İlyas Harfuş
Lübnanlı gazeteci ve yazar
TT

İran neden Kiev'de savaşıyor?

İran füzelerini ve insansız hava araçlarını (İHA) Rusya-Ukrayna savaşına girmeye birçok neden teşvik ediyor. Bunların arasında Moskova ve Tahran'ın ortak bir rakibine -Beyaz Saray ve müttefiki olan Batılı güçler- karşı aynı cephede durma arzusu var. Bir diğer neden ise Rus müttefikine yaptığı iyiliğin karşılığını vermek. Suriye’deki muhalifler ülke topraklarının dörtte üçünü kontrol altına aldıktan sonra düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Beşşar Esed, Rus uçaklarının bombardımanları ve güç dengesini bozmaları sayesinde Suriye rejimi içinde bulunduğu çıkmazdan kurtularak kontrolü geri aldı. 2015 sonbaharında Vladimir Putin, Esed'in yanında Batılı güçlere karşı ortak bir savaşa girdiğini düşündü. Putin ayrıca, Suriye şehirlerinde savaşa muhalif güçlerin yanında katıldığı iddia edilen ‘teröristleri’ ortadan kaldırmanın, onların Rusya ile sınırı olan Gürcistan ve Çeçenistan savaş alanlarına geri dönmelerine izin vermekten daha az maliyetli olduğunu düşünüyordu. Bugün İran'ın kararı, hakimiyeti başarılı olursa bu iki müttefikin çıkarlarına zarar verecek olan ‘ABD hegemonyası’ karşısında askeri tökezlemelerle karşı karşıya olan Rusya Devlet Başkanı’nın yanında yer almak gibi görünüyor.
Rusya Devlet Başkanı, Suriye muhalefetinin şehirlerine ve kasabalarına karşı ‘soykırım savaşı’ olarak nitelendirdiği savaşa liderlik eden bir general seçti: General Sergey Surovikin. Çeçenya'daki ve daha sonra Suriye'deki savaşlarda başarıyla yönettiği baskı operasyonlarında ‘başarılı’ olduktan sonra inisiyatifi yeniden kazanmaya çalışmakla görevlendirdi. Gözlemciler, son başarısızlıklardan sonra Rus liderliğini Tahran'dan yardım istemeye iten şeyin Beşşar Esed rejimini destekleyen İran-Rus koordinasyonu olduğunu düşünüyorlar. Kendini bir süper güç olarak sınıflandıran Rus ordusunun, Tahran’dan gelen İHA’lar ile füzelerden ve askerlerini bunları kullanması için eğitmek üzere Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) güçlerinden medet umacak kadar silah yetersizliğinden ve askeri verimliliğindeki düşüşten sıkıntı çektiği bir noktaya gelmesi öyle küçümsenecek bir şey değil. Bu şekilde İran, kendisini askerî açıdan gelişmiş bir konumda görmeye başladı. Dini Lider Ali Hamaney, İHA’ların başarılarından övgüyle söz ediyor. Askeri danışmanlarından General Yahya Safevi, İran İHA’larını satın almak için 22 ülkenin sırada olduğunu söyledi. Bu İHA’lar, Tahran'ın ve Arap bölgesinde desteklediği milislerin hâkimiyetlerini ilan ettikleri başkentlerde, nüfuzlarını dayatmalarına ve bu baskıya direnen diğer yerleri tehdit etmelerine yardımcı olan İHA’lardır.
İran İHA’larının ve füzelerinin savaş alanına girmesinin ardından Kiev, Harkov, Herson ve diğer Ukrayna şehirlerinde askeri alandaki değişimin yapısı nasıl olursa olsun bu İHA’lar ve füzeler, dengeleri Moskova’nın lehine döndürmede başarılı olsun ya da olmasın; siyasi değişime daha fazla etkisi olacak. Bunun İran rejiminin Batılı güçlerle karşı karşıya olduğu krizleri derinleştirmesi ve her türlü anlaşmayı yeniden canlandırma girişimlerinin önünü kapatması bekleniyor. Çünkü Tahran'ın Moskova'nın yanında yer alması, İran rejiminin Ukrayna sahasında Rusya’ya karşı nüfuz mücadelesi veren Batılı güçlerle sıkıntılar yaşamasına neden oluyor. Ayrıca İran'ın savaşta Rusya'ya verdiği destek, nükleer anlaşmayla ilgili olan ve İran'ın askeri teçhizat ve teknoloji ihraç etmesini engelleyen 2231 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararının ihlali anlamına geliyor. Bu, ABD ve Avrupa ülkelerini Tahran'a ek yaptırımlar uygulamayı gözden geçirmeye itti. Ancak İran rejiminin bir arada yaşamaya alıştığı ve Arap bölgesi liderlerinin şikâyet ettiği nüfuzunun genişlemesini durdurmakta yetersiz olan yaptırımlar, Tahran'ın Putin tarafında yer almasını engellemesi zor.
İranlı yetkililer Rus güçlerini desteklediklerini inkâr etseler de -ki Tahran kendisini ne zaman sanık konumunda bulsa bunu yapıyor-, saha raporları, ucuz fiyatı ve radar ve hava savunma sistemleri tarafından tespit edilmesinin zorluğu ile öne çıkan ‘Şahit-136 gibi İHA türlerinin kullanıldığını doğruluyor. Bu raporların doğruluğu arttıkça, Tahran ve Moskova söz konusu silahların Ukrayna'da kullanılmasına ilişkin herhangi bir uluslararası soruşturmayı reddetmekte ısrar ediyor. Ancak Rus işgalini durdurmak için Batı silahlarının geniş çaplı desteğine kıyasla, İran'ın İHA’ları ile sahada yapabileceği değişikliğin boyutu şüpheli olmaya devam ediyor. Zira Moskova Suriye savaşında Beşşar Esed rejiminin yanında yer alarak rejimi kurtardığı gibi, buna benzer bir şeyin Rusya Devlet Başkanı’nı kurtarmak için Ukrayna savaşında yaşanması zor. Nitekim İran'ın İHA’ları askeri denklemi tersine çevirme konusunda daha az yetenekli. Çünkü Batılı güçlerin Ukrayna arenasında Putin'e karşı yürüttüğü savaş, bu güçler için sonuçları siyasi ve ekonomik çıkarları üzerinde geniş kapsamlı bir etki yaratacak olan bir ölüm kalım savaşı haline geldi.
Ancak İran'ın Ukrayna savaşındaki müdahalesinin stratejik ve jeopolitik boyutları, Tahran'ın iki ülkeyi düşman ve çatışmacı olarak gören bir eksen karşısında Moskova ile ittifakını derinleştirme eğilimini doğruluyor. Putin, Batılı güçlerle ilişkilerin tamamen kesildiğini ve Rusya'nın çıkarlarının Hindistan ve Çin gibi Doğu Asya'daki güçlerle yakınlaşmayı derinleştirmek olduğunu görmeye başladı. İran rejimi, Arap bölgesindeki kendi çıkarlarının ve müttefiklerinin çıkarlarının, ABD ve diğer Batılı güçler tarafından sürekli tehdit edildiğini düşünürken, Rusya ile ittifak kurmak bugünlerde pek cazip olmasa da Rusya'nın doğal müttefiki haline geliyor.