul ediyordu kendini. Transformers, Yüzüklerin Efendisi, Harry Potter, Kaptan Amerika ve Star Wars filmleri Gregor Samsa için fazla banaldı. Hard metal müzik gibi abartılı mekanik gürültü ve abartılı gereksiz aksiyon vardı.
Ne de olsa Gregor Samsa çok daha üst bir otorite olarak onlardan kıyas kabul etmeyecek kadar yukarıdaydı. Gregor Samsa olağanüstü bir bilime; her şeye dönüşme bilimine sahip olduğuna göre, ziyaret edeceği ülkeler, çok uluslu şirketler, küresel kurumlar, bilim merkezleri, akademiler ve istihbarat örgütleri, sosyal medya platformlarının ana serverları gibi uzun bir liste hazırladı.
Artık her şeye dönüşebildiğine göre istediği insan, istediği iş insanı, istediği lider ve istediği tüm kişilere de dönüşüp yerel, ulusal, küresel ve hatta evrensel olağanüstü roller de oynayabilir ve tarihi istediği zaman istediği gibi değiştirebilirdi.
“Dünyayı böyle nano salisede her yerini görecek ve bilecek şekilde dolaşabiliyorsam galaksi sistemimizi de anında gezer ne var yoksa öğrenirim” dedi. Başta Ay olmak üzere Güneş, Jüpiter, Mars ve tüm gök cisimlerini bizzat görerek, dokunarak ve içlerine seyahat ederek bilgilendi. Dünyada bu gök cisimleri ile ilgili anlatılanların neredeyse tümü yanlıştı. Aklı karışınca dönüşüm gücünü kullanarak sonsuz noktaya kendini ışınladı. Bu bilimin kolaylığı karşısında hayrete düştü.
Tüm evreni keşfetmeye çalıştı. Olanaksızdı. Evren sürekli büyüdüğü ve genişlediği için tümünü görmek mümkün değildi. Birden, ışın olduğu halde tarifsiz bir ışın kütlesi içinde kaldı: Yahve veya Tanrı da evrenle birlikte sürekli ve sonsuz tüm ebatlarda sonsuz büyümektedir. Bu kadarı yeterli Gregor Samsa, bu bilgiler seni istediğin statüye taşıyacak.
Peygamberler de bu bilgilere sahiptirler. Fakat varlıklar sahip olduklarını aşırı derece tutunca diğer tüm tutabileceklerini ve ulaşabileceklerini yitirdiler. Şimdi bile her şeyi ve hatta tanrılığı bile istemekteler fakat bunun içinde konforlarından hiç ödün vermek taraflısı değiller. Bak burası tartışmalı Atlantis! Gördüğün tüm bilimler ve teknolojiler ellerinde idi. Gregor Samsa onlar da senin gibi yaptılar: Dönüştüler. Dünyaya ve Evren’e dağıldılar. Dar varlık kalıbından çıkıp evrensel varlık kalıbına girdiler.
Bilimi öznel olmaktan çıkaran başta insan olmak üzere diğer varlıklar, bilimsiz kaldılar. Öznel tarafı ihmal edilen bilim, varlıkları, dünyayı, evreni ve Tanrı Yahve’yi veya Tanrı’yı kavrayamaz ve bilemez.
Gregor Samsa artık her yerdesin ve her şeyi biliyorsun. Sadece Yahve'ye Tanrı’ya, Evrenin ulu mimarına, Allah'a dönüşemezsin. Bak, Masonlar bile evrenin ulu mimarı hakkında ne kadar bilgi yitimine uğramışlar. Onlar bu kadar bilgi yitimine uğradılarsa diğerlerinin yitimi sonsuz gibi.
Birden daha az ışıyan bir ışın olarak kaldı. İnsanlar ve diğer insanüstü varlıklar Tanrı’nın bıraktığı bazı kademelere ulaşınca Tanrı olduklarını sandılar. Oysa değildiler.
Gregor Samsa, Yahve, Tanrı, Allah, Evrenin ulu mimarı adına ne dersen de, Yahve'sel, Tanrısal İz'in ve yolun varlıklar için öznel ve nesnel bilimlerle takibini ister.
Tanrı’nın, Yahve'nın, O'nun yolu, evrenin ulu mimarının yolundan gidebilmenin temelinde dönüşmek yatar. Fakat insanlar dönüşmek istemezler. Çünkü dönüşmek, Yahve'nin O'nun istediği şekilde dönüşmek önce kendi öz'ünle sonra onunla yüzleşmek demektir. İyi ki dönüştün Gregor Samsa!
Farklı bir strateji ile çoklu sentez yapmaya karar verdi: Dünyaya ABD’nin NSA, CIA ve Pentagon'undan bakınca işte "güç" bu dedi. Hemen ABD, İngiltere, Çin, İsrail, Rusya, Almanya, Fransa, İspanya, İsviçre, Japonya, Google, IMF, WB, OECD, Microsoft, Apple, FED ve NATO’nun tüm kritik birimlerinin toplamını aynı anda görebileceği ekran oluşturdu. Ve sistemleri bir virüs hızıyla çalıştırarak küresel mevcut durum analizini çıkardı. Olağanüstüydü. Kimse böyle devasa, neredeyse bir milyon Google ve NSA edecek enformasyon, istihbarat ve veri okyanusuna erişememişti. “Tüm devletleri ve tüm dünya devlerini geçtim” diye düşündü.
Birden aklına "Ben Franz Kafka çeşitli varlıklara dönüşerek sonsuz yaşam bilimini yani ölümsüzlüğü ve daha sayısız bilimi keşfederek olağanüstü bir güce ulaştım. Artık dünya ve içindeki galaksi ile ilgili tüm bilgiler elimde. Galaksimizdeki tüm varlıkların kendi gelecekleri için yapmaları gereken tüm işleri ve atmaları gereken tüm adımları biliyorum. Dünyadaki tüm varlıkların tüm sorunlarını hemen çözebilirim" demek geldi.
Ulaştığı bilimsel ve teknolojik düzeyi göz önüne alınca söylevini çok yetersiz buldu. Üstelik ulaştığı düzey söz konusu olunca çok ciddi bir kitlenin "Aman Tanrım yine bir Yahudi" diye, havsalanın almayacağı tepkiler ile karşılaşacağını öngördü. Bunu aşması inanılmaz derecede kolaydı. Fakat yine de irkildi.
Sonra birden Güneş’e daldığını hissetti. Yahve, O, Allah, Tanrı hiç söylev çekmemişti. O'nun söylevi evrendi. O halde insanlara, varlıklara ve bizzat kendine yabancılaşmadan kendine ve O'na ulaşmak olanaksızdı. Ve söylev de gereksizdi.
Franz Kafka yani, Gregor Samsa böyle olağanüstü dönüşümler geçirmese kendini, varlıkları, Dünyayı ve evreni nasıl bilebilirdi ki?
Sonra Antik Mısır belirdi ekranında; çeşitli varlıkların başına sahip Satir'si antik Mısır'lılar dönüşümün kare kare filmini duvarlara ve papirüslere işlemişler ve sonra dönüşerek dünyaya ve evrene yayılmışlardı. Musa bu bilim ve bilgilerle antik Mısır'dan çıkarak, varisi olduğu bu bilimleri ve teknolojileri dünyaya yayacak bir misyonla yüklenmişti.
Şimdi böyle bir bilgi karşısında insanlar "yok böyle bir şey" diyeceklerdir.
Oysa insanlar bu "varsayımsal" ve bir şekilde değiştirilmiş dünyalarındaki bilim ve teknolojileri de bilmek ve ulaşmak istemektedirler diye düşündü Samsa.
Yine aklına varlıkların hiç bir şey bilmediklerini bizzat gözlemlediği evren yolculuğu geldi. Sıradan birisi Gregor Samsa gibi "böcek"e dönüşse ve Samsa’nın deneyimlerini yaşasa, Mesih değil doğrudan “Tanrıyım” diye ortaya çıkardı.

Gregor Samsa dönüştükçe herşeyin bilimine ulaşmıştı. Ekranında Türk mistik Mevlânâ belirdi. Dönmekte ve döndükçe kendini bulmaktaydı ve spiral bir beyin yapısı onu kendi boyutunda ve varlığında dönüştürmekteydi.
Ekranında bu defa Buda göründü. Döngüsel dönüşüm yaşıyor ve yörüngesinden benliğinden çıkmıyordu. Bir çıksa idi.
Sonra Asya mitolojisinin bölümlerini gördü. Bir kısmı evrene yayılma bir kısmı da dünyaya inme bağlamındaydı.
Artık dünyaya bakmaya karar verdi: Evrensel seyahati esnasında dünyadaki kaosun girdapsal olduğunu gördü. Önce insanları en dibe çekiyor, sonra yüzeye fırlatıyordu. Ve insanlar yüzeye tekrar çıkınca buna gelişme diyorlardı. Kısır döngü.
Ekonomi ve uluslararası ilişkiler ekranındaki veriler enflasyonla ilgili tüm önlem paketleri yenilerini gerektireceğini göstermekteydi. Yoksulluk ve kıtlık artacak ve insanlar preslenecek ve savaşlar kaçınılmaz olacaktı. Tüm veriler küresel dev ekonomik buhranı haber vermekteydi. Önlemlerse ters giderek daha da olumsuz sonuçlar doğuracaktı.
Rusya-Ukrayna savaşının seyri girdapsal gelişmeleri artırarak tüm dünyayı dibe çekme yönünde etki yapacaktı. Tüm devletlerin ve dev küresel şirketlerin de zorunlu ve mecburen mütekabiliyet bakımından girdapsal gelişmeleri yoğunlaştıracak vizyonda olduklarını gözlemledi.
Bill Gates’in uğradığı lince şaşırdı. Gates olağanüstü devrimci tekliflerde bulunarak gıda sektöründe değişim öneriyordu. Karşı çıkanların hiç bir önerileri yoktu. Hiç bir kişi ve kurum ineklerin tükettiği su ve yemin nasıl küresel iklim değişikliği ile ilgisiz olabileceğini açıklamadı. Tez vardı karşı tez yoktu. Hegel diyalektiği denilse de evrenin diyalektiği idi aslında. Bill Gates dönüşün diyordu. Elon Musk uzaydaydı. Vizyon süperdi. Fakat anlayış yoktu.
ABD’nin FED ile yürüttüğü küresel finansal strateji Rusya-Ukrayna savaşının girdapsallığına nasıl etki edecekti? Ambargolar ve yaptırımlar Rusya'yı zorunlu ve daha büyük bir savaşa sürüklemekteydi. Dünyada herşey müzakere ediliyor fakat mutabakat yerine anında ayrışma söz konusu oluyordu. Rusya -Ukrayna Savaşının simülasyonunu yapmayan kalmamıştı. İrrasyonel bir Bungee Jumping atlayışı, kaçınılmaz hale gelmekteydi dünya için.
...
Gregor Samsa’nın yani Franz Kafka’nın dönüşümü masalları, mitolojileri aşan bir boyuta sahipti. Fakat insan kendinden ve inanılmaz sığ "bilgi ve görgü"sünden kurtulmak istemiyordu.
Krizlerden ve kaoslardan kurtulmak için Gregor Samsa gibi DÖNÜŞMEK ve DEĞİŞMEK stratejileri geliştirerek yükselmek ve lineer bir ilerleme sağlayarak evrene yayılmak zor muydu?
Her şeyin aşırı bir hızla tüketildiği dünyada dönüşümden anlaşılan çöpün geri dönüşümüydü hala. Oysa dev atıklar üreten yaşam tarzı insanı da atık haline getirerek imha ediyordu. Atık miktarı ile insanın değersizleşmesi ve çöpe dönüşmesi arasındaki doğru orantı vardı.
Gregor Samsa yani Kafka kendisine olağanüstü deneyimler, yaşatan ve ölümsüzlük bahşeden dönüşümünün ardından artık tekrar kendine dönmeyerek Evrenselleşmeye devam etmek kararı aldı. Gregor Samsa artık her şeye dönüşerek insanlardan ve artık bin yıllardır eskiyen aklından uzaklaşarak Yahve’ye, Tanrı’ya ve Allah’a ulaşacaktı. Ölmeyecekti, bilimsizliği, kendini ve aklını aşarak evrende ilerleyecekti.
Kafka’yı diriltsek, Gregor Samsa'yı insanlardan kurtarmak için tekrar böceğe dönüştürürdü. İnsanlığın trajedisi budur. Dünyadaki olumsuz gelişmelerden kurtulmak için Kafka’nın böceğe dönüşen Gregor Samsa’sı iyi bir örnektir.
Ademoğlu’nun aklı hala iki boyutlu çalışmaktadır: Savaş-barış, galibiyet-yenilgi (beraberlik güçlü taraf için yenilgidir), zayıf-güçlü ve ileri-geri örnekler çoğaltılabilir.
Çok boyutlu dünyaya iki boyutlu bir bakış açısıyla yaklaştıkça insanlık ilerlemiyor, bir güç tarafından ileri çekiliyor.
Gregor Samsa örneğinde Kafka iki boyutlu akıl sarmalından kurgusal olarak da olsa çıkarak, vizyon devrimi yapmıştır. Bu bakımdan birçok kişisel gelişim kitabından çok daha ileri düzeydedir.
İyi dönüştürdün Kafka ve iyi ki dönüştün Gregor Samsa.