Abdurrahman Şalkam
TT

Liderin kalbi yoktur: Mussolini damadını idam ediyor

Kont Galeazzo Ciano, faşizmin kalbini ve hatta aklını, siyasi ve askeri tarihinin çizgilerini özetleyen kitap gibi bir adamdır. Babası Faşist harekete mensup bir subaydı ve Duce Benito Mussolini ile bağlantılıydı. Ciano edebiyata ilgi duydu, erken dönemde bazı şiirler yazdı ve büyük İtalyan yazar Alberto Moravia ile dostane bir ilişki kurdu. Babasının Mussolini ile olan ilişkisi sayesinde, Benito Mussolini'nin kızı Edda ile aralarında evlilikle sonuçlanan bir aşk bağı kuruldu. Ciano, Dışişleri Bakanlığı'na diplomat olarak atandı. Çin'deki İtalyan Büyükelçiliği'nde çalıştı. Kültür ve edebiyatla iç içe olan genç Ciano, Çin'de geniş bir aydın çevresi ve farklı toplumsal tabakalarla geniş ilişkiler kurdu, farklı spor dallarıyla ilgilendi. Siyasete olan ilgisi sınırlıydı. Ancak lider Mussolini'nin kızı Edda ile evlendikten sonra, arzusu dışında kendini Faşist Parti çemberi içinde buldu. Sanata ve edebiyata olan bağlılığı nedeniyle Mussolini onu Popüler Kültür ve Propaganda Bakanı olarak atadı. Duce'nin damadı entelektüel Ciano, siyasi şiddete karşı olduğunu gizlemedi, ancak liderle olan akrabalık ilişkisi nedeniyle kimse onun açıkça ifade ettiği şeyler hakkında konuşmaya cesaret edemedi.
25 Mayıs 1914'te İtalya, daha sonra Birinci Dünya Savaşı olarak bilinen Büyük Savaş’a katılmak konusunda bölünmüştü. O günlerde Benito Mussolini, sosyalist ‘Avanti’ gazetesinin ön sayfasında yayınlanan ‘Kahrolsun savaş’ başlıklı bir makale yazmıştı. 1939'da Nazi Almanyası'nda savaş sesleri yükselmeye başlayınca ve Benito Mussolini'nin Hitler'le ittifak adımları hızlanınca, Ciano, Sosyalist Parti üyesi gazeteci Mussolini'nin 1914'te Avanti gazetesinde çıkan yazısını büyüterek resmini evinin salonuna astı. Mussolini'nin kızı ve Ciano'nun eşi Edda, Hitler'e tutkundu, ona tapınacak kadar saygı duyuyordu, babasının Führer'in peşinden sınırsız bir şekilde sürüklenmesinden heyecan duyuyordu. Ciano'nun önce kendisiyle, ardından eşiyle başlayan çatışması, ilerleyen yıllarda kayınpederi olan Lider ile anlaşmazlık noktasına ulaştı.
1939 yılı korkunç beklenenin (savaşın) kazanına odunların taşındığı yıldı. Hitler savaş için hazırlanmış ve diplomatik savaşlara başlamıştı. Kendisine göre Alman toprağı olan Sudetenland sorununu gündeme getirdi ve onu Çekoslovakya'dan koparıp ilhak etmeye karar verdi. O dönemde Ciano, damadı olduğu Liderin kararıyla İtalya Dışişleri Bakanı oldu. Kendisini iradesi dışında saçma bulduğu ve Hitler'in saplantısından başka bir şey ifade etmediğini düşündüğü bir savaşın ortasında buldu. İtalyan diplomasisinin başkanı kariyerine başladığında, İtalya'nın, çatışan taraflar arasında gelecekteki herhangi bir savaşta tarafsız bir pozisyon alması gerektiği görüşündeydi. Hitler, Mussolini, İngiltere Başbakanı Neville Chamberlain ve Fransa Başbakanı Edouard Daladier'in katıldığı ‘Münih Konferansı’nda Bakan Ciano büyük bir şok yaşadı. Roma'ya döndükten sonra Ciano, Münih'te taraflar arasındaki başarılı arabuluculuk çabalarıyla Avrupa'yı savaştan kurtaranın lider Mussolini olduğuna dair geniş çaplı bir propaganda kampanyası başlattı.
Mussolini, Hitler'in kuvvetleri Polonya'ya girdiğinde nasıl bir tavır alması gerektiği konusunda kararsızdı. Polonya'da faaliyet gösteren bir İtalyan ajanından Nazi ordusunun sivillere yönelik zulmünü anlatan bir rapor geldiğinde, Ciano, raporla birlikte kayınpederi Lidere koştu ve raporda belirtilenleri ayrıntılarıyla ona aktardı. Mussolini dudaklarını büzdü, bir yorum yapmadı ve uzun süre damadı olan dışişleri bakanına bakmakla yetindi. Hitler'in birkaç gün içinde Fransa'yı işgal etmesinden sonra Mussolini, Hitler'e katılmaya karar verdi ve İngiltere ile Fransa'ya savaş ilan etti.
Ciano, Hitler'in deli olduğunu söyledi. Haberler Duce'nin kulağına ulaşmaya başlamıştı. Mareşal Pietro Badoglio dahil olmak üzere birçok İtalyan subay ve İtalyan entelektüel ve seçkin gibi Ciano da savaşa karşıydı. Felaketle sonuçlanan Birinci Dünya Savaşı'nın anıları, İtalyan halkının aklında hâlâ tazeydi.
Ciano, Hitler'in Avusturya'yı ilhak etmesinden sonra Viyana'da bir araya geldiklerinde Almanya Dışişleri Bakanı Ribbentrop'un bakışlarını unutmadı. Alman Bakan Ciano'ya şüphe ve nefret dolu gözlerle bakıyordu ve Berlin'e döndükten sonra "Ciano vurulmalı" dedi. Ribbentrop, Nürnberg duruşmalarında Ciano'nun idamına azmettirmekle suçlandı. Erken bir yaşta sanata, edebiyata ve barışa bağlanan bu gencin hikayesi, William Shakespeare'in yazmadığı büyük trajedilerden biriydi. İktidarın cazibesi ve parlak ihtişama rağmen faşist ideoloji onu cezbetmedi. Evlilik ilişkisi, onu Lider Mussolini'ye bağlayan tek bağdı.
Alberto Moravia, Latin Amerika'daki bir ülkeyi yöneten bir diktatörü konu alan kurmaca romanı ‘Maskeliler’i yazdığında, İtalya'da yasaklanmasına karar verildi. Moravia, Ciano'ya gitti ve ona romanın bir kopyasını verdi. Ciano ona sessizce gülümseyerek baktı, ona bir fincan espresso ikram etti ve tek kelime etmedi, sadece kitabı yazarına iade etti. Birkaç dakikayı geçmeyen o görüşme çok uzun bir hikayedir.
Mussolini, Nazi ordusu Fransa'yı işgal ettikten sonra Hitler'e katıldı. İtalya, Kuzey Afrika'da İngiltere'ye savaş açtı ve İtalyan ordusu için feci yenilgiler dizisi başladı. Hitler hemen General Rommel'i ‘Afrika Kolordusu’ olarak bilinen birliğin başına gönderdi.  Ama İtalyan ve Alman kuvvetleri yenildi.
Temmuz 1943'te Müttefik kuvvetler İtalya'nın Sicilya adasına çıkarma yaptı. Tüm İtalya vurucu Müttefik kuvvetleri tarafından takip edilen bir ava dönüştü. Büyük Faşizm Konseyi toplandı ve oy çokluğuyla hükümetin ve ordunun komutasının krala devredilmesi kararı aldı, bu karar, Mussolini'nin tüm yetkilerini elinden almak anlamına geliyordu. Ciano, bu karara lehte oy verenler arasındaydı ve oyu Mussolini'nin kalbine ve zihnine düşen bir kor gibiydi. Kral, Mussolini'yi görevden almaya ve tutuklamaya karar verdi. Ancak müttefiki ve dostu Hitler, cesur bir istihbarat operasyonuyla onu kurtarmayı ve Almanya'ya nakletmeyi, onun için Kuzey İtalya'da Salo Sosyalist Cumhuriyeti olarak bilinen bir devlet kurmayı başardı.
Galeazzo Ciano, küçük Faşist cumhuriyetinde kayınpederi Mussolini'ye katıldı. Düzmece bir mahkemede yargılandı, Alman DışişleriB Ribbentrop'un kışkırtmasıyla ve doğrudan Hitler'in talimatıyla ölüm cezasına çarptırıldı.
Sanat ve edebiyat aşığı olan bu adamın trajedisi, kalplerin titreşimlerinden akrabalığın şefkatli dalgalarına insandaki her şeyi söküp atan bir liderlik çılgınlığı döneminin özüdür. Aşık kalbi onu kalpsizlerin çemberine savurmuştu. Hayatta olsaydı, William Shakespeare Galeazzo Ciano'un hikayesini kaçırmazdı.