Nebil Amr
Filistinli siyasetçi ve yazar
TT

Asıl hikaye Netanyahu, gerisi teferruat

Netanyahu sansasyonelliğe, yenilmez bir süper kahraman gibi görünmeye düşkündür.
Başbakanlık görevinden 1 yıllığına uzaklaştırıldığında bile ana muhalefetin başı, bilhassa iç politik devinimin temposunu ayarlayan konumunda kalmayı sürdürdü. Bilhassa iç politika dedik çünkü Henry Kissinger'ın belirttiği gibi İsrail'de dış politika yoktur. Genellikle hükümeti kurmakla görevlendirilen kişiye tanınan yasal süre boyunca, ilgililer Netanyahu'nun ganimetleri iktidara susamış müttefikler ile tüm grupları ile sağa kesinlikle egemen Likud arasında paylaştırmaya odaklanan çalışma yöntemini takip ettiler.
Paylaştırma süreci, gerçek olmaktan ziyade uydurma bir gerilim ve heyecan içeriyordu. Bunun nedeni, sihirbaz denilen Netanyahu’nun, başbakanlık pozisyonunun cepte olduğundan ve müttefiklerin isteklerinin karşılanabileceğinden, özellikle istediklerini elde edemeyenlerin hiçbiri kendisiyle rekabet edecek ya da muhalefet edecek niteliklere sahip olmadıkları için, üst düzey Likudluların isteklerinin onun belirlediği önceliklere göre yerine getirileceğinden çok emin olmasıydı.
Önemli mevkilerinin çoğunda en azılı ırkçı sembollerin varlığı, altıncı hükümetin cephesinde güçlü bir şekilde görünen kara noktalar oluştursa da, dünya, özellikle de İsrail'in müttefikleri, bu türden bir olguya alışkın, zira her İsrail hükümeti -özellikle sağcılar döneminde- dünyanın nazarında terörist olduğu şüphesiz bir ismi içermiştir.
Lapid-Gantz'ın "ılımlılık ve esneklik" hükümetinin önemli liderlerinden Lieberman, Netanyahu'nun mevcut araçları Ben Gvir ve Smotrich kadar sağcı ve ırkçıydı. Lieberman, Filistinlilerin Ölü Deniz'de boğulmasını dilediğini söyledikten sonra önce dışişleri bakanı, sonra savunma bakanı, ardından maliye bakanı oldu ve bunlar İsrail sistemindeki en önemli üç bakanlık.
Dünya herhangi bir İsrail hükümetine gerçekçi ve pragmatik bir şekilde muamele eder, ona bakanlarının biyografisi üzerinden bakmaz veya onunla olan ilişkisini buna göre tanımlamaz. Yeni İsrail hükümetiyle ilişkilerde en kısa yol da Netanyahu ile çalışmaya odaklanmak olacak. Onları savunmanın, zor durumda bırakan ama reddedilmeyen ve itiraz edilmeyen davranışlarını görmezden gelmenin zorluğundan korktuğu için iktidarda düpedüz ırkçıların varlığından hoşlanmayan Amerikalıların yapacağı şey de bu.
Devlet nüfusunun beşte birini oluşturan İsrail uyruklu Filistinlilere gelince, onlar daha önce gelenlerle nasıl başa çıktılarsa, sonrakilerle de öyle başa çıkacaklar. Ancak bu kez farklı olan, onlarla giriştikleri sokak savaşlarından iktidara geçiş yapan ırkçılar, seçmenlerine Filistinlilere yönelik sistematik eziyet ve kendilerine verilen hakları kaldırma vaatlerini uyguladıkları zaman, önceki hükümetlerle zaten dar olan mevcut marjların daha da daralacak olması.
İşgal altındaki Filistinlilere gelince, onlar için dramatik bir yenilik olmadı ve şimdi de olmayacak, çünkü tüm İsrail hükümetlerinin ortak paydası değişmedi ve değişmeyecek; Filistinliler için gerçek bir devlet yok, onlara acımasızca baskı yapmaktan vazgeçmek yok, onlara havuç ve sopayla yönetilen de facto sakinler gibi davranmaktan geri adım atmak yok. Şehitlerin, yaralıların, tutukluların ve yıkılan evlerin sicili tüm hükümetler arasında eşittir.
Netanyahu, bakanlıkların ve bütçelerinin avantajlarından yararlanmaları ve yaklaşan seçimler için oyları artırmaları amacıyla araçlarını (Ben-Gvir ve Smotrich) istediklerini yapmakta serbest bırakacak. Ancak, her zaman kontrol altında kalmalarını sağlayacak imkanlara ve araçlara sahip olduğu için dizginleri elinde kalacak. “Filistinlilerle barış” hikayesinde Netanyahu’nun tutumunu analiz ettiğimizde ise, sorunun aslen bu konudaki ilk ve son karar verici olan Netanyahu'da olduğunu görürüz. Irkçı sağ güçler tarafından kollarının bağlandığı ve bunun da onu bu konuda ılımlı davranmaktan alıkoyduğu iddiasına inanılmamalı. Zira Netanyahu objektif olursa bunu yapabilir ama kişisel ve ideolojik olarak ve çıkarları için bunu istemiyor. Bu da bu makalenin başlığının “Asıl hikaye Netanyahu, gerisi teferruat” geçerliliğini teyit ediyor.
Bu bağlamda Netanyahu ne düşündüğünü söyledi ve Filistinlilerle çözüm konusunda önceki hükümetlerin belirledikleri çıtalardan farklı olmayacak şekilde bağlı olduğu siyasi çıtayı erkenden belirledi. Bu konuda iki tarafa kendilerinden daha güçlü ve bir uzlaşma dayatmaya muktedir bir üçüncü taraf eklenmedikçe, Oslo'da olduğu gibi müzakere edilmiş bir çözüm için makul bir alan kalmadı. Ama Ukrayna savaşı sırasında böyle bir ihtimal yok, sonrasında ise tüm ihtimaller mümkün.