Mustafa Fahs
TT

Hamaney, Musevi ve Sovyet şüphesi

İran’ın Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney’in, İran'ın konumu ve bölgesel-uluslararası rolü konusundaki jeopolitik hedeflerini simgeleyen Rusya ile müttefiklik seçeneğine tutunduğu kadar, bu seçenek biraz da stratejik hedeflerinin yanı sıra bilişsel, sosyal ve kültürel arka planı içeriyor. Aynı zamanda Dini Lider İran rejimine komünist rejimi deviren Sovyet enfeksiyonunun bulaşacağından şüphe ettiği kadar; rejiminin kanatları arasında koltuğu için kavga verilen 80’lerindeki Ayetullah Hamaney, yedinci ve son genel sekreter Mihail Gorbaçov gibi ikinci ve son Dini Lider olmak yerine, rejimin teokratik yapısının devamlılığını garanti eden geçiş dönemi için bir yol haritası çizmeye çalışıyor. Hamaney, Perestroyka politikasının Sovyetler Birliği'nin devrilmesine yol açtığını düşünüyor. Bu yüzden İranlı bir Gorbaçov'un ortaya çıkacağına veya İran versiyonlu bir Perestroyka çağrısı geleceğine dair içi içini kemiriyor.
İran Ordusu Hava Kuvvetleri komutanlarına yaptığı son konuşmasında Hamaney, İran için temel ve önemli bir ihtiyaç olarak ulusal birliğe odaklanılması çağrısında bulundu. Hamaney, ‘ulusal birliğin, devrimin zaferinde ve ilerlemesinde önemli rol oynadığını ve düşmanların önünde bir set ve duvar oluşturduğunu’ vurguladı. Dini Lider ülkesindeki yetkilileri, -kendi tabiriyle- ‘aralarına nifak ve şüphe tohumları ekmeye çalışan düşmanlara’ karşı uyardı. Buradan açık bir şekilde Hamaney’in şüphesinin dışarıdan çok içerisi ile ilgili olduğu söylenebilir. Çünkü açıklaması, kendisinden rejimde reform yapılması (Hatemi) veya rejimin yeniden inşa edilmesi (Mir Hüseyin Musevi) gibi büyük icraatlar isteyen devrim ve devletin tarihi liderlerini hedef alıyor.
2009'daki Yeşil Hareket'ten bu yana Dini Lider, Mir Hüseyin Musevi’nin siyasi hareketine duyduğu şüpheyi gösterdi. Dini Lider’e göre şüphesi yerinde bir tutum çünkü Musevi rejime içeriden bir tehdit oluşturuyor. Aynı zamanda devletin ve devrimin kurumlarında ve seçkinleri arasında hala bir ağırlığı var. Başbakanlık tecrübesi, pozisyonları ne olursa olsun rakipleri için de sürekli bir tehdit oluşturuyor. Buna ek olarak, sosyal doğası ve siyasi yapısı ona, günümüzde hiçbir İranlı kişide olmayan hareket etme ve meydan okuma gücü veriyor. Aynı zamanda, bir dönem iç karar alma merkezleri arasında manevi baba rolünü oynayan Eski Cumhurbaşkanı Şeyh Rafsancani'nin gidişinin bıraktığı boşluğu doldurabilecek tek kişi o. Ancak Mir Hüseyin Musevi, İran’ı kurtarmak için yeni bir anayasa oluşturulması çağrısında bulunduğu son açıklamasında, tüm muhalif güçleri ya da son protestoları destekleyen tarafları veya hatta Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'nin çağrısına benzer şekilde rejim içinden reform çağrısı yapanları bile solladı.
Mir Hüseyin Musevi'nin İran için yeni bir anayasa çağrısı yapması ve 13 yıl önce anayasanın tam olarak uygulanması çağrısının artık yeterli olmadığını söylemesi, adeta rejimin doğasına karşı anayasal ve ideolojik bir darbedir. Bu, teokratik rejimin siyasi elitlerden veya sosyal veya halk güçlerinden gelecek herhangi bir reform veya değişiklik talebinden kendisini korumak için koyduğu tüm kırmızı çizgileri veya çıtaları aşmaktır. Ancak bu sefer Musevi, rejimin en tepesinden devlet veya devrim içindeki son kuruma kadar mevcut haliyle devam edebileceğine şüpheyle yaklaşıyor. İçinde bulunduğu konumda, İran'ın içinde rejimin bağlı olduğu tüm parametreleri aşan büyük bir değişim olduğunun farkında. Bu yüzden Musevi geçen cumartesi yaptığı açıklamada, ‘İranlıların temel çizgileri ‘Kadın, Yaşam, Özgürlük’ sloganını yükselten hareket tarafından çizilecek radikal bir değişime hazır olduklarını’ söyledi.
Yeşil Hareket’e liderlik ettiği için ev hapsine alınmasından 13 yıl sonra Dini Lider'in baş düşmanlarından Mir Hüseyin Musevi bir kez daha Hamaney’i endişelendiriyor. Devletin en zor koşullarda yürütme organına önderlik eden mimarı, bugün İranlılara bu rejimin şeklinin veya yapısının ömrünün muhtemelen sona yaklaştığını açıkça söyleyen en cesur kişi.
Bu yüzden seçenekleri azalmış olan İran rejimi, reformun ölümcül (Perestroyka tecrübesi) veya Musevi'nin çağrısını yaptığı gibi değişimin kendi sonu olacağı (Sovyetler Birliği'nde olduğu gibi) ikilemi ile baş başa kaldığının farkında.