Gassan Şerbil
Şarku'l Avsat Genel Yayın Yönetmeni
TT

Cumeyli röportajı yaralar ve kederler

Eski Irak rejimine bağlı istihbarat servisinin ABD masası şefi Salim el-Cumeyli ile röportajımızın bölümlerini yayınladıktan sonra, sitemkâr ve sorgulayıcı mesajlar aldım. Benim için en önemlileri, Cumeyli’nin bahsettiği gerçeklerin “yaraları yeniden kanatacağı” veya “korkuları tazeleyeceğini” söyleyen mesajlardı. Röportajlarının, üyelerinden biri hedef alınan bir ailenin acısını tazelediğini veya arananların ya da emeklilerin korkularını yenilediğini söylemek kadar hiçbir şey bir gazeteciyi zor durumda bırakamaz.

Cumeyli ile aynı serviste çalışan eski istihbaratçıdan bir telefon aldım. Röportajın, güvenlik nedeniyle adını anmadan kendisine yanıt verme ve açıklama hakkı verdiğini düşündüğünü ifade etti ve şöyle dedi: “Cumeyli’nin sözlerinden şüphe etmiyorum. Anlattıkları, servisin birtakım memurları tarafından biliniyor. Irak istihbaratının devasa arşivinin ele geçirebildikleri kadarına el koyan devletlerin, özellikle de ABD ve İran’ın servisleri için bunlar sır sayılmıyor. Dahası işgalci Amerikan makamları, servisin tutukladıkları üyelerini uzun süre ve şiddetli bir şekilde sorguladı. Bazıları idam edildi, diğerleri hastalıktan öldü ve üçüncü bir grup da uzun süre hapsedildi. Amerikan istihbarat servislerinin Cumeyli'yi hapsedip sorguya çektikleri için söylediklerinin çoğunu bildikleri kesin.”

Ardından ekledi: “Salim Cumeyli, ABD masası şefiydi ve ister bombalı saldırılar ister suikastlarla ilgili olsun, hiçbir zaman dış operasyonlara katılmadı. İşi farklı olduğu için planlamada veya uygulamada karar verici değildi. Cumeyli bu konular hakkında konuşmayı, sadece Irak istihbarat servisinde çalıştıkları için tehdit altında olmadıkları bir güvenlik ortamı oluştuğunda bu meselelerle doğrudan ilgili olanlara bıraksaydı daha iyi olurdu. Dahası Irak istihbaratının yönelttiği darbeler, diğer taraf ile karşılıklı darbeler bağlamında gerçekleştirildi ki, bu da röportajda üzerinde durulmayan bir husustu.”

Muhatabım şu açıklamayı da yaptı: “Rejim, İran'ın devrimi ihraç etme politikasını Irak'ın birliğine ve varlığına bir tehdit olarak görüyordu. Bu nedenle istihbarat servisi tüm gücüyle savaşmak zorundaydı. Nitekim işgalden sonra yaşanan cezalandırmalar, tehcir, bölgelerin özelliklerinin değiştirilmesi tehlikenin gerçekten varoluşsal olduğunu teyit etti. Rejim, İran'ın büyük bir orduya sahip yoğun nüfuslu bir ülke olduğunun kesinlikle farkındaydı, ancak kendisine yönelik tacizleri ve Humeyni'nin rejime yönelik niyetleri Irak'a başka seçenek bırakmadı.”

Sözlerini şöyle bitirdi: “Bu cevabı yayınlamayı kabul etmeyebilirsiniz ama fikrimi söylemeye hakkım olduğunu düşündüm. Gazetecilerin her zaman heyecan verici bir konu aradığını biliyorum, ancak bazı heyecan verici konular acı verici olabilir ve belki de onlarca yıl kendisinden bahsetmemek daha iyi olabilir. Böylece kurbanların aileleri gizlenebilir. Aynı durum, bedel ödeyebilecek olan faillerin aileleri için de geçerli.

Şarkul Avsat, röportajı, pozisyonları ne olursa olsun tüm çalışanlarının uyması gereken katı kurallara göre hem basılı nüshasında hem de dijital platformlarında yayınladı. Bu nedenle yayınladıklarının sorumluluğu kendisine ait, ancak sosyal medyada yer alan yorum ve açıklamalar, hele de bu mecra zaman zaman kontrolden uzak bir şekilde nefret ve uydurmalarla dolup taştığından, onu bağlamaz. Röportajın nedenlerini, zamanlamasını ve hedeflerini açıklamakta bazılarının fantezilerin bu kadar ileri götürmesi ilginçtir.

Bazı şüpheciler de bu röportajın 20 yılı aşkın bir süre önce üzerinde çalışmaya başladığım, politikacıları ve güvenlik yetkililerini kapsayan ve bazen aranan kişilere de kapıyı kapatmayan "Hatırlıyor" adlı bir dizinin parçası olduğunu unuttu. Dizinin amacı, bu dünyadan ayrılmadan önce önemli duraklar ve dönüm noktalarında görev yapmış ilgililerle yapılmış röportajları bir araya getirmek. Bir diğer amacı da yaşadığımız ve aşırı şiddet uygulamalarının yalnızca Irak istihbaratıyla sınırlı olmadığı bu çalkantılı dönemin hikâyesini daha sonra yazmaya girişeceklere yardımcı olabilecek itiraflar sunmak. Muammer Kaddafi'nin çadırı içinde veya yakınında bulunanların ağzından Cumeyli'nin ağzından yayınlananların acımasızlığını aşan gerçekleri yayınladığımı söylerken abartmıyorum. Bu, tamamen bir gazetecilik çalışması ve özellikle yeni nesiller için, oluşumların çatırdamasına ve kan göllerine yol açan ortamlar ve uygulamalar hakkında bilgi edinme fırsatı sunuyor.

Kan ve cinayetlerle lekelenmiş olduğu için tarihimizden sonsuza kadar kaçamayız. Bilhassa kaderlerini zalimlere, gerginlere, korkmuşlara veya yaralılara teslim ettiklerinde, toplumlarımızın özelliklerini hatırlatan aynaların karşısına çıkma korkusu kompleksine teslim olursak, adaletsizlik ve karanlıklar ormanından çıkamayız. Toplumlar hafızalarının iblislerinden korkuyla, gizlenerek, susarak ve saklanarak kurtulamazlar. Üstelik biz yargı rolünü oynamıyoruz ve birini suçlu ilan etmek veya parlatmakla da ilgilenmiyoruz. Yaptığımız sadece röportajı okuyucuya sunmaktır, yargılamak, aksini ispat etmek veya sayfayı çevirmek ona kalmıştır.

Birçok ülke, Irak'ın yaşadığı gibi zorlu dönemler yaşadı. Yaşananları açıkça ortaya koyarak, uzlaşarak, adaleti sağlayarak, suçların tekrarına engel olacak kurumların tesis edilmesini sağlayarak geçmişin yaralarını sardılar. Bu ülkeler, geleceğin onların izlerini ve yansımalarını taşımaması için geçmişin trajedilerini konuştular. Bu zor meseleleri unutulmaları için müzelere sevk etmek yerine ele alan bazı Iraklı gazetecilerin cesaretini takdirle takip ettiğimi burada belirtmek isterim.

Irak tarihinden kanların sızdığını da biliyorum. Bu sert ve zalimce uygulamaların tüm on yıllara damga vurduğunu, eski rejimin benimsediği zulüm dilinin devrilmesinden sonra bazı muhaliflerinin uygulamalarında da eksik olmadığını biliyorum. Bazı çetrefilli dosyaları karıştırmanın, korkan ve kapalı perdeler ardında yaşayan veya sürgünün, hatıraların ve yaşlarının yükü altında gün sayan dosya sahiplerinin endişelerini artırdığını da biliyorum. Bu derin yaralar sessiz kalma ve unutma merhemleriyle tedavi edilemez. Defterler, intikam kokusundan ve daha fazlasını üretmek için kullanılan acılardan uzakta açılmalılar.

Cumeyli röportajı dizisi, öncekiler gibi sadece bir gazetecilik çalışmasıydı ve okuyucunun ülkesi veya onu ilgilendiren ülkeler hakkında daha fazla bilgi edinme hakkına dayandı. Cumeyli, bahsettiği eylemlerde uygulayıcı ve yetkili değildi. İstihbarat servisinde çalıştığı sırada bildiklerini ve duyduklarını anlattı. Umarım gerçekler yaraları tekrar açmamış veya korkuları uyandırmamıştır.