Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Suudi tarihine bugün hizmet ediliyor mu?

Şu anda eski ve yakın Suudi tarihi hakkında bilgi edinmeye bir yönelim söz konusu. Bunun türlü türlü sebepleri var. Bunların başında Suudi liderliğinin Suudi tarihini canlandırma ve onu herkese yakınlaştırma konusundaki büyük özeni ve sıcak tutumu geliyor.
Her yıl 23 Eylül Suudi Arabistan Milli Günü’ne büyük bir özen gösterilirken (eskiye dayanan bir özen), şimdi her yıl 22 Şubat tarihine özen gösteriliyor (yeni bir özen). Halk ‘otomatikmen’ Suudi milletinin sembolü olarak Kral’ın ve Veliaht Prens’in arkasında diziliyor. Suudiler, düşmanların üzerindeki saldırısının yoğunlaşması sebebiyle umut tugayının komutanı olan Veliaht Prens Muhammed bin Selman’a destek olmak için saf saf diziliyor. Necid’in ya da daha doğrusu şöyle, Arap Yarımadası’nın büyük şairi Muhammed bin Abdullah bin Useymin -Arap medyasının yeterince hakkını vermediği fasih şairlerin ustalarındandır-, Kral Abdulaziz için şöyle derken doğru diyormuş:
“Allah'ın o dönemde ortaya çıkardığı definesidir. -Müheymin olan Allah'ın onu geciktirmesinde bir hikmet vardır.”
Kolektif bir kimlik inşa etmek, siyasi toplumun oluşumunun temeli ve genel toplumsal dokunulmazlığı sağlama çadırının direğidir. Çünkü bu kimliğin sağlam olması ve ulu toplumun üyelerinin buna olan inancı, düşmanların mızraklarının kırıldığı ve ne kadar şiddetli olurlarsa olsunlar top mermilerinin geri sektiği engelleyici bir duvardır.
Peki kimliğin inşası tek bir sütun üzerinde mi yükselir? Yoksa birçok sütuna dayanan görkemli, büyük bir inşa mıdır?
Ortak hafıza ve herkes tarafından kullanılan örnekler ve hikayeler, anahtarın grubun tüm bilge adamlarında olduğu bir değerler hazinesi oluşturur. Bu sütunlar arasında ortak dil, popüler hafızanın kutladığı kahramanlar, kavşaklar oluşturan dini değerler, dış tehlikelerin doğasına ilişkin ortak bir hissiyat ve kamu vicdanında siyasi yönetime karşı yer alan güvenilir bir sözleşme yer almaktadır.
Genelden özele ve bütünden detaya girecek olursak, bu şartların çoğunun Suudi kimlik mimarisinin yapısında mevcut olduğunu söylüyorum. Örneğin bunlar arasında, Suudi coğrafyasının tüm sakinlerinin güvenini kazanmayı ve halkı dış tehditlerden (Osmanlı işgali ve sonuçları, İngiliz komplosu ve sonrası) ve iç tehditlerden (güvenlik zaafiyeti, siyasi parçalanma) korumayı başaran Suudi ailesi ile yaklaşık üç asırdır test edilmiş güven duygusu geliyor.
Bütün bunlardan sonra, kolektif bir kimlik duygusu uyandırmak ve tarihin tugaylarını -ne kadar parlak ve göz kamaştırıcı olursa olsun kısa mesajlar (şarkılar, birkaç dakikalık videolar...vs)- çatışma alanında harekete geçirmek yeterli mi? Yoksa bu, toprağa sağlam bir şekilde kök salmış, göklere çıkan bir yapı inşa etmek için ihtiyaç duyduğunuz birçok türden sadece biri mi?
Bazıları saatlerce sürebilen (filmler, seminerler, sesli kitaplar vb.) entelektüel ve kültürel içerikler oluşturmaya ne dersiniz?
Büyük, içten bir tutkusu olan Suudi tarihçi arkadaşım şöyle dedi:
“Biliyor musun Mişari, YouTube platformunda yeni tarih vizyonunun özüne hizmet eden, Suudi tarihine ilişkin ‘profesyonel’ içerikleri devamlı üreten bir kanal arayıp duruyorum ve sadece yabancı kaynaklar buluyorum!”
Ben de şöyle cevap verdim:
“Elimde olsaydı, senin ve senin gibiler için ve değerli katkılarda bulunan başka kişilere, endüstrinin ve parlaklığın tüm ‘araçlarına’ sahip bir platform kurardım. Sosyal medya ve internet raflarında bir ‘Suudi kütüphanesi’ oluşturmanız ve üretimi artırmanız için size alan tahsis ederdim. Eğer elimde olsaydı…”