Adil Derviş
Mısırlı siyasi yorumcu, Westminter Parlamentosu ve Downing Caddesi muhabiri ve Ortadoğu Siyaseti uzman tarihçisi
TT

Bir seçim sorunu olarak artan göç

Göç ve onunla gelenlerin sayısı, çoğu modern ülkeyi ve toplumu, özellikle de göçmenleri bir mıknatıs gibi çeken büyük ülkeleri meşgul eden bir konu. Parlamenter demokrasilerin egemen olduğu ülkelerde, özellikle ülkenin içinden geçtiği zor ekonomik koşullar, nüfus artışına bağlı olarak hizmetlerin azalması söz konusu olduğunda, göç konusu iktidar için yarışan partilerin en önemli önceliklerinden biri haline geliyor. Bu durumda göç, seçim öncelikleri listesinde üst sıralarda yer alıyor, belki de bir numaralı öncelik oluyor.

Genel seçimlere 18 ay kala İngiltere'nin iki büyük partisi Muhafazakar Parti ve İşçi Partisi arasındaki rekabette, artan göç ana konu olacak. Ulusal İstatistik Bürosu, 2022 yılında İngiltere’ye göç rakamlarını net - yani ülkeyi kalıcı olarak terk edenler ile yasal oturum izni verilenler arasındaki farkı- 606 bin olarak yayınladı. Tarihin en yüksek rakamı olan 606 binlik nüfus artışı, yasadışı göçü engellemek için yeni bir yasa tasarısını parlamentodan geçirmekte güçlük çeken Rishi Sunak hükümetine karşı muhalefet ve basının elindeki bir silaha dönüştü. Yasal göçmenleri içeren 606 bin rakamı, Muhafazakarların 2017 ve 2019 seçimlerinde sınırlamayı vaat ettikleri göçmen sayısının üç katını temsil ediyor.

Eski dünya kıtalarından gelen göçmenler tarafından kurulan Kuzey Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi yeni dünya olarak bilinen ülkelerde bile, nüfusun çoğunluğu yeni göçmenleri kabul etmeyi reddettiği için, göçmen sayısındaki artış her zaman bir endişe kaynağı.

Tarihte coğrafi olarak bir bölgeden diğerine toplu hareketlenmeler, haritaları değiştirdi ve ulusların ortaya çıkmasına ve diğerlerinin yok olmasına yol açtı. Tarihsel olarak, toplu hareketlenmelerin bazıları savaşlar veya doğal afetler gibi yerinden etme faktörlerinden kaynaklandı, ancak çoğunu harekete geçiren cazibe unsuruydu.

Modern zamanlarda, ulus-devletlerin kurulmasından ve resmi belgelerle sınır kapılarından giriş ve çıkışları düzenleyen yasaların uygulanmasından sonra, kitlesel veya işgal yoluyla göçler olgusu ortadan kalktı, bireylerin yasal veya yasadışı göçüne dönüştü. Mecazi olarak Batı veya birinci dünya olarak bilinen ülkeler, göçmenler için birinci cazibe merkezi. Bu ülkelerin bireylerin günlük olarak merak uyandırmayan sayılarda kullandıkları pek çok liman ve havaalanı var. Ancak bu sayıların bir toplam olarak yıllık istatistikliklere eklenmeleri bir başka konu. Ulusal İstatistik Bürosu'na göre, 2022'de İngiltere’ye 1 milyon 200 bin kişi gelirken ülkeden ayrılanlar 557 bin kişi. Bu yılda 1 buçuk milyon kişiye daimi oturum izni verildi ve bunlar arasında çoğu Çin ve Hindistan’dan gelerek üniversitelere kayıt yaptıran 630 bin kişi bulunuyor. Bu grup olumlu ve olumsuzluk yönünden bir tartışma konusu. 2021-2022 akademik yılı sonunda yabancı öğrencilerin üniversitelerin öğrenim ücretleri ve konaklama maliyetleri şeklindeki İngiltere ekonomisine katkısı 61 milyar doları aştı. Buna bir de İngiltere ile ilgili yaydıkları olumlu imaj ve ülkelerine döndükten sonra kurdukları ticari ilişkiler ekleniyor. Olumsuz yönü ise mevcut yasaların öğrencilere anne babalarını İngiltere'ye getirmelerine olanak tanıması, bunun da İngiltere’de üretime bir katkıları olmaksızın ikamet edip, hizmet ve bakıma ihtiyaç duyanların sayısının binlerle artmasına yol açması.

Ayrıca, 210 bini hemşire ve huzurevi hizmetlerinde uzman olmak üzere özel meslek sahibi, vasıflı işçi ve uzman olarak adlandırılan meslek gruplarından 490 bin kişiye daimi oturum izni verildi. Bu kesimlerin varlığının olumlu yönü geçici, çünkü özellikle sağlık ve sosyal bakım sektöründe ciddi bir insan gücü eksikliğini gideriyorlar (Kraliyet Hemşirelik Enstitüsü rakamlarına göre 50 binden fazla hemşire açığı var). Mevcut yasalar, her iki sektör çalışanları için vize alma prosedürlerini kolaylaştıran istisnalar içeriyor. Olumsuz yönü ise, özellikle Afrika, Filipinler ve Hindistan Yarımadası'ndan gelen göçmenlerin, meslek birliklerinin ve sendikaların talep ettiğinden daha düşük ücretlerle çalışmaları. Göç ayrıca tarımsal mekanizasyon, tır şoförlüğü (Brexit'ten sonra ve Kovid kısıtlamaları sırasında binlercesi ayrıldı) gibi bazı sektör ve hizmetlerde yatırımların ve kurumların gençleri eğitmek yerine göçmenlerin oluşturduğu ucuz yabancı iş gücüne bağımlı hale gelmelerine yol açıyor.

İstatistikte yer alan bir diğer rakama göre, çoğu Ukrayna, Hong Kong, Afganistan gibi iç savaş ve çatışma bölgelerinden olmak üzere insani nedenlerle 170 bin kişiye İngiltere'de oturum izni verildi. Küçük teknelerle Manş Denizi'ni geçen (geçen yıl 83 binden fazlaydı) ve sığınma talebinde bulunanlar  (haklarında henüz bir karar verilmeyenler) dışında, siyasi veya insani nedenlerle 73 bin kişi sığınma talebinde bulundu.

Göçü sınırlayan yasalara karşı çıkanlar (ki neredeyse tamamı sol ve liberal akımlardan), artan nüfusun ekonomik kalkınmaya neden olacağını öne sürüyorlar, ancak bu gerçeğin yarısı, çünkü büyüme niteliksel değil niceliksel. İşgücündeki artış, “GSYİH” alanında büyümeye yol açar, ancak bu, yaşam standardını yükseltmede gerçek bir büyüme veya ilerleme ölçüsü değil. Nitekim CDB Per Capita yani kişi başına düşen gelir GSYİH’den farklı ve nüfusun göçle artması, kişi başına düşen gelirin artmasına değil, azalmasına neden olur. Örneğin, Norveç'in 2022'deki GSYİH’si, İngiltere'deki eşdeğer rakamın (3 trilyondan fazla) beşte birinden azdı. Ancak Norveç'te kişi başına düşen gelir (aynı dönemde 106 bin dolardı) bir İngiliz vatandaşının gelirinin iki katından fazla (46 bin dolardan az). Çünkü Norveç’in nüfusu 6 milyondan az iken Britanya’nın nüfusu 68 milyon. Ayrıca, göçmenler, özellikle de yasa dışı olanlar arasında her zaman yaygın olan kayıt dışı veya gizli ekonominin hacminin, İngiltere'de Norveç'e kıyasla 12 kat daha fazla olduğu tahmin ediliyor.

Kademeli doğal büyümeden ziyade göç nedeniyle nüfusun artmasının sağlık, ulaşım gibi hizmet sektörlerine kısa sürede artan bir yük getirmesi de doğal. En büyük krizlerden biri (aynı zamanda bir seçim meselesi olan) barınma sorunu. Hükümet rakamlarına göre, 2022'de İngiltere'de yaklaşık 200 bin yeni konut inşa edildi, yani, nüfustaki doğal artış sayılmazsa, göçten kaynaklanan nüfus artışının ihtiyacının üçte birinden daha az konut inşa edildi.

İngiltere’deki göçmen rakamları Sunak'ın Muhafazakar hükümetinin başını ağrıttı. Ama göçmenlerle ilgili yayınlanan rakamları hükümetin performansını eleştirmek için bir fırsat olarak gören Sir Keir Starmer liderliğindeki muhalif İşçi Partisi için daha rahatsız edici bir haber oldu. Zira İngiliz seçmeninin kafasındaki değişmez imaj, İşçi Partisi’nin İngiliz vatandaşının yaşam standardı pahasına da olsa göçmen akışını desteklediği yönünde. Seçmendeki bu imaj, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana kurulan 7 İşçi Partisi hükümetiyle yaşadığı deneyim, göçmen akışını sınırlama yasa tasarılarının oylanması sırasında İşçilerin parlamentodaki muhalif tutumlarıyla şekillendi.