Abdulaziz Tantik
TT

Eğitim-öğretime dair farklı bir yaklaşım…

Türkiye ölçeğinde eğitimin vizyonu…
Eğitimin serencamını ve son yirmi yılda geliştirilmeye çalışılan sistemlerin bir türlü istenilen düzeyde işlevsellik kazanmadığını eğitimle ilgisi olan her kesin bildiği ve nedenlerini merak ettiği bir husustur. Eğitime dair yeni bir yaklaşım geliştirilmediği sürece de bu durumun değişmesine sebep bulmak imkân dâhilinde değildir. Eğitim ve öğretim meselesi, bir ölüm kalım meselesi haline dönüştürülmeden ve onu ideolojik angajmanlardan kurtarmadan bir çözüm bulmak muhaldir.
Eğitimde verilen arayı da dikkate alarak yeni bir yaklaşım ile gündemi yeniden eğitimin niteliğine çevirmek mümkün olabilir. Bu yüzden bu satırları karalamayı bir vecibe olarak düşündüm. Neler yapılabileceğini ise maddeler halinde ve kısa biçimi ile değerlendirmeye çalıştım.

Mevcut eğitim algısını düzeltmek adına…
1- Eğitimin niteliğini çoğaltmak…
Eğitim öğretim meselesi, nitelik meselesi ile birebir ilişkili bir durumu içerir. Nicelik bağlamında eğitim ve öğretimi düşünmek büyük bir yanılgı olur. Mesele, çok bilmek değil, çok iyi bir şekilde anlamayı öncelemektir. Anlamayı öncelemek ise niteliğin çoğalmasına imkân tanınması anlamını taşır. O zaman, klasik edebiyat haline dönüştürülmüş,’ eski eğitim sistemini ezber eğitim sistemi’ olarak taşlayarak yeni sisteme övgüler dizmek yerine, çocukların eğitiminde anlamı ve anlamayı önceleyecek neler yapılabilir. Buna yönelik bir zihni faaliyeti hayata geçirmekte yarar var.
Meselenin en temel sorunu, eğitimde ve öğretimde bir yöntem eksikliğidir. Bir eleştiriyi, değerlendirmeyi yapabilmenin yolu, bir yönteme sahip olmaktan geçer. İleri sürülen bir değerler dizinini, bir öncülü, bir ilkeyi ancak yöntem üzerinden anlamlandırabilir ve eleştirebilir kıvamda anlamak mümkün olur. Usul bilgisi lise düzeyinden başlayarak öğretilmeli ve üzerine çokça durulmalıdır. Mukayese bir eğitimin olmazsa olmazıdır. Bu durumu gerçekleştirecek olan şey ise iki şeyi mukayese yaparken neye istinaden yapılması gerektiği konusundaki zihni açıklıktır ve yöntem bilgisine sahip olabilmektir.

2- Eğiticilerin niteliğini artıracak bir formasyonun imkânını aramak…
Eğitim ve öğretim ancak eğiticilerin iyi vasfı ile netice alınabilir bir olgudur. O yüzden eğiticilerin geliştirilmesi, derinleştirilmesi ve öğreticiliklerinin artırılmasını sağlamak bir eğitimin olmazsa olmazı olarak önümüzde durmaktadır. Yüksek lisans düzeyi ile birlikte yöntem üzerine eğitimin en üst düzeyini öğretmek ve beklemek bir hak olarak eğitim neferlerinin omzunda bir nişan olarak yer almalıdır.
Eğitimcilerin eğitici yönleri geliştirilmediği sürece eğitimde sonuç elde etmek muhaldir. Bu yüzden eğiticilerin kendilerini meşgul edecek her şeyden azade kılınmaları sağlanmalı ve sadece eğiticiliğe yönelecekleri bir zemin sunulmalıdır. Buna rağmen eğitici vasfını yitirmiş kişilerin yenileri ile değiştirilmesi de elzem olur. Eğitici ise iyi eğitim sahibi hocalar ile sağlanabilir. Bu noktada üniversite hocalarının gelişmeleri ve derinleşmeleri, sahip oldukları alanla ilgili nelere muktedir oldukları da dikkate alınmalıdır. Silsile yolu ile bu konuda doğru adımlar yeni bir eğitim formasyonu için şarttır.

3- Düşünmeyi sağlayacak bir eğitimin arayışı içinde bulunmak…
Düşünmek başlı başına bir olaydır. Düşünebilmenin yetisini gösteren her öğreticiyi ciddiye almak ve ona gereken önemi vermek birinci derecede elzemliliği gösterir. İyi eğiticiye gösterilecek önem ve verilecek imkân ile takdir edilen bir durum olduğunu göstermek, iyi olmaya yönelik bir ilgiyi üretir. Düşünmeyi sağlayacak olan şey ise, eleştirel tutumun içselleştirilmesidir. İnsanlar korkmadan bir konuda görüş beyanında bulunuyorlarsa ve dikkate alındıklarında daha rahat düşünmeye başlayacaklardır. İşte bu yüzden eleştirel düşünmeye yönelik baskıyı ortadan kaldırmanın kendisi iyi düşünme açısından zorunluluğu içerecektir.

Sığlığın ve hızın oluşturduğu eğitimde durmanın ve derinleşmenin sağlanması açısından neler yapılabilir?
Her şey insan zihnine bocalama düşmektedir. İnsan varlığının oluşumunu sağlayan her şey ile bir alabora hali yaşamaktadır. Durmak, durulmak, durgun olarak olup bitenin neliğini anlamak ise derinleşmeyi sağlar. Derinleşmenin en önemli yöntemi, bir şeyi alel acele değil, beklemeye alarak onunla gerçekten yüzleşmek ve hakkında yeterli düzeyde bir karara sahip olduktan sonra konuşmaya başlamaktır. Bunlarda aşağıda maddeleştirilmiştir…

1- Kavramların incelenmesi ve derinlemesine algılanması için yapılacak eğitimsel çalışmalar…
Dil ve dile dayalı kavram çalışması, derinleşmenin temelini inşa eder. Dili bilmeden, kavramı anlamadan, kavramın tarihsel sürecindeki değişimleri fark etmeden bir kavramın yapısını ortaya çıkarmak zor olacaktır. O yüzden kavramın derinliğini elde edecek bir çalışma esasa taalluk eder. Dil ve kavram ilişkisi kadar, kavramın o dilde kazandığı gücün ve derinliğin anlamını keşfetmekte o derece önemlidir. Bir kavram üzerine serbest çalışmalar yapmak, zihni özgür kılarak o kavrama yeni anlamlar yüklenebilir mi, yüklenemez mi meselesini tartışmaya açmak, yeterli düzeyde bir kavram çalışmasının alt yapısı açısından önemli bir olguyu işaret eder.

2 Durmanın ve sabırla, hikmetle ve istekle öğrenme azminin çoğaltılması…
Durmak, anlamın kendi tezahürünü kaçırmamak anlamını taşımaktır. Kavrama yönelik eldeki verilerle acele karar vermek, kavramın yeterli düzeyde anlaşılmasının önündeki engeldir ve kavram ile ilgili kolayca bir aldanışa yönelmektir.  Sabır ve hikmet ise zihnimize üşüşen şeyleri belirli bir zemin üzerinden zihnimizde tartışmadan onları varlığa çıkarmamayı içerir. Sabır, anlamın olgunlaşmasını ve kavramın kendisini açmasını sağlar. Hikmet ise, kavramın yolunu, yordamını, yönünü belirleme konusunda bir zihni derinlik sağlar. Her kavram bir dünyadır. Bu salt bir slogan değil, hakikatin kendisi olarak düşünülmeyi hak eden cinsten bir ilkedir.

3 Dış dünyadaki çekici ve cazibeli bir dünyadan içe dönmeyi ve içselleşmeyi sağlayacak eğitime geçişin sağlanması…
Sürekli dışa dönük bir benliğin sorunu kendi içini unutmasıdır. Kendini unutan bir zihin ise dışı kendisine nasıl sunuluyorsa öyle algılar. Hâlbuki öğrenilen bir şeyin iç dünyamızda bir karşılığı oluşmadığı sürece o şeyi anlamış sayılmayız. Anlamadığımız bir şeyi ise öğrenmiş olmayız, öğretilmiş oluruz. Ama bu öğretilme belirli bir amacı taşıyabilir. Ve sen buna karşı korunaksız kalırsın. İşte bu yüzden kişinin kendi içine dönmesi, kendisine sunulan eğitimi, kendi iç dünyasında tartması, tartışması, sonra da onu anlamlı kılarak varlığının temeli olarak yeniden inşa etmesi sağlanacak bir eğitime imkân verilmelidir.

Özel ve genel ilgilenmenin nasıllığı meselesi ve üzerine düşünceler geliştirme arayışı…
Özel ilgilenme ile genel ilgilenme arasında metodik bir fark vardır. Özel ilgilenmede öznel bir durum söz konusu ve kişiye özel bir yaklaşım geliştirme zorunluluğu vardır. Genele yönelik eğitimde ise nesnel bir eğitimi öncelemek asli bir durumu ihtiva eder. Genel, birden fazla kişiye aynı şekilde yapılacak eğitim anlamını taşır. Bu da aynı temeli her kese vermeyi içerdiği için nesnel bir algıyı ve kavrayışı öne çıkarmayı başarabilmelidir.

1- Özelde aynı ilgiyi taşıyan kişilere ilgilerinin derinleşmesini sağlayacak okumalar yapma ve okumalarında eşlik etme…
Bu noktada konu bazlı okumalar ve bu konu bazlı okumalar için genel bir okuma sürecini bitirmeyi hedef olarak ortaya koyulmalıdır. Bir konuda yeterli bir derinliği sağlayan kişi eğer onu kendi öznelinde de kavramışsa, başka özel konularda kişinin nasıl bir okuma yapması gerektiği konusu açıklık kazanacağı gibi derinleşmenin kendine has yöntemini de idrak etmeye vesile olacaktır. Özellikle, derinleşeceği konunun usulünü doğru bir şekilde öğrenmelerini sağlamak ve muhakkak bir yöntem üzerinden gelişimi sağlamaya yönelik çalışmalar yapmak elzemdir. Derinleşme bir yöntemi içermelidir. Hatta kişiye öyle bir özgüven verilmeli ki kendisi de kendine has bir yöntemi kurabilecek zemine dair çalışmalar yapmayı düşünmeli ve bu konuda destek alacağına olan güveni sağlanmalıdır.

2- Genel ilgilenmelerde ise doğru bilinen yanlışlara dikkat çekilecek seminer ve konferansların düzenlenmesi ve bir idrak çoğalması sağlamaya çalışmak…
Genel geçer kurallar, propaganda aracılığı ile topluma şırınga edilmektedir. İnsanlar bugünün koşulları içinde sosyal medya aracılığı ile ve popüler kültür sayesinde bir sürü şeyi bildiğini sanmakta ve yanlış birçok doğruya sahip olduklarını düşünmeye devam etmektedirler. İşte bu konularda yeterli ve ikna edici bir zemin üzerinden konferanslar, paneller ve sempozyumlar yapılabilir. Bunun sağlayacağı verimli bir zihni zemin üzerinden yanlış algılar doğru algılar ile değişmeye hazır hale getirilebilir. Çaba ve gayret olmadan herhangi bir şeyin değişime uğraması beklenmemelidir.

3- Belirli okullarda edebiyat ve felsefi okumalar eşliğinde anlam arayışına zemin oluşturma…
Edebiyat ve felsefi okumaları, anlam arayışının temelini kurma anlamını ihtiva ederler. Bu yüzden edebiyat üzerine çalışmalar, okumalar, edebi metinleri yazmaya yönelik teşvikler ve tedbirler işe yarayacak olgulardır. Ama bunları, sosyal değişimin temelini de dikkate alan bir bakış üzerinden yapılmasını sağlamak ve an ile irtibatlı anlamın geleceğe dönük vizyonunu da dikkate sunularak yapılmalı bu çalışmalar…
Böylece bütüncül bir zeminde eğitimi derinleştirme ve unutulan kavramlar olan; dava, dava adamlığı, dava şuuru gibi kavramların yeniden hayatımıza girmesine imkân tanıma ve gençlerin ‘bir beklenti içinde olmadan’ yaşamın anlamı ve burada olmanın imtihanını geçerek geleceğe dönük bir ilginin gerçekleşmesine katkı sunmak sağlanabilir. 
Sorumlu, müdrik, davası olan, anlam arayışını hayatının sebebi kılan insanların varlığını kalıcı hale getirerek insanlık ölçeğinde iyinin, güzelin ve doğrunun egemen olacağı yeni bir dünya kurulmasını sağlayacak güzel ve bereketli işlere katkı sunulmasına zemin oluşturması hedefine katkı verilebilir…