Prof.Dr. Bilal Sambur
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
TT

Aydınlanma olmadan yaşama kültürüne sahip olmak imkansızdır!

6 Şubat 2023 Tarihi, tarihin en  yıkıcı ve korkunç  depremlerinden birinin yaşandığı tarih olarak    insanlık hafızasına kazındı. Maraş merkezli deprem, on ilde   nicel olarak öngörülmeyecek boyutta insani ve maddi yıkıma yol açtı. Binalar yıkıldı, insanlar öldü, yaralandı ve şehirler birer  enkaza dönüştü. Deprem kuşağı üzerinde yer alan  Türkiye’nin  sayısız deprem yaşamasına  rağmen niçin hala bu yıkıcı depremler karşısında  hazırlıksız ve çaresiz olduğu sorusu cevabını beklemektedir.
Deprem karşısında hepimiz potansiyel kurban durumundayız. Ülkemizde hiçbir şekilde yapı güvenliği bulunmadığı gibi    etkili ve işlevsel bir  afet yönetimi politikası  da bulunmamaktadır. Depremin neden olduğu büyük felaketler karşısında depreme  hazırlık,  deprem olduktan sonra   yetersiz  kadrolarla ve araçlarla müdahale olarak anlaşıldığı  sürece deprem karşısında  çaresizlik ve acizliklik göstermekten başka bir şey ortaya çıkmayacaktır. 6 Şubat depreminden sonra yaşananlar,  depremden sonra  oluşturulan kriz yönetiminin   arama-kurtarma ve insani yardım  alanlarında  koordinasyonu sağlamakta yetersiz kaldığı, bölgesel ve ulusal düzeyde   donanımlı uzman ekiplerin olmadığı ve  ulusal bir afet ağının olmadığı  ortaya çıkmıştır.Toplum, kendi imkanlarıyla  deprem sonrası   oluşan ağır tabloya  müdahale ederek   kayıpların en aza indirgenmesi için seferber olmuştur.
Depremin   toplumda ve  hayatımızda meydana getirdiği yıkımın  sağlıklı, eleştirel ve verimli bir şekilde   değerlendirilmesine ve sorgulanmasına ihtiyaç vardır. Deprem konusundaki  hazırlıksızlığı ve yetersizliği  sorgulayan   her türlü eleştirel yaklaşımı devlete karşı göstermek,  eleştirileri birlik ve beraberliği  baltalayan   girişimler olarak sunmak, depremin  neden olduğu  yıkımı karartmak ve  herkesi susturmaktan başka bir sonuç doğurmamaktadır. Sahici bir deprem kültürünün oluşması için deprem konusundaki bütün alışkanlıklarımızın, politikalarımızın ve  kurumlarımızın sorgulanması gerekmektedir. Deprem,  kendimizi her açıdan  radikal bir eleştiriye ve değişime tabi tutmanın  bir ihtiyaç olduğunu  bize dayatmaktadır.
Deprem sonucunda  onbinlerce insan hayatını kaybetti. Depreme karşı yeterli tedbirler  alınmadığı takdirde doğanın normal hareketi olan  depremler, insanlar için büyük bir afete ve felakete dönüşmektedirler. Tanrı, depremi kullanarak insanları öldürmemektedir. Tanrı’nın  deprem yoluyla insanları cezalandırdığı ve ikaz ettiği şeklinde  sahte metafizikler vehmetmek, akılsızlık, ahlaksızlık ve acizliktir. Tanrı’yı depremin merkezine koymak, depremi sorgulatmamak, insanları depreme mahkum etmek anlamına gelmektedir. Depremden ziyade deprem faciasını konuşmak lazımdır. Deprem faciasının her yerinde Tanrı değil, insanların hırsları,  doymak bilmeyen kazanma ihtirasları, hırsızlıkları, yolsuzlukları, ahlaksızlıkları, kirlenmişlikleri, sahtekarlıkları, arsızlıkları, sorumsuzlukları ve kişiliksizlikleri bulunmaktadır.Deprem, kozmik  nitelikte ilahi bir ceza veya ikaz değildir. Deprem   gerçeğine rağmen deprem faciasını doğruran tedbirsizlikte, vurdumduymazlıktaki, sorumsuzluktaki ve cehaletteki ısrar insanları öldürmektedir. Yoksulluğu, yolsuzluğu, düşmanlığı ve kini besleyen  ölüm kültürünün  ortadan kaldırılması için cehaletin  ortadan kaldırılması şarttır.
Deprem konusunda en çok ihtiyaç duyduğumuz şey, akıl ve bilimdir. Akıl ve bilim dışı olarak   üretilen poltikalar, liyakatsiz  bürokratlar,  kayırılan kişiler,  ehliyetsiz kişilere verilen  müteahhitlik izinleri,  yapı afları,  işlevsiz ve etkisiz kurumlar,  bütün toplumu depremin  kurbanları  haline getirmektedir.Akıl ve bilim karşıtı  yöneticiler yüzünden deprem, sel, orman yangınları  gibi büyük felaketler karşısında korkunç  yıkımlar yaşamaktayız. Depremi ihmal ve inkar etmek, insanı, hayatı ve doğayı ihmal, inkar ve imha anlamına gelmektedir.Akıldan ve bilimden mahrum yönetimler, öldürmektedir. Deprem konusunda  toplumda ve devlette ortak bir aklın  sürekli olarak işbaşında olması lazımdır. Aklın devre dışı bırakılması, deprem dahil hiçbir konuda   sahici ve işlevsel çözümler  üretilmesine imkan bırakmamaktadır. Akıl ve bilimi referans alan  ortak bir kültüre  ve zihniyete ihtiyaç vardır. İnsanı ve hayatı önceleyen bir yaşama kültürü, ancak akıl ve bilim referans alınarak oluşturulabilir. Akıl ve bilimi dışlayan, etkisizleştiren ve  küçümseyen yaklaşımlar, deprem sonrası  yıkıcı tabloların ortaya çıkmasını sağlayan ölüm kültürünü  beslemektedirler.Hakimiyet, makam, güç ve şehvet saplantısına düşmüş sapkınların aklı, ahlakı ve adaleti yoktur. Akıl ve bilim, hiçbir şekilde hakimiyet,  servet ve şehvet sapkınlığına kurban verilmemelidir.
Akıl ve bilimin olmadığı yerde  adaletten, ahlaktan ve vicdandan söz edilemez. Akıl ve bilimin  etkisizleştirilmesi ve işlevsizleştirilmesi, aslında cehaletin,  rüşvetin, adam kayırmacılığın  hırsızlığın, talanın, yolsuzluğun, yağmanın, yasakçılığın, insafsızlığın, çürümenin ve çöküşün kurumsallaşması  ve iş başında olması demektir.
Deprem, insanların   büyük kayıplar vermesi gereken ağır ve  kaçınılmaz bir imtihan olmadığı gibi, dünya da bir imtihan  yeri değildir. Dünya, huzur, güven ve  sağlık içinde yaşamaya hakkımız olan  insanlığın evidir. İnsanların huzur, güven ve sağlık içinde yaşama hakkını gasbeden kişilerin, kurumların ve güçlerin,  dünyanın  bir imtihan yeri olduğu vehmini  insanlığa mutlak bir gerçek olarak  dayatmalarının hiçbir akli, ahlaki ve bilimsel temeli bulunmamaktadır. Mutlu, huzurlu ve sağlıklı yaşayacağımız yer, bu dünya hayatıdır. Mutlu, huzurlu ve sağlıklı yaşama hakkımızı bir başka metafizik aleme erteleyemeyiz ve böyle bir   hayalle avunamayız. Depreme karşı alınmayan tedbirler   ve uygulanmayan politikalar yüzünden insanların bu dünyada mutlu, huzurlu ve sağlıklı yaşama hakları ortadan kaldırılmaktadır. Bu dünyada mutlu, huzurlu ve sağlıklı yaşama hakkımızın korunması için  deprem dahil bütün  afetler ve felaketlere karşı akla ve bilime dayalı  tedbirlerin alınmasını  ve politikaların uygulanmasını isteyen bir yaşama kültürünün  inşa edilmesi lazımdır.