Abdullah Raddadi
Suudi araştırmacı ve ekonomi uzmanı
TT

Göçün zararı

Son yıllarda dünyayı kasıp kavuran ırkçı dalgayla birlikte göç ya da “göçmenler” meselesi en çok tartışılan konulardan biri haline geldi. Hükümetler göçmenler konusundaki konumlarına göre tercihler yaptı. Örneğin, ABD eski Devlet Başkanı Trump’ın göçmenlere karşı tutumu, kendisinin başkan adaylığını en çok destekleyen başlıklardan biriydi. Sadece ABD değil, başka ülkelerde de benzer durumlar yaşandı. İngiltere, Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılarak son elli yılın en cüretkâr kararlarından birini aldı. Ayrılma oyu verilmesinin temel sebebi “göçmenler” meselesiydi.
Göçle ilgili ırkçı görüş, göçmenlerin ülke vatandaşlarını çeşitli şekillerde olumsuz etkilediği, ya iş bularak ya da vatandaşlara kıyasla daha düşük maaşları kabul ettikleri için ortalama ücretleri düşürerek iş için onlarla rekabet ettikleri yönündedir. Aynı şekilde göçmenlere yönelik ırkçı bakış açısını benimseyen kişiler, göçmenlerin onları okul, hastane ve diğer kamu hizmetlerinde kısıtladıklarını düşünüyorlar. Bu bakış açıları geçerli olabilir ancak aynı zamanda saldırganlık eğiliminde de bulunabilir. Bu durum, göçmenlere alenen karşı çıkmayı çok zor bir mesele haline getiriyor ve bu nedenle, göçün ekonomik açıdan faydaları ve ülkelerin göçmenlerden ekonomik olarak nasıl faydalandığı, halen de faydalanmakta olduğu hakkında konuşan çok az insan vardır.
Bu faydalara üç örnek verilebilir. İlk örnek, dünyada göçmenlerin anası olan yaklaşık 50 milyon göçmenin yaşadığı ABD'dir. Bu göçmenlerin iki milyondan fazlası son üç yılda ABD’ye göç etmiştir. Demek ki bir önceki ABD yönetiminin aldığı tedbirlere rağmen göçmen akışı durmadı. ABD göçmenler tarafından inşa edildi ve halen inşa edilmeye devam ediyor. ABD’de 2011 - 2019 yılları arasında ekonomik büyümenin üçte ikisini göçmenlerin sağladığı tahmin ediliyor. İstatistikler ayrıca, ABD’de kurulan işletmelerin yüzde 30'unun, nüfusun yalnızca yüzde 15'ini oluşturmalarına rağmen, ABD dışında doğmuş göçmenler olduğunu gösteriyor. Bu işletmeler kesinlikle küçük değil. Başka bir araştırma, Fortune 500 şirketlerinin yüzde 40'ının göçmenler tarafından kurulduğunu gösterdi. Tabii ki yine göçmenler tarafından kurulan 50 Unicorn girişim (bir milyar dolar değerin üzerindeki girişimleri ifade etmektedir) var. Araştırmalar, girişimciliğin ülkelerini terk eden göçmenlerde yaygın olan risk almaya eğilimli insanlar gerektirdiğini belirterek bu rakamları haklı çıkardı.
İkinci örnek, ekonomik büyümede ABD modelini izleyen bir ülke olan ve hükümetin birkaç ay önce ülkede bir milyondan fazla boş kontenjan olduğunu ve ciddi bir şekilde göçmenlere ihtiyaç duyduğunu açıkladığı Kanada'dır. Kanada hükümeti göçmen sayısını her yıl artırdı. Şu an yılda 250 bin göçmen kabul ediyor ve 2025 yılına kadar da yılda 500 bin göçmen hedefleniyor. Kanada'nın göçmenlik sistemi, en az yüzde 60’ı vasıflı göçmenleri hedef alacak bir şekilde tasarlanmıştır. Kanada için göç, ekonomik büyümenin en önemli aracıdır. Yapılan bir araştırma, göçmenlerin nüfusun yüzde 1'lik bir artışının milli hasılada yüzde 2'lik bir artışa neden olduğunu kanıtladı. Kanada'da, ülke nüfusunun yüzde 23'ünü oluşturmasına rağmen partilerin çoğunluğu ülkenin göçmen ihtiyacı konusunda aynı fikirde değil. Bu verilere karşı çıkan tek eyalet ise Fransız kimliğini korumaya çalışan Quebec.
Üçüncü örnek, ırkçı nedenlerle göçmenlerden vazgeçmenin olumsuzluğunu gösteren İngiltere'dir. Dünyadaki çoğu ülke artık pandemi ve yüksek enerji fiyatları nedeniyle enflasyonun sıkıntısını çekse de İngiltere'nin ek bir nedeni daha var. O da insan gücü eksikliği. İngiltere, AB'den çıkışından bu yana hükümetin bazı mesleklerde çalışanlar için vizeleri uzatmasına kadar ciddi bir işçi sıkıntısına tanık oldu. İngiltere şu an G20’de ekonomik yaptırımlara tabi olan Rusya'dan sonra en kötü performans gösteren ikinci ekonomi. Bu zayıf performansın nedenlerinden biri de iş gücü eksikliğidir.
İş gücü, ekonomik büyümenin ana nedenlerinden biridir. Dünyanın birçok ülkesinin ekonomik büyümesinde göçmenlerin önemi bilimsel, ekonomik ve gerçekçi olarak kanıtlanmıştır. Siyasi ve seçim gerekçeleriyle göçe mutlak muhalefet, insanların duygularını geçici olarak gıdıklayabilir. Bununla birlikte ister düşük büyüme sebebiyle ister şirketlerin iş gücünün olmadığı ülkelerden ayrılmasıyla olsun başta Batı ülkeleri olmak üzere dünyadaki birçok ülke artık yüksek bir yaşam beklentisi oranından mustarip olduğundan yıllar sonra gerçekle çatışacaktır. Irkçılara yöneltilen soru şu: Eğer iş gücü ve beyinler halkın en önemli zenginlikleri arasındaysa, o zaman vasıflı iş gücünü ve yararlı bilimsel yeterlilikleri çekmek neden devletler için olumsuz bir mesele olsun?