Nayif bin Bender es-Sudeyri
Suudi yazar
TT

Yaratıcı vizyon ve ustalıklı diplomasi

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Kral Abdullah’ın (Allah rahmet eylesin) vefatından sonra Kral Selman’ın tahtı devralmasıyla 10 yılı aşkın bir süredir çarpıcı başarılara imza attı. Kendine özgü tarzıyla bölgedeki krizleri çözdü ve terörün kökünü kurutmak ve radikalizmin önüne geçmek için uluslararası bir koalisyona liderlik etti. G20’de süper güçlere benzer bir kalkınma modeli sundu. Öyle ki Suudi Arabistan Krallığı birçok alanda dünyada lider konuma yükseldi. Bunların en önemlisi, tüm tezahürleri ile enerji alanıdır.

Prens Muhammed bin Selman tarafından geliştirilen ve yürütmesi denetlenen Vizyon 2030 adlı iddialı eylem planı, dikkat çekici başarılar yakaladı. Bu plan, Suudi Arabistan’ın petrol sonrası döneme girişinin zeminini hazırlayan kapsamlı bir ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi plandır. Plan, NEOM ya da Qiddiya şehirlerinin inşası, Diriyah Kapısı ve Aramco’nun bir kısmının halka arzı gibi 80 devlet projesinin tamamlanması için belirlenen tarihe uygun olarak ilerliyor.

Vizyon 2030 planını açıkladıktan sonra Prens Muhammed bin Selman, Ekonomi ve Kalkınma İşleri Konseyi aracılığıyla hem Ulusal Dönüşüm programını hem de Mali Denge programını sundu. Bu programların ikisi de Vizyon 2030’un temel direklerinden biri olarak kabul ediliyor ve Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu’nun onayını taşıyor.

Prens Muhammed bin Selman, bu plan ve ilgili programlar aracılığıyla Suudi Arabistan’ın petrol dışı gelirlerini artırmayı hedefliyor. Ayrıca bu planla, Suudi Arabistan’da daha fazla iş ve ekonomik fırsat yaratmak için Suudi iç kesimlerine yatırım yapmak istiyor. Prens Muhammed bin Selman, Suudi vizyonunun üç temelini ortaya koydu. Esas alınmaları halinde vizyonu başarıya götürecek bu faktörler şunlar:

Birincisi: Suudi Arabistan, Arap ve İslami derinliğe sahiptir. Mekke-i Mükerreme’de Mescid-i Haram ve Medine-i Münevvere’de Mescid-i Nebevi bulunmaktadır. Bu yerler Müslümanlar için en kutsal yerler olarak kabul edilmektedir. Bu yüzden Krallık, yeryüzündeki 1,8 milyardan fazla Müslümanın kıble yönüdür. Vizyon, manevi etkisi nedeniyle bu faktöre dayanmalıdır.

İkincisi: Krallığın muazzam yatırım kapasitesi, Krallığın ekonomisi için itici bir güç ve ek bir kaynak olmalıdır. Bu doğrultuda vizyon, Suudi Arabistan’ı lider bir yatırım gücü haline getirmeyi hedefliyor. Bunu Suudi Arabistan’ın egemen varlık fonu Kamu Yatırım Fonu’nun yatırımlarındaki başarılarda net bir şekilde görüyoruz.

Üçüncüsü: Suudi Arabistan’ın stratejik coğrafi konumu ve etrafındaki önemli su geçişleri (doğudaki Hürmüz Boğazı, güneybatıdaki Babülmendep Boğazı ve kuzeybatıdaki Süveyş Kanalı). Krallığı, üç kıtayı birleştiren bir merkez olarak dünyadaki en önemli geçiş noktalarından biri yapmaktadır. Jeopolitik kavramı, aslında coğrafyanın siyaset üzerindeki etkisini ifade eden bir terimdir. Ancak geçen yüzyılda daha geniş çağrışımları kapsayacak şekilde kullanılmaya başlandı. Klasik olarak, belirli şartlarla siyasi otorite ve coğrafi alan arasındaki bağlantılara ve nedensel ilişkilere işaret etmektedir. Dolayısıyla bu kavram, uluslararası ilişkilerde güç ve etki faktörlerinden biri haline gelmiştir.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi, geniş siyasi vizyonu sayesinde güvenlik ve istikrarın büyüme ve refahı getirdiğinin bilinciyle, ülkesinin diplomasisini bölgenin ve dünyanın çıkarlarına hizmet edecek şekilde akıllıca ve ustaca yönetmektedir. Bu yüzden bölgede ‘sorunları sıfırlamak’ sloganını yükseltti. Bu Filistin sorununu da kapsamaktadır. Krallık her zaman buna barışçıl bir çözüm bulmaya çalışmıştır. Bu doğrultuda öneriler ve girişimlerde bulunmuştur. Bunların arasında iki devletli çözüm çerçevesinde barışı sağlamayı hedefleyen iki girişim öne çıkmaktadır: Kral Fahd bin Abdulaziz’in -Allah rahmet eylesin- önderliğinde Araplar tarafından 1981 Fas Zirvesi’nde kabul edilen girişim ve Kral Abdullah bin Abdulaziz’in -Allah rahmet eylesin- liderliğinde Araplar tarafından 2002 Beyrut Zirvesi’nde kabul edilen girişim.

Bir sonraki olağan Arap zirvesi 19 Mayıs’ta Cidde’de yapılacak. Cidde halkının kullanmayı sevdiği tabirle ‘Cidde bir başkadır’ zirvesi mi olacak? Prens Muhammed bin Selman, zirve müessesesini onurlandıracak ve bölge ile dünyaya fayda getirecek bir başarıya ulaşmak için her türlü çabayı gösterecektir. Suudi diplomasisinin başı ve Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, zirve için eşsiz bir başarıya zemin hazırlamak için Veliaht Prens’in sevgi ve barış mesajlarını iletmek üzere dünyanın başkentleri arasında mekik dokuyor. Suriye’nin yeniden Arap kucağına dönmesi ve Sudan Silahlı Kuvvetleri ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışma sorununun çözülmesiyle bu başarının ilk emarelerini görmeye başladık.