Abdullah Raddadi
Suudi araştırmacı ve ekonomi uzmanı
TT

Tayland ekonomisinin hikayesi

Bugün Tayland'a kim bakarsa baksın, bu ülkenin 1960’larda ekonomisi neredeyse tamamen tarıma dayalı bir ülke olduğuna inanamaz. Bu yıllarda Tayland ekonomisinin yüzde 80'i pirinç ve kauçuk gibi tarımsal ihracata bağımlıydı. Ancak Tayland 1966'da sanayileşme sürecini desteklemek ve ardından kapsamlı bir kalkınma sürecini başlatmak amacıyla ‘Yatırım Kurulu’ adlı bir oluşum kurdu. Böylece Tayland, düşük gelirli bir ülkeden orta gelirli bir ülkeye dönüştü ve ekonomisi son 30 yılda kesintisiz bir büyümeye tanık oldu. Yoksulluk oranı, yüzde 7'si 2013 ile 2019 yılları arasında olmak üzere yüzde 55 azaldı. Tayland hükümetinin yoksulluğu azaltma ve yaşamsal refah seviyesini yükseltme planları halen devam etmekte.
Tayland'ın büyüme süreci dört aşamaya ayrılabilir: Birincisi, 1960’lar ve 70’lerin başına denk gelen Tayland 1.0'dır. Ülke bu aşamada tarım ekonomisinden sanayi ekonomisine geçişin önemini anladı ve Yatırım Kurulu’nu kurdu. Sovyetler Birliği’ne karşı Soğuk Savaş sırasında Asya'da nüfuz sahibi olmak isteyen ABD ile olan güçlü ilişkileri bu geçişte ona yardımcı oldu. O dönemde Tayland, ABD’li yatırımcıları çok uluslu şirketlerin maruz kaldığı kısıtlamaların çoğundan muaf tuttu.
İkinci aşama, ülkenin hafif sanayiye geçtiği Tayland 2.0'dır. Bu aşamada hükümet, sanayileşme çabalarını güçlendirdi ve o dönemde birçok gelişmekte olan ülkede yaygın olan ‘ithal ikameci sanayileşme’ stratejisini yürürlüğe koydu. Burada amaç, ithal mallara bağımlılığı azaltmak, döviz tasarrufu yapmak, katma değeri artırmak ve tarımdan uzaklaşarak çeşitlilik sağlamaktı. O zamandan beri Tayland, birçok sektörde hala kendi kendine yetme politikası uygulamaktadır.
Üçüncü aşama, Tayland 3.0'dır. Tayland, en karmaşık endüstrilerin dünyasına girdi ve iç taleple yetinmek yerine ürünlerini dışarıya tanıtmaya başladı. 1977 Yatırıma Teşvik Yönetmeliği ihracatçılara özel teşvikler ve kolaylıklar sağlayarak, Tayland'daki birçok anlayışı değiştirdi. Bu kolaylıklar ülkeyi, başta Japonya olmak üzere yabancı yatırımlar için cazip hale getirdi. Tayland, sanayi sektörünü geliştirmek için 1980'lerde endüstriyel büyümesinin zirvesinde olan Japonya ile bir ortaklığa ihtiyaç duyuyordu. Buna ilave olarak, Singapurlu ve Tayvanlı yatırımcılar da ülkeye çekildi.
Bütün bu yıllar içinde Tayland beş yıllık plan sistemini takip etti. Bu sisteme göre hükümet beş yıllık bir planı onaylıyor ve bu planın ilerlemesini kendi devlet kurumları veya Yatırım Kurulu aracılığıyla takip ediyordu. Ancak Tayland 2017'de bu sistemi değiştirdi. Anayasada stratejisi her beş yılda bir gözden geçirilen 20 yıllık bir plan onaylandı. Bu aşama, Tayland 4.0'dır. Bu aşamada Tayland, 2037 yılına kadar inovasyona dayalı bir ekonomiye evrilerek, orta gelirli bir ülkeden yüksek gelirli bir ülkeye dönüşmeyi hedefliyor. Tayland, endüstri ve hizmetlerde teknoloji ve yeniliği teşvik etmeye çalışıyor.
Tayland'ın bu değişimi başarıyla sağladığı ortada. Zira 1960'larda ekonomi neredeyse tamamen tarıma dayalı iken tarım, ülkedeki işgücünün yaklaşık yüzde 30'unu oluşturuyordu oysa bugün Tayland ekonomisinin sadece yüzde 8'ini karşılıyor. Sanayi şu anda ulusal ekonominin yüzde 35'ini oluşturuyor ve Taylandlıların yüzde 23'ü bu sektörde çalışıyor.
İki sektör karşılaştırıldığında, 1960’lı yıllarda tarım sektörünün ülke ekonomisine katkısı sanayi sektörünün katkısının üç katıydı. Ancak şimdi tarımın katkısı sanayinin üçte biri kadar. Aynı şekilde 1980'lerde yüzde 20 olan ihracatın payı bugün yüzde 70'lere çıkmış durumda. Yüzde 15'lik bir paya sahip olan turizm sektörünü de unutmamak gerek. Tayland gelecekte medikal ve sağlık turizmine yönelerek bu sektörün ekonomiye katkısını artırmaya odaklanacaktır. Ayrıca Tayland önümüzdeki 20 yıllık planı kapsamında, beşi tarım, gıda ve elektronik gibi halihazırda var olan sektörler ve kalan beşi ise tıp, havacılık, lojistik, otomasyon ve dijital ekonomi gibi ilerlemek istediği sektörler olmak üzere geleceği için hayati önem taşıyan 10 sektör belirledi.
Tayland ekonomisinin nasıl yükseldiğini inceleyenler iletişim, ticaret ve yatırımı geliştirmek için bölgesel çabaların rolünün önemini göreceklerdir. Bunlar, Tayland'ın iddialı kalkınma planlarını uygulamasını sağlayan ana bileşenlerdir. Nitekim ABD, Tayland'ın ekonomik kalkınma serüveninin başlangıcında önemli bir rol oynadı. Daha sonra Japonya, Singapur ve Tayvan benzeri roller oynadı. Tayland ayrıca ulusal ekonomisine hizmet etmesi için Çin'in büyümesine yatırım yaptı. Bütün bunlar, Tayland'ın coğrafi konumu ve hükümetinin refah düzeyini iyileştirme konusundaki değişmez arzusuyla desteklenmektedir.