Ömer Önhon
TT

Türkiye'de siyasi deprem ve yeniden inşa

Deneyimli siyasetçi, Türkiye'de 7 kez başbakanlık yapmış ve ülkenin 9’uncu cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel, siyasette 24 saatin çok uzun bir süre olduğunu sık sık söylerdi ve bu, bilhassa Türkiye'de çok doğru bir söz.
Türkiye, 6 Şubat'tan bu yana, gelmiş geçmiş en büyük doğal afetlerden biri olan yıkıcı depremin yaralarını sarmaya çalışıyor. Geçen hafta 2 Mart'ta ise Türkiye, bu kez "Millet İttifakı" veya "Altılı Masa" olarak bilinen siyasi bir depremle yeniden sarsıldı. Koalisyonun cumhurbaşkanı adayını açıklaması beklenirken masa dağıldı.
Millet İttifakı içindeki en büyük ikinci parti olan İyi Parti lideri Meral Akşener, Ankara veya İstanbul belediye başkanlarının kazanma şansının, ülkenin ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Kemal Kılıçdaroğlu'ndan daha yüksek olacağını iddia etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partisi Adalet ve Kalkınma Partisi 2002'den beri Türkiye'de iktidarda bulunuyor. Bir sonraki cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin Mayıs ayında yapılması planlanıyor.
Bir yanda Erdoğan'ın başkanlığındaki Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisinden (MHP) oluşan “Cumhur İttifakı” var. İttifak henüz resmi olarak açıklamamış olsa da cumhurbaşkanı adayı büyük olasılıkla Erdoğan.
Diğer yanda "Millet İttifakı" 6 siyasi partiden oluşuyor: Sosyal demokrat CHP, merkez sağ milliyetçi “İYİ Parti”, dindar “Saadet Partisi”, merkez sağ “Demokrat Parti”, muhafazakâr milliyetçi “Gelecek Partisi” ve liberal “Demokrasi ve Atılım Partisi” (DEVA).
Bu partiler, Türk siyasi yelpazesinde farklı yönelimleri temsil ediyor olabilir, ancak hepsi ortak hedefler üzerinde hemfikir. Bunların başında da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı demokratik seçimlerle yenmek ve başkanlık sisteminden güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek geliyor.
İYİ Parti’nin bazı üyelerinin, Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Millet İttifakı"nın ortak cumhurbaşkanı adayı olması ve Erdoğan'a meydan okuma gücü hakkında şüpheleri olduğu bir sır değil.
Kemal Kılıçdaroğlu'na itirazların temel nedenlerinden biri, Anadolu'daki hoşnutsuz muhafazakâr seçmenlerin oylarını çekmek için en iyi seçenek olmayacağının düşünülmesi. Halkın Demokrasi Partisi (Kürt partisi HDP) ile nasıl başa çıkılacağı konusunda da sorunlar vardı.
Yine de Meral Akşener'in sert davranışı, "Altılı Masa"dan ayrılması ve "İYİ Parti"nin büyük bir dayatmaya mecbur bırakıldığı, ölümle sıtma arasında bir tercihe zorlandığı iddiası herkesi şaşırttı.
Akşener'in bu davranışının amacı belki de 2017'de MHP’den ayrılanlar tarafından kurulan partisi içindeki ideolojik unsurları yatıştırmaktı. Bunların MHP’den ayrılma nedeni, Devlet Bahçeli'nin partiyi yönetme biçiminden ve Erdoğan'a mutlak bağlılığından duydukları hoşnutsuzluktu. Akşener "Altılı Masadan" ayrılarak, kendi partisi de dahil olmak üzere muhalif seçmen arasında öfkeye yol açtı. Çoğunluğu CHP'ye katılmak üzere, parti üyeliğinden istifa edenler oldu. İYİ Parti'nin kurucularından bazıları hala milliyetçi ideolojiyle hareket ediyor olabilir, ancak partinin seçmenlerinin çoğunluğunu Erdoğan iktidarını sona erdirmeyi arzulayan merkez sağ milliyetçiler ve laikler oluşturuyor.
Akşener'in doğrudan göreve çağırdığı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı da CHP'li. 2019 yerel seçimlerini kazanıp Ankara ve İstanbul'u AKP'den geri aldılar ve ikisi de çok popüler. İki belediye başkanı da Akşener'in çağrısına karşılık vermediler ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanı sıra CHP’ye bağlılıklarını vurguladılar. Altılı Masa ittifakının diğer 5 partisi de Kılıçdaroğlu’nun yanında yer aldı. Böylece Akşener ortada tek başına kalakaldı.
Hafta sonu tatilinde kamuoyunun tepkisi ve kapalı kapılar ardındaki diplomasi, Akşener'i Altılı Masa'ya dönmeye ikna etmiş olmalı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığının geniş bir kalabalık önünde deklare edilmesiyle sona eren 4 saatlik "Altılı Masa" toplantısına Akşener'in katılması herkesi şaşkına çevirdi.
"Altılı Masa" ittifakı ayrıca 5 partinin liderlerinin cumhurbaşkanı yardımcısı olmasını öngören bir madde içeren " GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEME GEÇİŞ SÜRECİNİN YOL HARİTASI” yayınladı.
Bundan kısa bir süre önce Erdoğan, kabine toplantısının ardından televizyonda yayınlanan konuşmasında seçimlerin 14 Mayıs'ta yapılacağını duyurdu.
Bazı analistler Akşener'in bu şekilde davranma nedenini açıklarken, Akşener'in sonuçlarına bakmadan risk aldığını ve çok zor bir bahse girdiğini, sonuna kadar zorladığını ve sonunda istediğini aldığını söylüyorlar. Bazıları ise gücünü abarttığını, riskli bir bahis politikası izlediğini ve sonunda geri adım atmak zorunda kaldığını iddia ediyorlar.
Her ne olduysa oldu ve 6 parti arasında hâlâ görüş ve yaklaşım farklılıkları olsa bile her şey ayarlandı.
Erdoğan geçmiş yıllar boyunca yüzleşmediği kadar büyük bir sınavla karşı karşıya. Cumhurbaşkanı şimdi kendisini depremin yaralarını sarmaya ve halkının geleceğini güvence altına almaya çalışan gerçek bir devlet adamı, muhalefeti ise kendisini küçük ve kişisel bir siyasetle sınırlamış olarak tasvir ediyor. "Altılı Masa" koalisyonunu ülkeyi yönetmekte başarılı olamayacak yapay bir gruplaşma olarak göstermeye çalışıyor.
Bununla birlikte, 20 yılı aşkın bir süre iktidarda kaldıktan sonra, yönetimi birçok krize, skandala, yolsuzluk iddialarına ve kötüleşen ekonomik koşullara maruz kaldı. Daha sonra da deprem ülkeyi vurdu ve Erdoğan için işleri zorlaştırdı.
Deprem onun iktidarı sırasında oldu ve depremi önleyemediği için kimse onu suçlayamaz ama ülkeyi depreme iyi hazırlayamadığı ve bunca yıl gerekeni yapmadığı için suçlanabilir. Erdoğan'ın şu anda karşı karşıya olduğu durum tam olarak budur.
Erdoğan, Pazartesi günkü kabine toplantısının ardından şunları söyledi: “Fay hatları, dere yatakları ve heyelan bölgelerine bina yapma dönemi bitmiştir. Sorumluluğu yerine getirmeyen kurumlardan hesap sormayı vazife kabul ediyoruz.”
"Millet İttifakı" çok önemli bir fırsatı değerlendirdi ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun performansı popülaritesini artırdı. Kılıçdaroğlu “Millet İttifakı saflarını güçlendirerek, tabanını genişleterek ilerlemeye çalışacak” dedi. Bu da AK Parti, MHP ve en önemlisi HDP ve merkez sol parti çevrelerinden destek almaya çalışacağı anlamına geliyor. Türkiye tarihinin en önemli seçimlerine hazırlık olarak taraflar şimdi kıyasıya bir mücadeleye hazırlanıyorlar. Mayıs ortasında yapılması planlanan seçimler öncesinde bu konuda güçlü bir ivme beklemeliyiz.