Velid Haduri
Enerji konusunda uzman, Iraklı yazar
TT

Doğu Akdeniz gazı için pragmatik diplomasi

Yakın zamanda yayınlanan bir çalışma, Doğu Akdeniz'deki jeopolitik ihtilafların ve yeni keşfedilen gaz bölgesine dönük Amerikan “gaz politikasının” başarısızlığının, Doğu Akdeniz gazını Avrupa pazarlarına ihraç etmek için bir boru hattının inşasını ertelediğine işaret etti. Bunun da Ukrayna savaşı nedeniyle Rus gazı arzında yaşanan sıkıntıya karşı Doğu Akdeniz gazının kısa vadede Avrupa'nın gaz talebini karşılayamamasına yol açtığını belirtti.

Çalışma, Doğu Akdeniz gazının nispeten sınırlı rezervlerinin Avrupa ülkelerinin Doğu Akdeniz gazını ithal etmesinin önünde bir başka engel oluşturduğunu da ekledi. Buna ek olarak, Doğu Akdeniz gazının yerel veya bölgesel olarak tüketilmesinin, bölge ülkelerinin iç gaz taleplerini karşılamasının daha iyi olacağını kaydetti. Zira bölgede özellikle Mısır ve Türkiye başta olmak üzere çok büyük bölgesel pazarlar bulunuyor. Bazı ülkelerde (Ürdün, Lübnan ve işgal altındaki Filistin Otoritesi bölgeleri) şu ana kadar yeterli hidrokarbon kapasitesinin olmadığından bahsetmiyoruz bile.

Çalışma ayrıca, ABD'nin bölgedeki “gaz politikasının” bugüne kadar başarısız olmasının, gazın Avrupa'ya ihraç edilmesine odaklanmak yerine bölgesel tüketime gerekli ilginin gösterilmesi için üçüncü bir faktör oluşturduğuna işaret ediyor. Gazı yerel ve bölgesel ölçekte pazarlama politikası, bölgesel ekonomik iş birliğinin başarısında ekonomik ve hatta jeopolitik olarak daha etkili.

Uluslararası Kriz Grubu tarafından Nisan ayı sonlarında yayınlanan bahsettiğimiz çalışmanın başlığı: “Doğu Akdeniz'de Gaz Diplomasisini Yeniden Düşünmek.” Grup, 1995 yılında çatışmaları önlemek amacıyla patlamadan önce krizlerin ne kadar kötüleştiğini tespit etmek için kurulan bir uluslararası sivil toplum kuruluşu.

Milenyumun başında Doğu Akdeniz'deki önemli gaz keşifleri, bölgenin enerji kaynaklarına ve ekonomik potansiyeline olan ilgiyi artırdı. Bölgedeki krizleri çözmeye çalışmak için gaz politikalarından yararlanmaya odaklanılmasına neden oldu. Doğu Akdeniz’deki son keşiflerin ve Avrupa'ya ihracat projelerinin çeşitli ihtilafların taraflarını müzakere masasına oturtması ümidiyle ABD bu "gaz politikasına" büyük önem verdi.

Gerçekten de bugüne kadar büyük gaz rezervleri keşifleri yapan iki ülke, Mısır ve İsrail, inisiyatif alarak “Doğu Akdeniz Gaz Forumu”nu kurdu. Aynı şekilde Avrupa Birliği, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve İsrail gazı ihracatı için bir boru hattı inşa etmenin ekonomik ve teknik fizibilitesini inceleme girişiminde bulundu. Şubat 2022'de Ukrayna savaşının patlak vermesi ve Rusya'nın Avrupa'ya gaz ihracatının durmasıyla bu hattın önemi büyük ölçüde arttı. Ancak araştırmaya göre Ukrayna savaşının başlarında bu proje üzerinde çalışmaya başlamak çok önemliydi, zira hat projesinin "ekonomik ve çevresel nedenlerle artık ölü hale geldiği" netleşti.

Forumun kurulması ile boru hattı projesinin beslediği umutlar gibi keşiflerin başındaki iddialı umutlar da, Doğu Akdeniz ülkeleri arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde gaz politikalarını kullanmaya çalışan Amerikan "gaz politikasının" abartılı olduğunu kanıtladı.

Bu nedenle çalışma, "ilgili tüm tarafların artık daha az iddialı ve daha pragmatik hedefler benimsemesi gerektiği" sonucuna varıyor. Bunun için entegrasyonu ve istikrarı teşvik etmek adına bölgesel gaz kullanımını desteklemek için daha mütevazı yerel projeler yaklaşımını benimsemeyi, aynı zamanda sürdürülebilir enerji projelerinde ilerlemeyi sürdürmeyi öneriyor.

Milenyumun başından beri Doğu Akdeniz'deki dev gaz keşifleri birbirini takip ediyor; İsrail sularındaki Tamar ve Leviathan sahaları, GKRY sularındaki Afrodit sahası ve Mısır sularındaki Zohr sahası bu keşiflerden. Zohr sahası keşfi sayesinde Mısır iç gaz tüketiminde neredeyse kendi kendine yeter hale geldi. Aynı zamanda keşif, Mısır rezervlerine kıyasla İsrail rezervlerinin boyutunun önemini ikinci plana itti. Doğu Akdeniz'de gaz rezervleri açısından başlangıçta birinci sırayı işgal eden İsrail'in yerine Mısır yerleşti.

Büyük keşifler, Amerikalı ve Avrupalı ​​diplomatların bu keşifler fırsatını Avrupa'ya gaz ihraç etme politikasını ileriye taşımak için kullanma umutlarını artırdı. Böylece büyük ihracat projelerinin müşterek, ikili veya toplu olarak uygulanmasıyla çatışan tarafların elde edebileceği ortak ekonomik faydalar sayesinde, Doğu Akdeniz'deki siyasi anlaşmazlıkları çözme atılımlarını teşvik etmeyi amaçlıyorlardı. Gaz ihracatını bölge ülkeleri arasındaki kronikleşmiş siyasi anlaşmazlıkların çözümünde kullanmayı düşünüyorlardı

Çalışma, yukarıdaki bakış açısına ve bugüne kadar Doğu Akdeniz'in üretici ülkeleri arasında Amerikan “gaz politikasının” benimsenmesiyle varılan gaz anlaşmalarına, özellikle de İsrail, Mısır ve Ürdün arasındaki anlaşmalara soğuk su döktü. Zira bu anlaşmaların ortak bölgesel iş birliği açısından avantajlarına rağmen çalışma, “İsrail'in bu iki ülke ile uzun süre önce barış anlaşması imzaladığını” unutmamamız gerektiğine işaret etti.

İsrail'in Lübnan ile yaptığı anlaşmaya gelince, çalışmaya göre iki ülke arasında savaş durumu devam ettiği için daha çok önem kazanıyor, zira "İsrail-Lübnan anlaşması, aralarındaki deniz sınırlarının çizilmesiyle sonuçlandı.” İsrail, Mısır ve Ürdün arasındaki gaz anlaşmaları, barış anlaşmalarına rağmen aralarındaki "soğuk barış"a pek bir şey kazandırmadı. İsrail-Lübnan anlaşmasına gelince, o da "onlarca yıllık düşmanlık durumunun sona erdiğini göstermiyor."

Çalışma, bu konuyu aşağıdaki nedenle şimdi gündeme getirdi; İsrail ile Filistin, İsrail ile Lübnan ve ek olarak Türkiye, Yunanistan ve GKRY arasında olduğu gibi çeşitli siyasi çekişme ve askeri çatışmaların bölgeye hakim olması.

Çalışma, Avrupa'ya büyük gaz arzına yönelik "iddialı vaadin" tıpkı Türkiye’nin Libya ve Kıbrıs'taki yayılmacı politikasının, gündeme getirdiği eski ve yeni çatışmaların yaptığı gibi "çatışmaların artmasına ve tırmanmasına" yol açabileceğine işaret ediyor. Buna karşılık, bu ve diğer çatışmaların altında yatan nedenleri ele almaya çalışan ABD "gaz politikası"nın başarısız olduğunu belirtiyor.

Öyleyse, özellikle AB'nin Avrupa pazarlarına gaz ihraç etmek için bir deniz boru hattı inşa etme planlarının başarısız olmasıyla birlikte ne yapılabilir? Çalışma, Doğu Akdeniz hükümetlerinin bölgesel ve iç pazarlara, kendi aralarında iş birliği yapmaya önem vermelerini öneriyor. Gaz ihracatı politikası ile siyasi krizleri çözmeyi önerenlere de, bölgedeki ihtilafları çözmek için öncelikle siyasi çözümlerle ilgilenme, daha sonra ekonomik “gaz politikasını” bölge ülkeleri arasında istikrar sağlamak için bir katalizör olarak kullanma çağrısı yapıyor.