İstemi Yılmaz
TT

Suriye’ye operasyon: Türkiye ABD’nin direncini kırabilecek mi?

Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü YPG/PKK unsurlarını temizlemek adına yeni bir operasyona hazırlanıyor. Ancak aylar önce duyurulan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her konuşmasında zikrettiği operasyon bir türlü başlamadı. Askeri anlamda bir sakıncası bulunmayan tabloda sorunun kaynağı diplomasi gibi görünüyor.
Ankara bir süredir terör örgütü YPG/PKK’nın bölgedeki müttefiki ABD ve Şam rejimini destekleyen Rusya’ya baskı yapıyor. Amaç, Suriye hava sahasını harekât sırasında Türk savaş uçaklarına açabilmek.
TSK ve Suriye Milli Ordusu (SMO), daha önce 2017’de El Bab ve Cerablus’u, bir sene sonra Afrin’i, 2019’da da Resulayn-Tel Abyad hattını YPG/PKK’lılardan arındırmıştı. Bütün bu operasyonların ABD’nin Cumhuriyetçi Başkanı Donald Trump döneminde gerçekleşmiş olması tesadüf olarak değerlendirilemez. Nitekim terör örgütü YPG/PKK’nın çatı örgütü Suriye Demokratik Güçleri, Ankara’nın olası operasyonunu diplomatik kanallardan engellemek adına ABD’nin mevcut Başkanı Joe Biden’a aynı mesajı veriyor: “Trump yönetimi, 2019 yılı sonlarında Türkiye'nin Suriye’nin kuzeydoğusuna yönelik askeri operasyonuna karşı durmayarak SDG'li müttefiklerine ihanet etti”.
SDG lideri Mazlum Abdi’nin Şarkul Avsat’a verdiği röportajdan yapılan bu alıntının haklılık payı var. En azından doğru damara basınç uygulandığını söyleyebiliriz. Biden’ın bölge danışmanlarından biri Brett McGurk. Kendisi Demokrat Başkan Barack Obama döneminde DEAŞ’la Mücadele Koalisyonu’nun başındaydı. DEAŞ’a ve Esed rejimi üzerinden Suriye’deki Rus varlığına karşı YPG/PKK’yı kullanma tezinin mimarı olan McGurk’ün Türkiye’de aranan teröristlere plaket verdiği fotoğraflara açık kaynaklardan ulaşılabilir. Dolayısıyla Ankara’nın Oval Ofis’e uyguladığı harekât markajının direnç noktası da yine Demokratlar arasında yer alıyor. Demokratlar, Obama’nın başkanlığı sırasında temellerini attığı Suriye stratejisinden neden bir çırpıda vazgeçsin?
Washington’ı zorlayan küresel konjonktür. Rusya’nın Ukrayna işgali Avrupa’yı savunmasız kılarken “Moskova’yla teması bulunan NATO üyesi” Türkiye’nin önemini artırdı. Bu çılgınlığı bitirmek adına ABD’nin Ankara’ya ihtiyacı var. Diğer yandan Ukrayna savaşı sayesinde Baltıklara genişleme fırsatı yakalayan Atlantik İttifakı’na İsveç ve Finlandiya’nın üyeliklerinin önündeki tek engel de yine Türkiye.
Bununla birlikte her şeye rağmen ABD Türkiye’nin harekât baskısına çabuk teslim olacak gibi görünmüyor. Zira Pentagon, Suriye’den çekilme şartını “YPG/PKK’ya yasal güvence verilmesi” şerhine bağlamış vaziyette. Bir tür DEAŞ’la mücadelede “kullanılan” örgüte ödenecek diyet veya Amerika’nın küresel itibarını düzeltme çabası. Söz konusu güvencenin adresiyse Esed rejimi.
SDG lideri Mazlum Abdi Rusya aracılığıyla Şam’la görüşmelerin sürdüğünü doğruluyor. Ancak terör örgütünün arzusu, YPG/PKK’ya Suriye ordusu içerisinde özel bir yer açmak. Plana göre, anayasa değişikliğiyle örgütün silahlarına yasal statü bahşedilecek.
Şam ile terör örgütü arasındaki müzakereler, ABD ve Rusya tarafından destekleniyor.  Belki de iki süper gücün mutabakata vardığı tek konu Suriye’nin geleceğinde terör örgütü YPG/PKK’ya yer açılması. Ankara’nın harekatları bu temenniyi şimdiye kadar baltalamayı başardı. Peki Tel Rıfat’a yönelik askeri operasyon, terör örgütünü Suriye masasından kovmaya yetecek mi?