İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

Ağı ele geçir, savaşı kazan

Özelde ABD’nin içini ve genel olarak dünyayı çatışmaya girme noktasına kadar meşgul eden nedir? Sosyal medyayı ve bilgi ağlarını kim dönüştürdü ki özellikle son iki yılda Amerikan kamuoyunun manipüle edilmesi, eski ABD Başkanı Trump'ın Twitter ve Facebook hesaplarının kasıtlı olarak kapatılması, bunun sonucu olarak dahi çocuk Elon Musk hesaplarının tekrar açılmasına izin vermeden önce, Beyaz Saray'a dönme hayali kuran Trump’ı kendi sosyal şirketi Truth Social’ı kurmaya itmesi gibi olaylara tanık olduk? Bu geniş çaplı, büyük ve dikkat çekici bir soru ve 2024’ün Kasım ayında yani 20 ay sonra yapılacak ABD başkanlık seçimlerinin yaklaşmasıyla dikkat çekiciliği daha da artacak.
Son zamanlarda zihinleri manipüle eden bilgi ağları dünyasını en iyi ele alanlar, ünlü ‘Yarı savaş: Sosyal medya araçlarının silahlandırılması’ kitapları ile hem Amerikalı stratejik analist P.W. Singer hem de Amerikalı yazar Emerson T. Brooking idi. İki isim olup biteni sadece bir çatışma olarak değil, özel türden bir küresel savaş olarak görüyor. Bu, en çok mermiye sahip olanın değil, bilgiyi, gördüklerimizi, duyduklarımızı, bilginin sunulma biçimini ve karar alıcıların düşünme biçimini kontrol edenin zafer kazandığı bir savaş. Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın özellikle rakibi Demokrat kampla çatışmadan önce partisi içinde karşılaştığı zorlukların gölgesinde, Beyaz Saray'a dönme çabasıyla verdiği mücadeleyi takip edenler, kararını verdiğini ve rakiplerinden kurtulmak için bilişime başvurmaya kararlı olduğunu anlayacaklardır. Rakiplerinin başında da, Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olma yarışında güçlü bir rakibi olarak gösterilen Florida'nın Cumhuriyetçi Valisi Ron de Santos geliyor.
Geçtiğimiz günlerde Trump'ın Santos'ın bir açığını yakalama ve Aşil topuğunu arama çabası açıkça görülüyordu ve görünüşe göre Santos’u ırkçılıkla suçlayan bilgilerin ortaya çıkmasıyla bu şansı yakaladı.
Florida Valisi'ni devlet ortaokullarında Afrika çalışmaları dersinin verilmesini engellemekle suçlayan, yani bir ırksal hoşgörü sembolü olmadığı anlamına gelen suçlamalar gün yüzüne çıktı. ABD’nin Püritenler ve Jacksoncılar arasında bir mücadeleye tanık olduğu bir zamanda böyle bir suçlama, ülkeyi yeniden alevlendirmese bile Santos’un siyasi geleceğini mahvetmek için yeterli olabilir.
Bu bilgilerin ortaya çıkmasının arkasında Trump mı vardı? Şimdiye kadar bu yönde bir doğrulama yok, ancak sosyal ağlar üzerinden başlatılan bilgi savaşından yararlananların başında geldiği kesin. Saatler içinde Twitter, Facebook, Instagram ve diğer platformlar, De Santos'un siyaset arenasının dışına çıkarılması için yapılan çağrılarla doldu.
Örneğin, Demokrat Senatör Shevrin Jones, ABD Ulusal Radyosuna ‘alarmın Florida sınırlarının dışında bile çalması ve başka yerlerde de endişe yaratması gerektiğini’ söyledi. Aktivistlerden biri, "O görevden alınmalı, bu şey herhangi bir hükümeti yönetme biçimiyle ilgili değil” diye tweet attı. Bir diğer tweette, “Santos, Trump'ın olamayacağı bir şeyi istiyor; bir diktatör olmak" derken, üçüncüsü "Onların ırkçılığının sonu yok" diye ekledi.
Böyle bir bilgi ve yarattığı etkileşim, yükselen Cumhuriyetçi yıldızın Beyaz Saray'a ulaşmak için sahip olduğu altın fırsata mal olabilir, Cumhuriyetçi Parti’nin yeni bir parlak yüz arama zahmetine girmesine ya da bazılarına göre acı olan çözümü, Trump'ın yeniden aday olmasını kabul etmesine yol açabilir. Tüm bunların yaşanması için yeterli görünüyor.
Bilgi ağları bahsi, hem dikkat hem gücü ele geçirme savaşlarının nesnel eşdeğeri haline geldi. Bu nedenle medyanın silahları yurtiçinde geleneksel seçim kampanyalarından daha etkili, yurtdışında, konvansiyonel bombaların ve hatta belki de atom bombalarının etkisinden daha ölümcül olabilir.
Bu bağlamda, bilgi savaşlarının artık sadece bir bilim kurgu ya da araştırma merkezleri tarafından yayınlanan raporlardan ibaret olmadığı, kapışma ve kaymalarıyla küresel bilişsel satranç oyununun ayrılmaz bir parçası haline geldiği sonucuna varılabilir. Bu nedenle, dünya hükümetlerinin gerçeği kabul ederek ona uyum sağlamak için değil, mevcut ve yaklaşmakta olan bu savaşların çehresini ve işaretlerini çizmek için inisiyatif almak amacıyla yoğun bir şekilde çalıştıkları açık ve net görülüyor.
Yarı Savaş kitabında yazarların, bizlere bilgi perdesinin arkasında olup bitenlerle yakından ilgili, biri uzak doğudan, diğeri dünyanın batısından iki hikaye sunduğunu görüyoruz.
2003 yılından bu yana Çin, aynı anda üç savaş yürütmeye dayalı militarist bir medya politikası izliyor:
- Başkalarının algılarının ve inançlarının şekillendiği psikolojik savaş.
- Yasal savaş ve bu, uluslararası anlaşmaları ve sözleşmeleri kontrol etmeyi amaçlıyor.
- Kamuoyu savaşı ve bu bazen Çin'in iç kamuoyuna, bazen de dışarıya yönelik.
Bugün Doğu Asya'daki Amerikan nüfuzuna karşı koymak amacıyla Rusya ile siyasi bir ittifak kuran Çin'in, elektronik bilgi ağlarının gücüne oynayan ülkelerin başında geldiği aşikar. Güçlü olduğu zamanlarda, koşullarını, kapasite ve gücünü abartarak, Çinlilerin gözünde ve hayallerinde büyütüyor. Nüfuzu gerilediğinde, halkının dikkatini dış meselelere çevirmeye ve kendini tehditlerin kurbanı olarak göstermeye çalışıyor. Gönülsüzce ordusunu inşa eden ve yeni topraklar talep eden barışçıl bir devlet rolünü oynamaya gayret ediyor.
Buradan yola çıkarak, Çin'in 2015 yılında formüle ettiği ve ‘gelişimi hızlanarak bir bilgi savaşına dönüşen savaş’ fikri etrafında dönen askeri stratejisi anlaşılabilir.
ABD'ye bakıldığında okuyucu, internetin mucidi olan Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı'nın (DARPA) araştırma departmanının 2011'den itibaren, internet aracılığıyla duyguları incelemek, analiz etmek ve manipüle etmek için Stratejik İletişimde Sosyal Medya Programını başlattığını görecektir. Aynı zamanda, ABD Ordusu Merkez Komutanlığı, yüz milyonlarca dolar değerinde bir deney olan Earnest Voice Operasyonunu (Kararlı Ses) kontrol etmeye başladı. Operasyon, kullandıkları sosyal medya platformlarında konuşmalarını çarpıtma yoluyla teröristlerle yayıldıkları her yerde mücadele etmeyi amaçlıyor.
Bu savaşın gizli yönüne gelince, belirli toplumların manevi ve ahlaki değerler sistemini değiştirmeye çalışan, diğer bir deyişle küresel istila için çabalayan ötekinin gücüyle bağlantılıdır.
Kısaca, ağı ele geçiren, savaşı da kazanır.