Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Muhammed Abduh ve Ayed el-Karni

Riyad Sezonu eğlenceleri kapsamında Suudi Arabistan'ın ve Arap dünyasının en ünlü sanatçısı Muhammed Abduh verdiği konserde kendisiyle birlikte sahne alan Suudi genç sanatçı Ayed ile arasında spontane gelişen bir diyalog ile herkesi şaşırttı:
Abduh genç sanatçıya “Gerçek adın Ayed mi?” diye sordu.
Genç, Abduh’un kendisinden bir sahne adı kullanmasını istediğini sanarak gururla “Evet, gerçek adım” şeklinde cevap verdi.
Abduh daha sonra bugün bu makaleyi yazma sebebim olan bir olaydan bahsetti. Kariyerinin başında kendisini sanatçı olarak kaydettirmek için Suudi Radyosu'na gittiğini ancak Radyo Komitesi'nin kendisinden adını başka bir sahne adıyla değiştirmesini istediğini söyledi. Kendisinin bu talebi reddederek “Adımı değiştirmeyeceğim. Alın evraklarınızı sizin olsun” dediğini belirtti. Üzerinden biraz zaman geçtikten sonra kendisinden neden böyle bir şey istediklerini anladığını ve meselenin Kral Fuad döneminin Mısır Baş Müftüsü Şeyh Muhammed Abduh ile ilgili olduğunu fark ettiğini söyledi.
Daha sonra Ebu Nura lakabıyla bilinen Abduh işin şaşırtıcı kısmına geçerek bugün sanatçı Ayed ile aynı şeyin tekerrür ettiğini söyledi. Ben az önce genç sanatçı Ayed’in Karn adlı soylu Arap kabilesine mensup olduğunu fark ettim. O yüzden adı Ayed el-Karni.
Ancak bu şarkıcı, Suudi Arabistan’daki Sahve (uyanış) döneminin bir yıldızı ya da hatibi olan Aid el-Karni değil. Bu Aid el-Karni, Gazi el-Kasibi’den tutun Türki el-Hamd ve başta Muhammed Abduh olmak üzere sanatçılardan oluşan Sahve karşıtlarıyla savaşanlardan biri.
Gazi el-Kasibi demişken, bakan, yazar, şair, idareci, devlet adamı ve diplomat olan Kasibi hakkında anlatılan en meşhur hikaye, İhvan-ı Müslimin’in (Müslüman Kardeşler) fakihi Yusuf el-Kardavi’nin onda kendimi görüyorum dediği Suudi -hatta uluslararası- Sahve yıldızı Selman el-Avde ile yaşadığı olaydır.
İlaf gazetesinin web sitesinde 16 Ağustos 2003 tarihinde yayınlanan bir yazıda olay şöyle anlatılıyor:
“Haftalar önce Riyad’da düzenlenen ulusal diyalog oturumlarının bitişinden sonra Dr. Gazi el-Kasibi’nin Sahve yanlısı Şeyh Selman el-Avde’ye Veliaht Prens’in evinde sarılarak şu beyiti okuduğunu söylüyorlar:
Ey sarığını gevşeten adam,
Bu senin zamanın, artık benden geçti.”
Bildiğimiz üzere beyit şair Cerir’e ait. Ancak bazı kelimeleri eksik. Cerir din adamlarını yaklaştıran ve şairleri uzaklaştıran Emevi Halifesi Ömer bin Abdulaziz'in meclisinde fakih Recaa bin Hayve'ye şöyle demişti:
“Bu senin zamanın. Bizim için Ömer’den izin iste.”
Gazi ve Selman el-Avde’nin hikâyesinin gerçek olup olmadığını bilmiyoruz. Ancak o zamanki Sahve kitlesi, sarıklarını gevşetmeyip bağlayacakları ve başlarını örtecek başka bir yer arayacakları bir zamanın geleceğini bilmez bir şekilde yükseklerden uçardı!
Muhammed Abduh sahnedeki sözlerini şöyle bitirdi:
“Kimin bozguncu, kimin reformcu olduğunu en iyi Allah bilir!
Sizlere Riyad’dan aktardığımız bu ‘taze’ olay, büyük Sahve döneminin Suudi toplumu üzerindeki etkisini gerek belgesel gerek drama gerekse bilimsel olarak belgelemenin gerekliliğini bir kez daha gösteriyor. Zira bu hareket hala ölmedi ve ölmeyecek de.