Bugün her taraftan kuşatılmış olduğumuz hafiflik, havailik ve bayağılık gerçekten nefret edilesi. Her şey, her haber, her hikâye bayağılık ve sözlü atışmanın, bilindik sosyal medya hastalıklarının (izlenmek için alışılmamış şeyler yapma, görünme sevgisi) konusu haline geliyor.
Geçenlerde bir Rus genci, korkunç tatilinde zavallının hayatını alan ölümcül bir köpekbalığı saldırısına uğradı. Bedeninin yarısı katil balığın karnında, diğer yarısı Mısır’ın Kızıldeniz sularında kaldı.
Olay buraya kadar insanların kurbana ve ailesine sempati duydukları, araba ve uçak kazaları gibi bu sonu bir "kaza ve kader" meselesi olarak tanımladıkları kanlı bir hadise haberi olmakla kalıyor. Uçak kazaları, daha az yaşanmasına ve arabalar her yıl uçaklardan kat kat daha fazla insanın canını almalarına rağmen, araba kazalarından çok daha ürkütücü.
Hurghada sularında Rus turistin başına gelen hadiseden sonra, köpekbalığını bu saldırıya kimin ittiği, Mısır turizmine saldırması, “dördüncü ve beşinci kuşak” savaşlar kapsamında şeytani bir planla turizmi can evinden vurmak için ona kimin uygun koşullar sağladığı gibi zırvalar içeren “saçma” bir sohbet döndü.
İlgili kuruluşların rakamlarına göre köpekbalığı saldırıları son derece nadir olmakla birlikte ölümcüldür. 2014 yılında dünya köpekbalığı saldırılarından kaynaklanan yaklaşık 3 ölüme tanık oldu. 2015 yılında ölü sayısı köpekbalığı saldırılarına bağlı ölümlerin neredeyse yıllık ortalaması olan 6’ya ulaştı.
Uluslararası istatistiklere göre tahmin edersiniz ki sivrisinek, köpek, böcek ve yılan ısırmalarının, araba kazalarının ve insanların insanlara karşı işlediği suçlar, insan ölümlerinin en büyük nedenidir. Zavallı köpekbalığı, katiller listesinin en alt sıralarında yer alıyor.
Hurghada hadisesine dönersek, Kızıldeniz'in “tüm” sularındaki ilk köpekbalığı saldırısı değildi ve ne yazık ki muhtemelen son da olmayacak.
Mısır Ulusal Deniz Bilimleri Enstitüsü Kızıldeniz Bölümü Profesörü Dr. Mahmud Dar, telefonla bağlandığı Mısır televizyonunun yayınında köpekbalığının bu katil davranışının nedenlerini şöyle açıkladı: “Köpekbalıkları üç durumda kıyıya yakın bölgelerde görülürler. Birincisi, bazı tekneler suya ölü hayvanlar attıklarında, ikincisi, tekne sahipleri köpekbalıklarına yiyecek attıklarında ki bu, onların beslenme doğasını değiştirir. Üçüncü durum ise, dişi köpekbalığının yavrularının erkek köpekbalıkları veya düşmanlar tarafından yenilmesinden korktuğu için sığ yerlerde doğum yapmak üzere kıyıya yaklaşmasıdır. Dişi köpekbalığı (ki katil köpekbalıkları dişi kaplan köpekbalıklarıdır) doğum yapmadan önce bölgeyi ziyaret eder ve koruma altına alır. Bu dönemde dişi köpekbalıkları yavrularının tehlikede olduklarını düşündükleri için tedirgindirler.”
Mısırlı uzman aklı başında sözlerle şunu da söyledi: “Köpekbalığı, doğal içgüdüsüyle hareket ederek yeni doğan yavrularını güvenli gördüğü bir yere yerleştirir. İnsan ya da başka bir canlı olsun, yavrularının olduğu yerde herhangi bir canlıyı gördüğünde, tehlikede olduklarını hissederek telaşa kapılır ve o canlıya saldırır.”
O halde bırakın köpekbalıkları siyasetten, medya ve sosyal medyadaki soytarılıklardan uzak olsunlar. Köpekbalıkları konuşabilselerdi şöyle derlerdi: Siz kimsiniz?!