Maha Muhammed Şerif
TT

Kaybedilen umut ve acı gerçek arasında Lübnan

Lübnan'ın çöküşünün çizdiği genel gelecek resmi, kasvetli bir çerçeve ve dönüşümlerden oluşan uzak bir ufuk ile çevrili. Bu ülke, birbirini izleyen ve krizleri derinleştiren çelişkili formları, kavramları ve politikalarıyla çöken hükümetlerin biriktirdikleri borçlar nedeniyle ciddi bir ekonomik krizden geçiyor. Borç, ekonomiyi, bankaları felç eden bir endişe, korku ve şüphecilik girdabına sürükledi. Krizler büyüdü, gelişti ve gittikçe de kötüleşiyor. Zira sosyal doğa, uyumsuz bir pozisyonu, krizlerde yankısı yüksek, dengeleri etkileyen ve sonsuz bir çatışma arenası oluşturan bir dengesizlik üreten, Lübnan dokusunu parçalayan mezhepçi bir sistemi ifade ediyor.
Elbette bu sınırlı alanda krizi tüm yönleriyle ele almak, teorileri ve doktrinleri tartışmak mümkün değil. Ancak, son derece etkili küresel, yerel durum ve koşulların özelliklerini sunmaktan uzak durarak, odaklanılabilecek hızlı işaretlerle yetineceğim.
Fırtınalı hızlı gelişmeye rağmen, Lübnan Ordu Komutanı General Joseph Avn’ın uyarıda bulunduğu 3 önemli konu var. Bunlar herhangi bir güvenlik hadisesi, şüpheli hareketlenmeler ve cumhurbaşkanlığı makamındaki boşluktur. Komutan, ordunun bu boşluğun kötüye kullanılmasına izin vermeyeceğini ve herhangi bir güvenlik ihlalini önleyeceğini vurguladı. Söz konusu krizin, tarihini esaretten kurtulmaya veya coğrafyasını çatırdamalara karşı güçlendirmeye çalışmadan uzun bir tarihsel aşamadan geçtiğini şimdiden belirtelim. Çünkü ekonomik, siyasi ve sosyal kriz dosyasından, bölünmüş mezhepçi politikaların belirlenmesine kadar, halen Hizbullah ve İran baskısının kışkırtıcılığının etkisindeler. Bu, yeni bir devlet başkanı seçmenin veya yeni bir hükümet kurmanın hiç de basit bir mesele olmadığı anlamına geliyor.
Bunun, sandalyelerin Müslüman ve Hristiyan mezhepler arasında eşit olarak bölündüğü Temsilciler Meclisi'nde cumhurbaşkanının milletvekillerinin gizli oylarıyla seçilmesi dışında geçerli bir sebebi yok. Belki günler bize, risklerin, meydan okumaların ve çatışmaların, siyasi elitlerin ve siyasi kurumların yozlaşması nedeniyle, arkalarında iç çatlaklar bırakan karşıt bileşenlerin ürünü olduğunu gösterecek. Zira her şey karmaşık, eksik ve tamamlanmamış.
Elbette, hükümetin stratejik çıkarlarını kavramadığı devleti ve halkı yok etmeye yönelik açıklanamaz bir çatışmanın ağır kayıplarını taşıyan, siyasi karşıtlık ve boşlukların alevlenmesine yol açan felaketlerin merkezindeki mevcut duruma bağlı olarak, hükümetin kuruluşunun da kompleksli olacağı aşikar. Siyasi elitler devlet ve halkın stratejik çıkarlarını kavramak yerine, sisli bir atmosferin ortasında ülkenin istikrarını çaldılar ve bunun sonuçları da kıtlıklar, iç savaşlar, nüfusun dengesini geri dönmemecesine bozan bölünmeler oldu ve geri kalmış ekonomik durumu daha da kötüleştirdi.
Bu nedenle her şey böyle karmaşık görünüyor. Partiler bakanlık kotalarını nüfuz, mezhep, parlamento bloğunun büyüklüğü ve devletin başka yerlerinde işgal edebilecekleri potansiyel pozisyonlar temelinde paylaşıyorlar. Cumhurbaşkanı seçimini zorlaştıran unsurlar nelerdir ve bu boşluğun devam etmesinin sebepleri nelerdir? Cevap, genel olarak, Lübnan siyaset sahnesinde önde gelen bir İran olgusu olarak kalmak, mezhepler arası çatışma ile birlikte Nasrallah'ın İsrail ile deniz sınırını çizme anlaşmasını onaylamasıyla biten aksilikler ve başarısızlıkları ülke geneline yaymak için Hizbullah'ın yaptığı keskin dönüş olabilir mi? Nasrallah, anlaşmanın “Lübnan’ın zaferi” olduğunu iddia ederek hemen kendisini alkışladı. Ama imzalanan anlaşma aslında İran finansmanı ve askeri programının zaferi.
Niyet, Lübnan'ı parçalamak, harap etmek ve Hizbullah'ın yardımıyla kendisini karıştıracak İran'a acımasızca teslim etmek olduğu sürece, cumhurbaşkanlığı veya hükümet boşluğunun yansımasının siyasi kaos olacağına şüphe yok. Bu parçalanma ise Lübnan’ın dışarıya ait bir sahaya dönüşmesi, daha fazla mezhep savaşının alevlendirilmesine devam edilmesi demek. Bu durumda işler, cumhurbaşkanını seçip, hükümeti kurarak anayasaya uygun şekilde yürütülmeyecek. Zira anayasaya uygun yürütülseydi bir halef seçilene kadar cumhurbaşkanının yetkilerinin geçici olarak hükümete devredildiğine tanık olurduk. Ancak korkutucu çelişkiler Lübnan halkında büyük bir şok yarattı ve onu çıkmaza soktu. Meclisteki muhalefet kaynaklarına göre, bu çıkmaza, Hizbullah'ın zaman kaybettirme ve cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili ivmeyi kesme talebi nedeniyle girildi. Bu ise cumhurbaşkanının seçilmesi için uluslararası veya Arap bir sponsorun yokluğunda, bir tırmandırma ve siyasi güçlerin cumhurbaşkanını seçmesini engellemedir.
Lübnan, politikacılarının uluslararası bir gündeme göre ve tamamen dışa bağımlı olarak çalışmasına alışkındır. Siyasi baskı hissettiklerinde televizyon kanallarına çıkıp ağlaşırlar. Kürsülerden Arapları kendilerine yardım etmeye çağıran, etkili konuşmalar yaparlar. Ama öte yandan Hizbullah'ın Arap iç işlerine karışmasını ve Arap ülkelerinde terör eylemlerinden bulunmasını engellemeye cesaret edemezler. Bu nedenle Lübnan devleti iradesi çalınmış, egemenliğini kaybetmiş, şimdi ve gelecekte kaybolmuş bir devlete dönüştü.