Muhammed Nugaymiş
Kuveytli yazar
TT

Sosyal zekanın kraliçesi

Bir insan kendisinin ve çevresindekilerin duygularını fark etme, konuşmadaki amaçlarına incinmeden, küsmeden ulaşma yeteneğine sahipse, o zaman ‘sosyal zekâ’ özelliklerine sahip görünen bir bireyle karşı karşıyayız demektir.
İlişkilerinde gerçekten ‘aptal’ davrananlar ya da zamanlaması ve alıcısı fark etmeksizin her gerçeğin söylenmesi gerektiğine inananlar gibi ‘çatışmacı’ olanlar var! İkinci grup, hakikat olan sözün ‘hemen’ söylenmesi gerektiğine inanır. Ama muhatabıma; örneğin, ne zaman karşısına çıksam ‘geveze’ olduğunu, ‘abarttığını’, ‘akılsız’ olduğunu ya da ‘karakter olarak zayıf’ olduğunu hatırlatmak akıllıca olur mu?! Bu nedenle sosyal açıdan zeki olan kişi, konuşmalarımızın olduğu mayın tarlasında sorunsuz bir şekilde zarafetle yürür.
Kısacası sosyal zekâ, sözel ifadeleri, fiziksel jestleri ve ses tonunu duruma göre kullanabilme yeteneği açısından iletişimde üstün bir beceridir. Sosyal açıdan zeki biri, bireylerin alışkanlıklarını anlar ve mahremiyetlerini korur. Aktif dinleme pratiği yapar ve dinlediği diyalogdan iyi bir şekilde öğrenir. Bu yüzden becerisi ve kişiliği inanılmaz şekilde gelişir.
Sosyal açıdan zeki kişi, izlenimleri iyi yöneten, başkalarını içine alan ve onlarla ihtiyatla ve anlayışla ilgilenen kişidir. Ona yalnızca saygı duyabilir, onu sevebilir veya kendinizi ona yakın hissedebilirsiniz.
Bu nedenle bilim adamları, sosyal zekanın liderlik etkisi yaratılmasında etkili bir role sahip olduğunu keşfettiler. Böylece insanların, duygularını dikkate alan ve onlarla iletişimi geliştiren zeki yetkiliyi sevdiklerini ve kişiye zıt olan bir doğruyu söylediği halde ona daha çok hayran olduklarını görürsünüz. O, kimseye itiraz etmez ne zaman geçici süreliğine susacağını, ne zaman uzun süre susacağını, ne zaman yorum yapmayı uygun bir zamana erteleyeceğini bilir.
Sosyal zekanın ihtişamı, bir sosyal güvenlik ağı yaratmasındadır. Bu nedenle birisi düşer veya kayarsa, sosyal kabul dengesi onun için aracı olur. Beklenmedik eller ona uzanır. Çünkü o, onlara karşı gerçekten nazikti, kelime dağarcığı ve davranışları konusunda dikkatliydi. Bu sayede sosyal zekâ sevgi bağları kurar.
Sosyal zekanın gücünü, birkaç gün önce canım annemin gülüşüyle ​​aydınlanan yüzüne son bir kez bakmak için mezarın karanlığına indikten ve onun üzerine toprak atıktan sonra anladım. Annemin insanların hayatında unutulan bir sayfa olmasını bekliyordum. Ancak benim için sürpriz, cenaze töreninin başlamasıyla yas tutanların kalabalık bir şekilde akın etmesiydi. Kuveytli kadınların herkesi canı gönülden seven bir kadına sadakatin en güzel anlamlarını yazdığı ve sevgi alışverişinde bulundukları yağmurlu bir günde yaklaşık bir kilometreye ulaşan caddede trafik felç oldu. Caddedeki vale park hizmeti müdürü bana “Son on yılda bir cenaze töreninde böyle bir kalabalık görmedik” dedi. Kendim gördüm. Annemin cenaze töreni ekranlarda hiç görünmese de gerçekten bir lider veya toplumun önemli bir ismi gibiydi. Annemin yeri halk meclisleriydi. İnsanlara nasihat, teşvik ve tesellide bulunurdu.
Tatlı ve samimi söz dağarcığı hiç tükenmedi. Konuşmalarını bu sözlerle süsler, dertli ve kederli herkesin kalbini teselli eder, onların olumlu düşünmesini sağlardı.
Sosyal zekâ becerisine sahip olmak ne güzel. En güzeli de Yüce Allah’ın kişiye, uzak ve yakın herkesin şahitliğiyle, kendisi de sosyal zekanın kraliçesi olan bir anne bahşetmesi. O, hepimizi sevgisi ve şefkatiyle kucaklayan bir zekâ kaynağıydı.
Yüce Allah, Fatıma Abdullah er-Rabî'ye rahmet eylesin, ona geniş Cennet bahçelerini mesken kılsın.