Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Filistin nerede bulunuyor?

Filistin sanki başka bir ulustaymış gibi çok uzak görünüyor. Hatta gazete manşetlerinde bile uzak görünüyor ve bazen hiç yer verilmiyor. Yerleşimciler Filistin’i yakıyor, sınırlarını ihlal ediyor. Arapların hepsi bu durumdan endişeli. En büyük endişeleri ise İran. İran, Lübnan, Yemen, Suriye, Irak, Babu'l-Mendeb ve nükleer zenginleşme yoluyla Kudüs'e doğru ilerliyor.
Yerleşimciler Batı Şeria'yı yakıyor ve Hamas bir sonraki adım için Tahran'la istişare ediyor. Araplar barış teklif ediyor ve İsrailliler yine Netanyahu'yu sunuyor. Netanyahu, ülkenin kurucusu Ben-Gurion'dan sonra İsrail tarihinin en uzun soluklu hükümdarı. O kendisini ve imajını tekrarlıyor ve şimdi etrafı tartışmalarla çevrili. Batı Şeria yangını, kadim ve modern niyetlerin başka bir sunumu ve başka bir keşfidir.
Bizim açımızdan bu, Filistinlilerin çektiği acının büyüklüğünü ve cehennemini abartan başka bir yetersizliktir. İran, Arap sınıfının imajını çarçur etti ve birlik duygusu imajını yırtıp attı. Hamas’ı herhangi bir koordinasyon ve katılım karşısında bir arada duracak şekilde bir kenara bıraktı. Hamas bin kez uzlaşma konferanslarına gitti ve her seferinde İran metnine daha bağlı, Arap ruhuna dair daha dağınık halde geri döndü.
Geldiğimiz tablo korkunç. Pan-Arabizm İran'ın elinde. Filistin hem İsrail hükümeti hem de yerleşimci İsrail vahşetinin elinde yanıyor. Ülkede olup bitenlere karşı Tel Aviv'de Arap başkentlerinden daha fazla gösteri var. Beyrut nerede? Gösteriler mi? İnsanlar fırınların önünde ekmek arıyor. Ve dünya başkentlerinde ‘egemen’ bir devlet başkanı arıyorlar, başka bir şey değil. Şam nerede? Hangi yaraları saracağınızı bilmiyorsunuz. Deprem mi yoksa İran ile ittifakın yansımaları mı?
Hoşumuza gitsin ya da gitmesin İran, Arap endişesini tarihi merkezinden alıp tüm ülkeye dağıttı ve davetli olsun ya da olmasın her Arap konferansına katılmaya başladı. İsrail bir günde 12 Filistinliyi öldürdüğünde başsağlığı diliyor ve “doğru zamanda ve doğru yerde” yanıt vermekte gecikmiyor. Asla kesişmeyen iki paralel çizgi…
İran'ın dört Arap başkentini kontrol ettiğini söylediğinde bahsettiği gerçekliğin resmi şimdi her zamankinden daha fazla önümüzde. Bu dört başkent Bağdat, Şam, Beyrut ve Sana. Arap dünyasının en istikrarsız başkentleri ve en bölünmüş ülkeleri bunlar. Ve bunca yıl süren çatışma ve sıkıntılardan sonra en kırılgan ulusal birlikler de onlarda.
Elbette korkunç İsrail ablukası altındaki Gazze'deki trajik duruma, Hamas liderlerinin Arap izolasyonu ve pek çok yankı uyandıran dar görüşlü olma girişimleri de eklendi. Sayın İsmail Heniyye meselenin kaderinin Tire ve Sayda kamplarından çok Nablus ve Cenin'de olduğunun farkına varabilir.