Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Tekenin ziyafeti

Tarih okumak, karmaşık bir mesele. Elem ve cehalet dolu. Eski ve modern tarih diye bir şey yoktur, bu yalnızca ezberi kolaylaştırır. Zaten geçmişte kalan her olay tarih olmuştur. Bir Fransız atasözünde, dünün ve taş devrinin birbirinden farkının olmadığına değinilir. Tüm dünya şimdi sanki Napolyon veya Jül Sezar'dan bahseder gibi geçmiş dünyadan bahsediyor. Herkes, Putin'e hangisi olduğundan bahsetmeden çar diyor.
İnsanlık var olduğu sürece, Gürcü asıllı eski rahip Stalin, Avusturya doğumlu onbaşı Hitler ve sıradan bir gazeteci olan Benito Mussolini hakkında kitaplar, makaleler ve çalışmalar yayınlanmaya devam edecek. Üçü de zorba idi, ancak kendi halklarını büyülediler. Kadınları büyüleyenler de oldu. Metresi Clara Petacci, Mussolini ile birlikte öldürüldü. Eva Braun, Berlin'deki sığınakta eşi Hitler ile birlikte intihar etti.
Hepsinin son saatleri rezillik içerisinde geçti. Yargılanmamak için tüm kaçış yollarını arayan Mussolini, bir kamyonun arkasında bitkin bir halde İtalyan komünistlerinin eline düştü. Yine yargıdan kaçmak isteyen Hitler ise Sovyet tanklarının sesini duyduğu sırada kendisini vurarak intihar etti. Sığınağa giren Ruslar, Hitler’i, kendisiyle birlikte intihar eden Eva Braun'u ve yoldaşlarını buldular.
Lider olarak sürdürdükleri hayatları, Saddam Hüseyin gibi sığınakta veya Kaddafi gibi sona erdi. Kaddafi kendisini tutanlardan beraat isterken Saddam ise gardiyanlarından onu asmaları yerine vurmalarını istemişti. Nikolay Çavuşesku, yargıçlarından merhamet dilemiş, ancak onu bir an olsun bırakmayan eşi Elena ile birlikte vurularak infaz edilmişti.
Saddam, yanında 750 bin dolar para ile birlikte bulunmuştu. Kaddafi ile birlikte oğlu Mutassım da öldürülmüştü. Saddam Hüseyin'in oğulları Uday ve Kusay, akrabalarının kendilerini ihbar etmesi üzerine öldürülmüştü. Bu sonlar, çeşitli romanlara konu olmuştur. En güzeli, Gabriel Garcia Marquez’in “Labirentindeki General” romanı ve Mario Vargas Llosa’nın “Tekenin Ziyafeti” romanıdır.