Ömer Önhon
TT

Ukrayna'daki savaş: Tahıl anlaşması ve Türkiye'nin rolü

Dünyanın en büyük tahıl üreticilerinden ve ihracatçılarından biri olan Ukrayna'nın, Rus ablukası nedeniyle ürünlerini ihraç edememesinin ardından, Ukrayna'daki savaş, küresel bir gıda krizi şeklinde kendini gösteren çok ciddi sonuçlara yol açtı. Savaştan önce Ukrayna ayda 5 milyon metrik ton tahıl ihraç ediyordu ve savaşla birlikte tahıl ihracatının neredeyse yüzde 90 düşmesi, Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programını birkaç uyarı yayınlamaya sevk etti.         
Temmuz ayında Rusya ve Ukrayna arasında BM ve Türkiye'nin arabuluculuğunda bir anlaşmaya varıldığında bir rahatlama hissedildi. Anlaşmaya göre tahıl gemilere Ukrayna limanlarında yüklenecek, gemiler Karadeniz'i belirlenen güvenli koridorları kullanarak geçecekler ve Türk boğazlarından geçerek varış noktalarına gidecekler. Tüm süreç İstanbul'daki Ortak Kontrol Merkezi tarafından denetlenecek. Anlaşmanın en önemli yanı, koridorun başka amaçlarla ve askeri operasyonlara kılıf olarak kullanılmamasıydı. Bu bağlamda, ‘insani koridor’u (gemilerin kullandıkları güvenli koridor) kullanan gemilerin denetlenmesi anlaşmanın önemli bir parçası sayılıyor.
Genel olarak, anlaşma çok iyi gitti. Temel meselelerden biri, tahılın gönderildiği ülkelerin gerçekten buna en çok ihtiyaç duyan ülkeler olup olmadığıydı. BM'ye göre, ‘sürecin Ağustos ayında başlamasından bu yana, Karadeniz Tahıl Anlaşması kapsamında Ukrayna limanlarından 400'den fazla sevkiyatla 9,8 milyon ton tahıl ve gıda maddesi taşındı.’
Ancak, 29 Ekim'de Rus Karadeniz Filosu'na ait gemilerin bir dizi insansız hava aracı tarafından saldırıya uğramasıyla büyük bir kaza meydana geldi. Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, saldırının anlaşmanın şartlarından yararlanarak Ukrayna tarafından gerçekleştirildiğini iddia etti. Rusya Savunma Bakanı, ülkesinin bu nedenle anlaşmaya katılımını askıya aldığını duyurdu. Bu duyuru, tüm dünyaya gönderilmiş bir şok dalgasıydı. Ardından, tahıl anlaşmasının iki yardımcı unsuru olarak BM ve Türkiye’nin krize müdahale etmeleriyle, anlaşmayı kurtarmak için diplomasi devreye girdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile görüştü ve bu ülkelerin savunma bakanları da görüşmelere katıldılar. Çarşamba günü, Rusya anlaşmaya tekrar dönme kararını açıkladı, ancak Ukrayna'nın sözünü tutmaması durumunda tamamen geri çekilme hakkını saklı tuttu.
Birçok Batılı lider ve analist, Rusya'nın keskin dönüşünün temel olarak tehditlerine ve şantajlarına boyun eğilmemesinden kaynaklandığını vurguladı. Cumartesi ve Çarşamba arasındaki sürede, Ukrayna limanlarından tahıl sevkiyatları Rusya'nın yokluğunda yapılmaya devam etti.
Görünen o ki Türkiye, çabalarının bir parçası olarak Ukraynalılardan tahıl koridorunun Rusya'ya karşı askeri operasyonlarda kullanılmayacağına dair güvence alabildi. Ne var ki bu güvencenin, Ukrayna'nın askeri operasyonları için koridoru fiilen kullandığı gerçeğinin bir kabulünü teşkil edip etmediği sorusu sorulmaya devam ediyor. Ama şimdi önemli olan Ukrayna'nın güvence vermesi ve Rusya'nın da kabul etmesi.
Tartışılan bir diğer konu da Rusya'nın tahıl ve gübre ihracatında yaşadığı zorluklardı. Bu iki ürün yaptırımlar kapsamında olmasa da, mevcut yaptırımların yan sonuçlarından biri de ihracatı anlamsız kılan yüksek sigorta ve navlun maliyetleri. Üst düzey Türk yetkililer, 19 Kasım'da sona erecek olan ve herkesin daha uzun bir süre uzatılmasını umduğu tahıl anlaşmasının uzatılmasında bu konunun önemli olacağını belirttiler.
Devlet Başkanı Putin, Türkiye'nin çabalarını övdü ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir bütün olarak çatışmadaki tarafsızlığının faydalarına dikkati çekti. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Erdoğan'a ‘tahıl anlaşmasının korunmasına aktif katılımı ve Ukrayna'nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne verdiği sarsılmaz destek için’ teşekkür etti. Türkiye'ye diplomatik çabalarından dolayı teşekkür eden BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de onlara katıldı.
Bütün bunlar, birkaç ay sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler öncesinde çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olan Erdoğan için iyi haberler. İçeride, Erdoğan'ın karşı karşıya olduğu temel sorun ekonomi alanında. Perşembe günü Türkiye İstatistik Kurumu, Ekim ayına ilişkin yıllık enflasyon oranının bir önceki aya göre yüzde 83,5'ten yüzde 85,5'e yükseldiğini açıkladı. Tüketici fiyatlarındaki aylık artış oranına gelince, bir önceki ay yüzde 3,1 iken Ekim ayında yüzde 3,54'e ulaştı.
Ukrayna'daki savaş Türkiye'ye, daha doğrusu Türk hükümetine siyasi ve ekonomik fırsatlar sağladı. Savaşan taraflar arasında imzalanan anlaşmanın mimarı olarak görülen Türkiye Cumhurbaşkanı, dürüst bir arabulucu olarak hareket ettiği için övgü aldı ve Putin ile olan ilişkisi çok önemli hale geldi.
Erdoğan yanlısı Türk basını bu gelişmeleri onun diplomatik politikasının bir sonucu olarak sunuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan basına, başarısının sırrının meslektaşlarıyla samimi konuşmaktan geçtiğini söyledi. Türkiye ile Rusya arasında devam eden nükleer santral inşası gibi stratejik projelere de değindi.
Yine birkaç hafta önce Putin, Avrupa'ya doğal gaz tedarik etmek için Türkiye'nin batısında, özellikle de Trakya bölgesinde bir doğal gaz merkezi kurulabileceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu fikre son derece olumlu yanıt verdi. Bu fikir birçokları için sürpriz oldu, çünkü Avrupa'da Rus gazına bir talebin var olduğuna, ancak sorunun bunun nasıl sağlanacağında yattığına dayanıyordu. Ama aslında Avrupalılar artık Putin ve Rusya'yı ortak olarak görmüyorlar ve alternatifler aracılığıyla Rus gazına olan bağımlılıklarını azaltmanın yollarını arıyorlar. Her halükarda, bu fikrin, işlerin normale döneceğini umduğumuz uzak bir gelecek için olduğunu varsayabiliriz.
Putin ve Erdoğan'ın ilginç bir tarihi var; iki ülke arasındaki ilişkiler, 2015 yılında bir Rus askeri uçağının bir Türk uçağı tarafından düşürülmesinin ardından en düşük noktaya kadar geriledi. Zamanla işler düzeldi ve iki ülke arasındaki ilişkiler artık nükleer santral, hava ve savunma sistemleri dahil olmak üzere çoğu stratejik unsuru kapsıyor. Bu ilişkiler, Türkiye'nin Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'ndeki (NATO) müttefikleri için bir endişe kaynağı haline geldi. Ancak endişelere ve hatta bazı hesaplara yönelik eleştirilere rağmen, Türkiye'nin en azından tahıl anlaşmasında oynadığı çok olumlu ve önemli rol takdir edildi. En üst düzeyden bir BM yetkilisi tarafından yapılan net bir açıklamaya göre, "Anlaşma kapsamında Ukrayna ve Rusya'dan yapılan ihracat, tahıl fiyatlarının düşürülmesine, piyasaların istikrara kavuşturulmasına, açlık ve enflasyonun arttığı bir dönemde milyonlarca kişinin beslenmesine yardımcı oluyor."