Tevfik Seyf
Suudi yazar ve düşünür
TT

Yapay zeka korkusundan nasıl kurtulabiliriz?

Yapay zekanın etkisi hakkında endişelenmek, internetin etkisinden endişelenmekten çok farklı değildir. Bunu haklı çıkaran nedenler, geçmişte internetin yayılmasının sonuçları hakkında söylenenlere benzer. Bu gerekçelerden bazılarını birazdan sunacağım. Ancak öncelikle endişelenenleri rahatlatmak istiyorum, çünkü internetin ilk kez tanıtıldığı zamandan bu yana, eski endişelerin çoğu gerçekten çözüldü veya en azından artık o kadar güçlü veya ciddi değiller.

Kaygıların çoğu- her şeyden önce -geleceğin belirsizliğinden ve kesinlik eksikliğinden, yani insanın kaderini kontrol etmediği duygusundan kaynaklanır. Eskiden fotoğrafçılık alanında çalışan ve dijital fotoğrafçılığın yaygınlaşmasından sonra işini kaybeden insanlar tanıyorum. Bu sektördeki en büyük iki şirketin iflas ettiğini biliyorum: Alman Agfa (2005) ve ABD Kodak (2012).

Garip olan şu ki bu sektörün çöküşünün nedeni fotoğrafçılık hobisini terk eden insanlar değil, tam tersi çünkü ceplerinde akıllı telefon taşıyan tüm insanlar tarafından uygulanan bir hobi haline geldi. Dijital fotoğrafçılık ve İnternet, büyük bir görüntü akışını serbest bırakarak genel olarak halkı aynı anda hem üretici hem de tüketici haline getirdi. Profesyoneller artık fotoğraf endüstrisinin var olduğu alanı hiçbir boyutuyla kontrol edemiyor. Ağlar coğrafyayı/kontrol edilebilen yeri ortadan kaldırmış, böylece eski pazardaki, internet öncesi pazardaki üretici/tüketici mantığından tamamen farklı yeni bir mübadele mantığı üretmiştir.

Kayıt cihazları, radyolar, daktilolar, gazeteler ve diğer yüzlerce endüstri, ticaret ve sayılamayacak kadar çok iş yapan şirketler de aynı kaderi paylaşıyor. Bir süre önce popüler bir vaizle konuştum. Onu vaazlarına katılan insan sayısındaki gözle görülür azalmadan rahatsız olduğunu fark ettim. Çünkü her zamanki dinleyicileri artık geleneksel bilgi kaynaklarının ötesinde yeni bilgi kaynakları arıyor.

Birçoğumuz, yirmi yıl önce bu gelişmeleri duymuşsuzdur. Ama bu günlerde nadiren böyle şeyler duyuyorsunuz.

Peki, neden?

Çünkü kaygı duyanlar da dahil olmak üzere insanların çoğu internet cihazlarını kullanmayı öğrendi. Bilgisayar ve akıllı telefon gibi bu küçük cihazların onları götürdüğü uçsuz bucaksız alanları keşfetti. Belki bazıları korkularının yersiz olmadığından emin olmuştu. Ancak mantık, bilinmeyenin kaygısının insanda doğal olduğunu ve bunun tek çaresinin cehalet perdesini yırtmak olduğunu söyler. Bir insan bir şeyi öğrendiğinde, onu kontrol etmenin anahtarlarını keşfetmeye çalışacak ya da en azından etkisinin sınırlarını bilecektir. O zaman kaygı kaynaklarıyla uğraşmak normal günlük rutinin bir parçası haline gelecektir.

Buradan hareketle, yapay zekâ ile ilgili endişe gibi görünen şeyin doğru çözümünün, yapay zekâ hakkında bilgi yaymak olduğunu vurgulamak isterim. Daha önce bilgisayar ve internet hakkında ve onlardan önce radyo, televizyon ve uydu yayıncılığı ondan da önce, çeşitli iletişim ve ulaşım araçları hakkında bilgi edindiğimiz gibi yapay zekâ hakkında da bilgi sahibi olabiliriz. Bakın insanlar artık havada uçan bir demire nasıl biniyor, en ufak bir endişe duymuyor. Bunun nedeni, bu yöntemin kendisi ve başkaları tarafından tamamen bilinmesi ve bu bilginin güvence sağlaması değil midir? Yeni teknolojilerin yarattığı kaygıyı etkisiz hale getirmenin tek yolu bunlara yatırım yapmak ve kullanmaktır. Bu yoldaki ilk adım onları tanımaktır.

Her okuyucuyu, zamanının bir kısmını yapay zeka hakkında bilgi edinmeye ve sonra onu kullanmaya ayırmaya davet etmek istiyorum, çünkü eğer varsa zararını etkisiz hale getirmenin tek yolu bu.