Hüda Huseyni
Lübnanlı gazeteci-yazar ve siyasi analist
TT

Ukrayna savaşı uluslararası bir çatışmaya dönüşüyor: Öncelik kimin?

Geçen ayın 17'sinde, Almanya'nın Münih kentinde 40 ülkenin temsilcileri, küresel güvenlik ve zorlukları temalı yıllık bir konferansta bir araya geldi. Amerika Birleşik Devletleri konferansa Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in başında olduğu 50 üyeden oluşan bir heyetle katıldı. Konferansta İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, ev sahibi Almanya Başbakanı Olaf Schultz ve diğer devlet başkanları ve delegeleri de hazır bulundu. Çin heyetine, şu anda Dışişleri Komisyonu Ofisi Direktörü olan eski dışişleri bakanı Wang Yi başkanlık etti. Wang Yi, Çin Devlet Başkanı Şi Jinping'e yakın bir isim ve uluslararası ilişkiler baş danışmanı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e veya temsilcisine davetiye gönderilmeyip yerine Leonid Lavalny gibi muhalif isimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının davet edildiği dikkat çekti. Aynı biçimde İran Cumhurbaşkanının davet edilmemesi de dikkatleri çekti. Konferansa başkanlık eden Christoph Heusgen, "Halkının haklarını ihlal eden, özgürlüklerini bastıran, terör ve işkencede ısrar eden İran rejiminin katılımcılar arasında yeri yok" dedi. Konferansta İran Şahı'nın oğlunun yanı sıra rejimin baskısından kurtulmak için demokratik dünya ülkelerine sığınan sivil toplumdan muhaliflerin varlığı öne çıktı.
Münih Güvenlik Konferansı'nın çıktıları beklenmedik ve yeni bir şey taşımıyordu. Ancak bu uluslararası buluşmanın ortaya çıkardığı en önemli husus, uluslararası bölünme sahnesinin, bunun yarattığı gerilimin ve iki kamp arasında uluslararası hizalanmaların işaretlerinin görülmesiydi. Bu kamplardan ilki, ebedi ve ezeli müttefik İngiltere'nin ve onunla birlikte NATO üye devletleri, Japonya ve Avustralya'nın yardımıyla ABD’nin liderlik ettiği Batı kampı. Çin'in perde arkasından yönettiği diğer kamp ise Rusya, İran ve Sovyetler Birliği'nden geriye kalan ülkelerden oluşan Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü üyelerini içeriyor. Çin heyetinin başkanı, ülkesini savaşan taraflar arasında arabulucu bir pozisyonda göstermeye çalıştı ve anlaşmazlığı çözmek için bir inisiyatif sundu. Söylendiğine göre Çin inisiyatifi, çatışmaların derhal durdurulmasını, Rus ordusunun "Ukrayna topraklarının derinliklerinden" çekilmesini, Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya'nın Rusya'ya katılımını tanıma karşılığında çatışmaların yenilenmemesi taahhüdü verilmesini temel alıyor.
Çin'in sopayı ortadan tutan (taraf tutmayan) bu tutumu, Avrupa yatağında ABD karşısında Çin'e ileri bir konum sağlıyor. Çin, Rusya ile indirimli fiyatlarla birçok enerji sözleşmesi imzaladı ve bugün Rusya'nın ana döviz kaynağı konumunda. Ayrıca Putin'in savaşı sonuçlandırmakta zorlanması, silahlanma ve uluslararası mahfillerde destek konusunda Çinli deve olan bağımlılığını artırdı. Kararları ve politikaları Çin'in onayına ve rızasına bağlı hale geldi. Öte yandan Avrupa'nın Rusya'nın yaptıklarından ne kadar etkilendiği kimse için bir sır değil ve bu Pekin'e yaşlı kıtanın kalbinde çok önemli bir konum sağlıyor. ABD yönetimi Çin'in ne yapmaya çalıştığını anladı ve ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Münih Konferansı sona ermeden önce “Çin'in Rusya'ya gelişmiş silahlar tedarik ettiğini söyledi ve  bunun ciddi olumsuz yansımaları var, zira NATO ittifakı da Ukrayna'ya angajman kurallarını değiştirecek silahlar tedarik edecek" dedi. Böylece Amerikalı Bakan, Çin'in devam eden savaşta tarafsız olmadığını ortaya koydu.
2019'da Çin lideri Şi Jinping'in doğum gününde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ona dondurma hediye etmişti. 2022'de Putin'in doğum gününde Şi, ona Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sırasında ülkesinin Çin ile ortaklığını sürdürme sözü verdi. ABD'li yetkililer, Putin'in bu yılki doğum gününde veya daha erken bir tarihte Çin'in sürmekte olan taarruza yardım olarak Rusya'ya ölümcül ekipman yardımı sunmayı düşündüğünü söylüyorlar. CIA Direktörü William Burns, ABD istihbaratının elindeki bilgilerin Çin'in Ukrayna işgalini desteklemek için Rus silahları göndermeyi düşündüğünü gösterdiğine "emin". Burns bunu geçen pazar konuk olduğu “CBS” kanalındaki “Face the Nation” programında söyledi ve ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'in ilgili açıklamalarını delil gösterdi.
Burns bunun, konuyla nihai bir sonuca vardıkları veya Çinlilerin şimdiden ölümcül ekipman sağlamaya başladıkları anlamına gelmediğini açıkladı ve “Ancak bu açıkça çok ciddiye aldığımız ve çok dikkatli bir şekilde takip ettiğimiz bir husus” dedi.
Burns, Blinken'in bu istihbarat bilgisini Çin'i Ukrayna'ya karşı Rusya'yı desteklemekten caydırmak için açıkladığını söyleyerek, “Çünkü bu Çin için riskli ve akılsızca bir bahis olur” dedi. Ardından “Umarım bunu yapmaz" çünkü bu Çin'in ABD ile gergin ilişkisini daha da kötüleştirecektir” dedi.
Öte yandan, uzun bir savaşın Ukrayna'nın çıkarlarından ziyade Rusya'nın çıkarlarına az ya da çok uygun olduğunu düşünen bazı Avrupalılar da var.
Savaşın uzaması Putin'in sokak protestolarını bastırmasına, Rusları farklı haberlerden izole etmeye devam etmesine olanak tanıyor, 2024 seçimlerine ve ötesine hazırlanan yönetimine popüler bir meşruiyet kılıfı temin ediyor.
Amerikalı yetkililerse, Ukraynalıların "uzun" bir savaş istemediklerini söylüyor. Onlara göre Ukraynalılar kısa bir savaş istiyorlar ve bu yüzden Batılı liderler Ukrayna'daki “uzun” savaştan yana olduklarını söylemeyi bırakmalı ve zaferi desteklediklerini şimdi söylemeye başlamalılar.
Avrupalılar, özellikle de Almanlar buna şu yanıtı veriyorlar; tartıştığımız şey tam olarak da bu. Elbette uzun bir savaşa hazırlıklı olmalıyız ancak politikamız, oyalamak yerine daha fazla askeri ekipman göndererek, şimdi Ukrayna'yı daha fazla finansal olarak destekleyerek savaşı hızla sonlandırmaya çalışmak olmalı. Tarafların tutumları, Münih Konferansından sonra ABD Başkanının Polonya'yı ziyaret etmesi ve Polonya, Romanya, Bulgaristan, Estonya, Litvanya, Letonya, Çek Cumhuriyeti, Slovenya ve Macaristan’dan oluşan Bükreş Dokuzlusu ile bir toplantı yapmasıyla tırmandı. Biden, ABD'nin NATO ülkelerine taahhütlerinin kutsal bir mesele olduğunu, Ukrayna savaşı konusunda gri pozisyonlara yer olmadığını ilan etti. Vladimir Putin, ABD'nin bu tırmandırmasına geçen ayın 23'ünde yaptığı bir konuşmayla yanıt verdi. Konuşmasında, 2010 yılında eski ABD başkanı Barack Obama ile o zamanlar Rusya devlet başkanı olan Dmitri Medvedev arasında imzalanan, kıtalararası füzeler ile nükleer savaş başlıklı füzeler dahil olmak üzere stratejik silahların yayılmasına sınırlama getiren START anlaşmasının askıya alındığını duyurdu.
Eski bir üst düzey CIA yetkilisi, Putin'in bugün yeniden inşa maliyetleri, Rus ekonomisinin büyüklüğünden kat kat fazla olan harap olmuş Ukrayna'yı işgal etmeyi hedeflemediğini söylüyor. Başlangıçta Kiev'e girme girişimi bile orada kalmak ya da ilhak etmek amacıyla değil, daha ziyade Ukrayna Cumhurbaşkanını devirmek ve yerine Moskova'ya sadık, Ukrayna’nın NATO ve Avrupa Birliği ile yakınlaşmasını, onlara katılmasını engelleyecek bir başkasını geçirmek amacıylaydı. Tıpkı 1968'de Sovyetler Birliği tanklarının Çekoslovakya'nın başkenti Prag'a girerek Batı'ya yakın olan seçilmiş cumhurbaşkanı Alexander Dubçek'i görevden alıp geldiği yere dönmesi gibi. Eski yetkili, Putin'in hedeflerine ulaşamayıp tökezlediğini ve bugün aralarında olmadığı büyük güçler arasındaki uluslararası bir çatışmanın tutsağı haline geldiğini de sözlerine ekledi. Putin, bugün dünyanın en büyük süper gücü olmak için Amerika Birleşik Devletleri’ne karşı yürüttüğü savaşında Çin adına savaşıyor dedi. Eski ABD'li yetkili, Rus nükleer silahının sınırlı bir şekilde de olsa kullanılma kudretine sahip olunmadığı, çünkü benzer bir silahla karşılık verileceği sonucuna vardı.